Öncelikli ifada edeyim, İç İşleri Bakanımızı dinledim, açıklamaları büyük oranda inandırıcı buldum, bazı sorulara cevap vermediyse de bunu devlet sırrı olabileceği kanaati bende oluştu. Ortada bir operasyon olduğu belli ve bu operasyonlarında kaynağının üst akıl ve yeni dünya düzencileri olduğunu tahmin ediyorum. Peki Yeni Dünya Düzeni kurulurken “Para Savaşını” kimin kazanacağını doğrusu bende merak ediyorum. Aslında değmez ama bir yazar olarak toplumsal sorumluluğumun farkında olduğum için en azından okuyucularımı bilgilendirmek durumundayım.

Yazar Murat Akan, (28.04.2021) şöyle bir paylaşım yapmıştı, girişi onunla yapalım: “Koronavirüs. Dünya kaynaklarını kontrol altına alma/tekelleştirme -Küresel servetin yeniden dağıtımı/paylaşımı -Dijitalizm ile insanlığı kontrol etme/yönetme -Küresel finans sistemini sıfırlama adına üretilmiş küresel bir biyo-terörizm faaliyetidir...”

Bu görüşü komple teorisi olarak bakabilirsiniz, bakın, farz edin ki öyle yine de bilmekte fayda var. Şimdi işin bilimsel yönüne giriyorum.

Konu para, daha önce bu konuda onlarca yazı kaleme aldım. Beni takip edenler bilir, kötülük kutusu açıldı başlığı ile 5 yıldır farklı zamanlarda, farklı başlıklarla bu konuyu ele almıştım.

Bir defa aşı bile başlı başına bir para meselesi, aşıyı bulanlar köşeyi döndüler. Bunlar kim? İlaç sanayini elinde tutanları araştırın, sonucu net olarak görürsünüz.

DEĞER ÖLÇÜSÜ BİRİMİ PARA

Biz öğrencilerimize parayı değer ölçüsü olarak öğrettik, ne yapalım müfredat da vardı, aynen böyle geçtik. Aslında para elbette maddi bir değer ölçüsü birimidir. Öyle ya devletleri diğer devletlerden ayıran sınırları, bayrağı, istiklal marşı, parası v.s. Kişiyi ise diğer bireylerden ayıran Nüfus Cüzdanıdır. Yani para devletindir! N.C kişiyi aittir. İşte bu ikisine de sahip olmak isteyenlere karşı bir mücadele verilmeli.

Şunu belirtmek istiyorum, son dönemde yaşadıklarımız hatta göremediğimiz savaşların nedeni para ve iktidar savaşıdır. Ulus devletler mevcut sistemi muhafaza etmeye çalışıyor iken, Yeni Dünya Düzeni diyen Global İmparatorluk ya da Dijital İmparatorluk için çalışanlardan tüm dünyayı tek çatı altında toplamaya çalışıyorlar. Bunun içinde önce dijital para, dijital kimlik meselesi ön planda tutuluyor.

Putların kırıldığı (Hindistan’da olduğu gibi), sistemlerin tartışıldığı, vatandaşın sesini çıkarttığı şu günlerde dijitalizm ortalığı karıştırdı ve tam ortadan ikiye böldü. Memnuniyetsiz ve mutlu olanlar…

Bu nedenle Avrupa’da bile darbe sesleri geliyor.

YERLİ BİR AKADEMİSYEN DER Kİ

Doç. Ramazan Kurtoğlu, pazar günü bir tivit atmıştı, diyor ki: “Günümüz dünyasında korona -aşı-gıda-para-iklim bazlı maniplatif gürültü çok yüksek. Öyleyse küresel çeteye teslim olmak yerine insanlık için doğruları birilerine fısıldayın. Sizin bu fısıltılarınız onların “dijital diktatörlüğünün “önünde muhteşem bir radyoaktif bariyer oluşturur.

 İşte benim yapmak istediğim de tam bu; tabi duyana ve işitene, kavrayana sözümüz.  Şu anda tam bir uygar barbarlık çağının ortasına fırlatılmış gibiyiz...Bütün insanlık çaresiz! Her kafadan bir ses geliyor...

Dünya Sağlık Örgütü, söz konusu kartellerin sözcüsü ve gözcüsü gibi çalışıyor.

Düşünsenize... Bill Gates isimli şahıs, 40 küsur devlet başkanının suratlarına baka baka, tabiatın dengesini altüst edecek ürpertici projelerini dayatıyor hepsine talimat verircesine!

İçlerinden biri de kalkıp da “Ne oluyor yahu? Sen kimsin? Hangi yetkinle dünyanın alacağı şekli belirleyecek kararlar alabilirsin; bu yetmezmiş gibi burada bize dayatmaya kalkışabilirsin?” demiyor!

Peki bize ne düşüyor? Narkozdan uyanmak gerekiyor, anlattıklarım hikâye değil, Çin’de başlatılan kontrollü hayatın aynısını bizde de yapacaklar.

Diyoruz ki; “YA ÖZGÜR OLARAK FITRATA UYGUN YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ YA DA ŞEYTANİLERİN ÜRETTİĞİ TEKNOLOJİYE ESİR OLARAK YAŞAYACAĞIZ. Yani sonunda hakka, hukuka, adalete ve insanlığa inananlar kazanması gerekiyor. Allah’ın bu konuda vaadi var ama bize düşen bilinçli ve şuurlu olmak. Akıl ve iman sahipleri bir araya gelirse, vicdan ehli kazanır bu savaşı...

Kalın sağlıcakla.