Birinci Dünya Savaşında Maraş halkının Ellik Gavuru diye isimlendirdiği Ermeni yine rahat durmuyor. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı özgürleştirmek için başlayan savaşta askerleri kaçarken, bir yandan da kalleşliğine devam ederek Gence’deki sivil vatandaşları gece vurdu.

Yani bu insanlar Allah’a inanmış olamazlar. Beşikteki bebeğin ne suçu var be Allahsızlar. Erkek isen cephede adam gibi savaşırsın değil mi?

Ellik gavurları işte böyle kalleştirler. Aynısını Osmanlıya yaptılar değil mi? Sadık millet diye onlara sahip çıktık ama savaşta içimizden vurdular Maraşlılar bunu çok iyi bilir. Zeytinli Gavuru diye de isimlendirmiştik onları…

Tarihi Hakikatler isimli kitabın yazarı İbrahim Arvas, bize sadık-ı millet diye öğrettikleri Ermeniler’in içyüzünü bu kitapta o kadar berrak anlatıyor ki, onlar için yazılmış şu sözlere dikkat buyurun.

“Ermeniler, Kürtlerin kendilerine engel olmasını önlemek için bütün Şark vilayetlerinin ileri gelenlerini (asil, tüccar, bey, ağa gibi üst tabakaların), hükümet memurları vasıtasıyla tahkir ettiler. (s.22)

“Ermeniler, Kürt ileri gelenlerine hakaret ettirdi.” (s.21)

Şimdi şu söze dikkat ediniz; “Hakikaten, dünya milletleri içinde, Ermeni’den daha nankör hiçbir millet tasavvur edilemez.” (s.19)

Ama zafere koşuyoruz. Azerbaycanlı yiğitler topraklarını kurtarmaya devam ediyor, zafer üstüne zafer kazanıyor. Bu arada Fuzuli kenti de çok şükür işgalden kurtarıldı, bir de uçaklarını düşürdük.

BATININ TÜRK SENDROMU

Ancak medeni dediğimiz batılıların, Ermenilere karşı bu masum sivillere saldırısına çıt çıkarmadıkları gördük, bir tek batılıdan kınama bile duymadık. Bu durum batının Türk sendromunu bir defa daha göstermesi açısından çok önemli, şöyle ki: “Batının kafasında bir tek şey var. “Endülüs’ü sildik ama İslamiyet’in yıllarca bayraktarlığını yapan Türkler hala duruyor, bunları da yok etmeliyiz diyorlar çünkü biz Müslümanları batılılar terörist olarak görüyorlar. Bunu geçen hafta batılı siyasilerin dilinden vermiştim.

Haçlı zihniyeti bizi düşman görüyor, işte Avrupa Birliğine girelim diyoruz yarım asırdır bizi almadılar, çünkü biz Müslümanız ve bunu açıkça da söylüyorlar.

Haçlı seferleri ile bizi yıkamayacaklarını anlayınca sonunda bizi içimizden vurmaya çalıştılar. Ayrılıkçı hareketleri desteklediler. Fransa’nın yüz yıllardır Ermenileri kullandığı gibi. Sonra Türklük ve Müslümanlık şuurunu zedeleyerek, dilimizi, tarihimizi yok ederek birliğimizi bozdular.

Türk’ün kuvvetinin, tasavvuf, gelenek, görenek, insanlık anlayışı gibi özellikler olduğunu keşfettikleri için örf ve adetlerimizden bizler uzaklaştırdılar.

İngilizler bu planla Hicaz’da Vahabilik gibi sahte bir mezhep kurup ilk iş olarak Hicaz’da bulunan binlerce Türkü katlettiler. Ama bizde bazıları hala bu gerçekleri görmek yerine, batılıların yanında durmaya devam ediyor. Rus ise ayrı bir millet, asla dostluğuna güven olmaz. İran mı, kitaplar yazsak yeri var. Yani çevremiz kuşatılmış görünüyor.

Cenab-ı Allah küfür tek millet demiyor mu? Onlar birbirinin dostudur, size dost olmazlar demiyor mu?  

Otuz yıldır Karabağ meselesini görmezlikten gelen, kendilerine süper güç diyen kuklacılar bugün; Ermenistan’ın Azeri orduları karşısında düştüğü sefil durumu görünce; hep bir ağızdan ‘’Bremen Mızıkacıları’’ gibi ‘’Ateş kes ve Barış’’ çığlıları atmaya başladılar. 

Tarih bize öğretmiştir ki; askeri, siyasi, ekonomik ve diplomatik olarak her konuda ve alanda güçlü değilseniz en haklı meselelerinizde bile emperyalist orduları nazarında hep haksız ve suçlusunuzdur. Düşmanlarınızın merhamet ve insafına sığınır kendi gücünüze ve kuvvetinize dayanmazsanız namertlere karşı dik duramaz, onların karşısında hep el pençe dilenen zavallı yaratıklar olmaktan kurtulamazsınız. Düşmanlarınıza güvenir, dayanır ve inanırsanız asla kölelik zincirleri ve prangalarınızı kıramazsınız.

Her alanda ve konuda özgürlük ve bağımsızlığa giden yol kendi inanç ve imanınızın, kendi bilek gücü ve yüreğinizin, cesaret ve asaletinizin sizi çağırdığı yoldur. Sadece kuklalara nişan alırsan sivri sinek avlar dururusun! Sen bataklığı kurutmaya bak!

Kalın sağlıcakla.