Anlama yeteneği kişiden kişiye farklılıklar gösteren bir olgudur.Her insan anlatılan konuyu kendi kapasitesi nispetinde anlayabilir. Anlatılan konu ne kadar yalın anlatılırsa anlatılsın,karşıdaki kişi onu kendi ölçüleri nispetinde alır.Bu sebeple de dinleyici bizim anlattığımız kadarını değil,kendi kapasitesi kadarını anlar.Bazı kişiler söyleşiyi daha dikkatli dinleyerek,anlatılanı zihnen takip ettikleri için daha iyi kavrarlar,bazıları da dinlerken ara ara başka düşüncelere de zihinlerinde yer vererek dikkatlerini konuşma üzerinde toplayamazlar ve konuyu bütünüyle takip edemedikleri için anlamada zorlanırlar.

Anlama kabiliyeti önemli bir nimettir.Yanlış anlama her zaman her yerde ve durumda bizi çeşitli problemlerle karşılaştırabilir.Bazen çok önemli bir konuda ,belki de hayati bir soruna sebep olabilir veya yanlış anlama yüzünden çok büyük bir üzüntü yaşanabilir.Bu sebeple bir kişinin doğru anlayabilmesi için anlatılanı dikkatli bir şekilde ,anlamak niyetiyle  dinlemesi lazım.Eğer anlamaya niyeti yoksa, söylenenlere karşı ilgisi dağınıktır ve konu üzerinde odaklanamaz.Çünkü sadece dinlemek anlamak değildir.Dinlediğini anlamayan kişi de,hiçbir şey kazanamamıştır.Söyleyenin ne söylemek istediği kadar ,anlayanın da neyi ne kadar anladığıdır önemli olan.

Çoğumuz birilerine bir şeyler anlatmak istediğimizde ,onların anlattıklarımızın bütününü hemen kavradıklarını zannederiz.Oysa kişi alabileceği ölçüde anlamıştır.Onun için hitap edeceğiniz kişi veya topluluğa, konu ,onların seviyelerini  bilip ona göre anlatılırsa elde edeceğiniz sonuçta daha verimli olur.

Bir sınıf düşünün;İçinde algılama seviyesi farklı çocuklar vardır.İşlenen dersi bazıları ilk anlatışta kendiliğinden anlar ,bazıları ikinci tekrarda  daha açıklamalı anlatımda anlar,bazıları da daha uzun zaman da birkaç tekrardan sonra anlayabilir.İşte toplumuz da böyledir.Hepimiz çevremizdeki olayları,haberleri,tartışmaları  çeşitli haber kaynaklarından dinliyoruz,gözlüyoruz ama duyduklarımız karşısında tepkilerimiz kişiden kişiye farklılıklar gösteriyor.Aynı anda dinlediğimiz bir söyleşiyi yorumlamamız istense,ortaya farklı farklı yorumlar çıkar.

Çok insan kendinin anlayışlı olduğunu iddia eder ama anlayış konusunda insanlar arasında çok büyük farklılıklar vardır.Sosyal yaşamda veya ailedeki ilişkilerde ferdi farklılıklar göz önüne alınarak anlatmak istediğimiz konuları ele alırsak,karşıdakinin anlamasını sağlamada daha başarılı oluruz.Kısacası kişinin algılama seviyesine göre hitap etmek daha olumlu sonuçlar verir.Yalnız anlatım sırasında dinleyeni veya dinleyenleri,konuşmadaki ses tonu ile ürkütmemek gerekir.Hitap sırasında takındığınız tavır ve ses tonunuz aşağılayıcı ve dikkati dağıtıcı bir ifade taşımamalı.Her insan sade,açık ve hoşgörülü bir anlatımı ilgi ile dinler.Eğer bir uyarı için konuşmanız gerekiyorsa ,sakin bir ortamda,kırıcı olmadan,kelimeleri daha dikkatli seçerek,ses tonunu yumuşatarak hitap etmelidir.O zaman karşıdaki huzursuz olmadan daha kolay anlamaya çalışır.

Anlayışlı bir toplum özlemiyle ve dileğiyle…