İnsan yetiştirmek oldukça zor bir durum anne baba olabilmek ise içinde bulunduğumuz çağda daha da zor bir durumdur. Birey doğduğu andan itibaren çevresi ile etkileşim halinde olmaktadır. Bu etkileşim ile birlikte yeni bilgiler öğrenmekte öğrendiği bu bilgiler ile de çevresiyle iletişim kurmaktadır. Bu iletişimin kalitesi ve başarısına göre de amaçlarına ulaşmakta ve mutlu olmaktadır. İnsanın bu mutlu oluşunun gerçekleşmesi ve sürmesi için kendisi ve çevresiyle olumlu bir iletişim haline devam etmelidir. Bu bilinçli durumu bozan ise insan davranışlarının temelini bilinçdışının oluşturmasıdır.

İnsanın kişiliğinin oluşmasında kalıtsal ve çevresel özelikler etkili olmaktadır. Bu etkenler ister yaratılış sürecinden olsun ister sonradan olsun kişinin bilinçdışında izler bırakmaktadır. Bu izler ise bilinçdışında toplanarak insan davranışını ve ortaya çıkışını belirler. İnsanın bilinçdışı mükemmel özelliklerinin yanında gördüğü, duyduğu, hissettiği kısacası yaşadığı hiçbir şeyi unutmaz kaydeder. Bu kayıt edişinin de sınırı yoktur. Bu sınırsız kapasitesi ile yaşadığı hiçbir şeyi unutmaz ve kayıt eder. Bu kayıt etme sürecinde tekrar eden ya da aşırı duygusal davranışlar geniş ve etkili yer tutmaktadır. Bir bilgi ya da yaşantı insanın bilinçdışı tarafından bir kez kayıt edilip kalıcı iz bıraktığında onu değiştirmek oldukça zordur.

İnsanlar çevreleri etkileşim halinde bulunur iken bilincin/farkındalığın etkisi %7 civarındadır. Bilinçdışının etkisi ise %90 ve üzeridir. Bilinçdışının bu etkisinin farkına varamadığımız için sanki bilinçli şekilde davranışta bulunuyor gibi davranmaktayız. Sadece kendimiz değil çevremizdeki insanlarda bize bu şekilde davranmaktadır. Özellikle ailelerin çocuklarının davranışlarını anlamlandırırken de bu şekilde düşünüp davranmaktadır.

Aileler çocuklarını etkilemek, gelişimine katkı sağlamak ve doğru davranışlar yapmalarını istiyorlarsa ilk yapmaları gereken çocuklarının bilinçdışı ile iletişim kurmaktır. Eğer bilinçdışıyla iletişim kuramazlar ise değişimi gerçekleştirmeleri çok zor hatta imkansızdır. Davranışın temelleri bilinçdışında olduğu için değişim de bilinçdışında gerçekleşir ise başarıya ulaşır ve kalıcı hale gelir.

Bilinç kendine ulaşan veri ve bilgileri çok kısa süre kayıtlı tutar. Tekrar edilir veya güçlü bir duygu ile beslenir ise kayıtları bilgileri uzun süreli belleğe yani bilinçdışına ulaştırır. Bilinçdışına ulaşan her bilgi silinmez, kaybolmaz orada kalır. Bu durumu olumlu ya da olumsuz olması etkilemez. Kalıcı halde kayıt olan bilgiler sonraki davranışlarının temelini oluşturur. Eğer bir uyarıcı bilinçdışı tarafından nasıl algılanır ise ona göre tepki verir. Olumlu ise olumlu tepki olarak dışarı yansır iken olumsuz ise yansıması olumsuz olur. Bu olumlu ya da olumsuzluğu belirleyen ise bilinçdışına yerleşen daha önceki bilgilerin olumlu ya da olumsuz özellikleridir.

İnsanların bazen şu tarzda serzenişte bulunduklarına şahit olmaktayız. “Olumluluk istiyorum lakin olumsuzluklarla karşılaşıyorum.” “Başarılı olmak istiyorum lakin yine sonuç başarısızlık.”…vb. gibi cümleler insanlar tarafından sürekli kullanılmaktadır. Zihnimizin içi olumsuzluklar ile dolu ise birkaç kez olumlu düşünmek veya söylemek o olumsuzluğu ortadan kaldırmaz. O olumsuzlukta orada bulunduğu sürece davranışlarımızın ortaya çıkışını olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

Bunu değiştirmek için neler yapmalıyız dediğinizi duyar gibiyim. Şu bir gerçek ki bilinçdışımıza yerleşen olumsuzlukları ortadan kaldırmak bilinçli ve sürekli bir mücadeleyi gerekli kılar. Bu ise emek, sabır ve azim ister. Çağımızda ise bu özelliklerin yerini acelecilik ve tez canlılık kısacası hazıra konma davranışı almıştır. İnsanlar çok isterler değişimi lakin sabır ve mücadele edemedikleri için sonuca az bir zaman kala pes etmektedirler.

Bu değişimi sağlamanın iki yolu vardır. Birincisi yukarıda bahsettiğimiz gibi olumlu davranışı kazanmak ya da kazandırmak için çok fazla ısrar etmek ve duygu yüklemektir. Bu değişimi isteyen tarafından geçekleştirilir. İkincisi ise bir uzman tarafından geçekleştirilir. O uzman ise sıradan bir uzman değildir. Kendi uzmanlık alanı yanında Kuantum, Reiki, EMDR, EFT, NLP, Hipnoz, …vb. bilinçdışını harekete geçiren yöntem ve teknikler konusunda da yetkin ve yeterli olmalıdır.

Kısaca çocuğunun değişiminde etkili olmak isteyen anne, baba ya da ilgili kişi kendi değişimi noktasında başarılı olmak istiyor ise sabırlı ve mücadeleci şekilde hareket etmelidir. Bunu başaramıyor ise işin uzmanından destek almalıdır. Elbette ki bu uzman sadece kendi alanı ile ilgili bilgilere sahip değil aynı zaman da yukarıda bahsettiğim alanlarda da uzman olmalıdır. Yukarıdaki alanlar ile ilgili bilgileri daha ileri haftalardaki yazılarımda ayrıntılı şekilde tek tek burada ele alarak sizlerle paylaşacağım.

Sonuç olarak değişimin, dönüşümün ve gelişimin tohumları anne karnında düştüğümüz andan itibaren atılmaktadır. Bunun değiştirebilmekte emek ve mücadele istemektedir. Vesselam.