Farkındasınızdır, hızla birbirimizden uzaklaşıyor ve ayrışıyoruz. İnanç, siyaset düşünce veya fikir ayrılıkları o kadar arttı ki, şimdi de aşı üzerinden bu ayrışma kendini gösterdi ve giderek zirve yapacağı benziyor.

 Sosyal medya da aşı olmayanları ‘vatan haini’ ilan eden bir akademisyenin söylediklerini birçok insan paylaştı, ardından da aşı olmayanlara farklı müeyyide uygulansın diyenler oldu. Hatta kız verilmesin gibi uç bir öneri yapıldı. Şaştım kaldım!

Bak akademisyen bey, Rabbime şükür olsun ben hasta değilim, şu anda gayet sağlıklıyım, sen bana diyorsun ki, aşı ol yoksa vatan haini ilan ederim seni, hatta etti bile.

Yapma bunu, yaşından, başından, ilminden, bilginden çekin. Hasta olsam, bu virüsü taşısam zararı yok, sağlıklı olduğum için mi, bana bunları yakıştırıyorsun?

Bu arada hasta olanlara Rabbim şifa versin, olup kurtulanlara ve bizlere göstermesin. Şunu söylemek istiyorum, bugünlerde gelip geçer, sizin yaptığınız densizlikler unutulmaz.

VATANDAŞIN HAYATI KENDİSİNE AİT

Evet her vatandaşın hayatı kendisine ait, aşı olur veya olmaz hayat kendisinin. Zaten bakanlık bu konuda zorunluluk getirmedi. Size ne oluyor?

Bizler aşı olmayalım demiyoruz, insan kendi sağlığını düşünmez mi, bizde sizin gibi sağlığımıza değer veriyoruz. Ancak kuşkularımız var, olup bitenleri yakından takip ediyoruz, size düşen bir bilim insanı olarak, halkın zihnindeki kuşkuları ortadan kaldırmaktır.

Sonra siz bir şey söylüyorsunuz, diğer bilim insanı farklı şeyler söylüyor. Yapılması gereken net, halkın güvendiği bilim insanları hadiseleri bütün olarak görüp, halkı ikna edecek, etmeli.

Pazartesi akşam, Akit Tv’de Abdurrahman Dilipak’ı izledim, diğer aşı karşıtlarını da takip ediyorum, aşının yapılması gerektiğini savunanları ve gerekçelerini de okuyorum, beyin süzgecimden geçiriyorum.

Sizlere düşen bu şüphesi ve çekincesi olanları bir televizyon programında karşınıza alın, zihinlerdeki soru işaretlerini sizlere sorsunlar, sizlerde cevaplandırın ve aşı karşıtlarını ikna edin. En doğrusu bu değil mi?

BULANAK SUDA BALIK AVLANMAZ

Atalarımız ne güzel söylemişler: “Bulanık suda, balık avlanmaz!” Yani halkımızın en azından bir kısmının zihni bulanık, bunu okuyucularımdan gelen sorulardan anlıyorum.

Şu yeni dünya düzeni ile ilgili o kadar acayip şeyler söyleniyor ki, tedirgin olmamak mümkün değil.

Dijital İmparatorluk kurmak isteyenlerin bir oyunu olduğunu ve genlerimizle oynanacağı iddiası var.

Sonra, neslin devamı çok önemli, bu aşıyı vurulanların çocuklarının olmayacağı, kısır kalacağı söylentileri var.

Deniyor ki, yeni jeopolitik dengeler kuruluncaya kadar, belirsizlikler ve istikrarsızlıklar ve belki de çatışmalar, bu sürece egemen olacaktır. Dikkatli olmamız gerekiyor. Bu yıllarca sürecek bir süreçtir. Çocuklarımızın geleceğini önemsiyoruz. Daha fazla güç, daha fazla teknoloji, daha fazla üretim, daha fazla jeopolitik zekâ, bu yeni düzeninin kural koyucularını belirleyecektir.

BÜTÜN DÜNYA DA TARTIŞILIYOR

Bu aşı karşıtlığı ve Yeni Dünya Düzeni ile ilgili bütün dünyada tartışma var. Örneğin Rusya’nın bu konudaki görüşlerini açıklayan Andrey Kortunov diyor ki: Dünyanın yeni gündeminin giderek artan istikrarsızlık, güvensizlik ve belirsizlik oluyor, silahlı çatışma riskinin azaltılması için büyük güçlerin, bölgesel organizasyonların ve uluslararası kurumların güven artırıcı tedbirlere yoğunlaşması gerekiyor. Evet sorun güven sorunu, teknoloji o kadar gelişti ki, yapay zeka ile bir çok şey yapılabiliyor. Bizler bu globalistlere güvenmiyoruz. 

Sonra biz canımızı pazarda bulmadık. İşte aşı geldi, 14 günlük deneme süreci olacak, sonrasında olan olur, olmayan kendini korur. Yerli aşımız olduğunda ise güvenle gidip aşımızı oluruz…

Kalın sağlıcakla.