Geçen hafta geldi çattı Ramazan demiştik, bakın bugün 4. Oruç’a niyetliyiz hamdolsun.

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan’a kısıtlamalarla girmek, özellikle teravih namazının camilerde kılınmasının yasaklanması mübarek ayı dört gözle bekleyen Müslümanları derinden üzdü.

İnsanoğlu böyledir. Alışkanlıkları önüne bir engel konduğunda mutsuz olur. Ancak geçen yıl bu salgın meselesi başladığında camilerin uzun süre vakit namazları için bile kapandığını düşünürsek, şu an sadece teravih kılınmasına engel konulmasına şükretmek gerekmez mi?

Buraya bir virgül koyup önce dinimizin prensipleri konusunda bazı bilinmesi gereken hususlara değinelim mübarek ay vesilesiyle.

Hak ve sorumluluklar önem sırasına göre bilinmeli ve sırayı önemseyerek hayata geçirilmeli.

Bir Müslüman’ın ilk önceliği Allah’ı ve Resulü’nü her şeyden ve herkesten çok sevmek olmalı. Yani Müslüman’ın üzerinde öncelikli olarak Allah ve Resulü’nün hak yönü ile önceliği vardır.

Akabinde anne baba hakkı gelir. Anne baba’ya öf bile dememek Allah’ın farz’larından olup, anne babaya iyilik yapmaktan kaçınıp başkalarına iyilik yapmanın da pek bir anlamı yoktur.

Sonra yakın akraba yani abi, abla, küçük kardeşler. Teyze anne yarısı diye buyurmuş Resulullah (s.a.v.). Sonra amca, hala, dayı ve onların çocukları diye yakın’dan uzak akraba’ya diye sıralanır sorumluluk.

İbadetler de böyledir. Farz namazlar Allah hakkıdır. Sünnet namazlar peygamber hakkıdır. Nafile namazlar ise Müslüman’ın rabbine kulluğunu aşikar ettiği farz namazlara ilave olarak rabbi katında insanlar arasında değer açısından öne geçme çabasının bir tezahürüdür.

Kulum bana nafilelerle yaklaşır diye buyurur Cenab-ı Mevla.

Farz namazların sultanı ise vaktinde yani güneş doğmadan önce kılınan sabah namazıdır. Cenab- Mevla sabah namazı için “Şahitli namazdır” Diye buyurmuş.

Gelelim sünnet namazlara;

Sünnet namazların en kıymetlisi beş vakit kıldığımız farz namazların önünde ve sonunda kılınan sünnet namazlardır.

Nasıl ki sabah namazının farzı şahitli namazdır diye övülmüştür. Sabah namazının sünneti de” Dünya ve içerisinde ki her şeyden daha hayırlıdır” diye Resulullah( s.a.v)  tarafından övülmüştür. Sünnet namazlarının sultanı da camiye gitmeden ev’de , ilk rekatında Kafirun, ikinci rekatında İhlas suresi okunarak kılınan sabah namazının sünnetidir. Çünkü Resulullah böyle yapmıştır,  bizim de böyle yapmamızı emretmiştir.

Gelelim diğer sünnet namazlara.

Burada en önemli sünnet namaz peygamberimize farz olup, ümmete sünnet olan Teheccüd yani gece namazıdır. Öğle namazının ilk sünneti hariç gündüz kılınan hiçbir sünnet namaz gece kılınan sünnet namaza eş değildir diye buyurmuş Resulullah ( s.av.).

Kuşluk vakit yani güneşin doğuşundan yaklaşık 45-50 dakika sonra kılınan ve kılınması halinde kişiye çok önemli kazanımlar sağlayacağı müjdelenen önemli bir sünnet namaz da Kuşluk ya da diğer adıyla Duha namazıdır.

Yine akşam namazının hemen akabinde 2, 4 ya da 6 rekat olarak kılınması sünnet olan bir namaz da Evvabin namazıdır.

Yukarıda zikrettiğim sünnet namazlara ilaveten daha bir çok sünnet namaz vardır. Bunlardan birisi de geçen hafta bahse konu olan Teravih namazdır.

Peygamber  (s.av.) Ramazanın son on gününde itikafa girdiğinde sünnet olan teravih namazını tek günlerde kılmış, özellikle ashabını gelin birlikte teravih kılalım diye davet etmemiş, kendisini görüp tabi olanlara bu namazı kıldırmış, daha önce de bir çok kez ikaz ettiği gibi” Sünnet namazları evlerinizde kılınız, evlerinizi kabristana çevirmeyin” emri gereği yeniden ashabı uyararak teravih kıldırmak için çadırından çıkmayarak” Kılmak isteyenler teravihi evinde kılsın diye” buyurmuştur.

Bu nedenle cemaatle camilerde  teravih kılmanın ayrı bir güzelliği olsa da, Resulullah’ın emridir diye Teravih namazını ev de kılmanın da ayrı bir güzelliği olduğunu da unutmamak gerek. Maksat üzüm yemekse ne ala.

Her Müslüman’a ilim farzdır. Ancak öncelik Allah’ a kulluğun nişanesi olan namazı dosdoğru kılmanın esasları olan tadil-i erkanı öğrenmek ve uygulamaktır.

Her Müslüman ne kadar kazandığından çok kazancının helal mı, haram mı olduğuna dikkat etmelidir.

Ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımız önemlidir. Bunu da unutmadan yaşamak lazım.

Haftaya dayatmalardan, daha çok Müslümanlara yapılan dayatmalardan bahsedeceğiz inşallah.

Görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.