BİR iş için Antep’e gitmiştim.

Sankopark civarında, ulusal ve uluslararası şirketlerin ofisleriyle dolu, ultra lüks bir rezidans…

Her katta çay-kahve servislerinin yapıldığı, “lounge” denilen çok lüks, geniş bir bekleme salonu var.

Salonda çayını, kahvesini içip oturan tam 39 kişi saydım.

Ne olabilirdi bu salon?

Dişçi muayenehanesi mi?

Doktor kliniği mi?

Yoksa İşkur’a iş başvurusu için sıra bekleyenler mi?

Belki de bir sınav için toplanmışlardı?

Ama bir tuhaflık vardı bu işte.

HANİ KONUNUN CAHİLİYİM YA!

BU lüks rezidansta oturup bekleyenler, ekonomik anlamda orta veya alt sınıftan insanlar olduğu her hallerinden çok belliydi.

Merak ettim, sordum.

Meğer burası bir Gaziantep milletvekilinin halkla ilişkiler ofisiymiş!

Konunun cahilliğiyle tekrar sordum: “Vekil her gelenle görüşüyor mu?” diye…

“Hayır” dediler. Vekil nadiren uğrarmış. TBMM’nin tahsis ettiği danışmanlardan biri sürekli burada kalırmış.

Ofis sabah 09.00’da açılır, hava kararana kadar hizmet verirmiş.

ANTEP’TEN ANKARA’YA KÖPRÜ

MİLLETVEKİLİ, seçildikten sonra demiş ki:

“Benimle hallolacak işiniz varsa Ankara’ya gelmeyin. İşte ofis burada, Antep’in Ankara’ya köprüsü olacak!”

Danışman bütün talepleri topluyor.

Antep’te çözülebilecek sorunları hallediyor.

Ankara’ya gitmesi gerekenler oradaki danışmana iletiliyor, bazıları direkt vekile sunuluyor.

Her gün akşam da, Antep ve Ankara’daki talepler rapor halinde vekile ulaşıyormuş.

Peki, ben ne mi düşündüm?

Fesatlık!

“Yahu” dedim, “Bu Antepliler bizim Maraş’taki vekillerin sistemini kopyalamışlar!”

Haksız mıyım? Bizim vekiller de aynı böyle çalışmıyor mu?

“Yav he he” demeyin, gıcık oluyorum şu lafa…

VER GELSİN BİR ANTEP TÜRKÜSÜ

Antebin hamamları, sallanır külhanları

Hoşgör mahallesinin dip dibedir damları

Çiğ köftenin adına, baklavanın tadına

Ye derler muradına

Hele, hele, hele, Anteplim gel yanıma dili datlım

Çifte telli çalıyor kalkın da oynayalım

YATACAK YERİ YOK

BENİM

BENİM gibi hariçten gazel okuyanların…

YATACAK YERİ ÇOK

VEKİLLERİN

CANLA başla çalışan milletvekillerimizin…