Maraşlının gönlü terazidir. 
Beyim sizi nasıl analım?
Tarih büyük adamları yazar.
O büyük adamlar ise analarından büyük doğmazlar!
Hak için mücadele ederler, çalışırlar, halk için gayret gösterirler.
Güçleri nispetinde yaptıkları eserlerle hem yaşarken halkın takdirini toplarlar hem de öldükten sonra hayır duası almaya devam ederler.
Gecede gündüzde yolda belde kalmışlara sahip çıkarlar.
Umut olurlar, tam takatim tükendi düşüncesinde olan insanların bir anda  uzanan elleri olurlar.
Büyük adamlar, sözlerinin erleridir, aslan dedikoduya meyletmezler, imkân vermezler. Söz verirlerse sözlerinde dururlar. Bu hem dinin bir emridir. 
Büyük adamlar, mert olur, kumpasla, kulisle, kıskançlıkla iş görmezler. 
Büyük adamlar, cesurdurlar, ileri bir adım atmak için birinin gözünün içine bakmazlar. Kulaklarına fısıldanmasını beklemezler. İşaretle, fişekle, tüfekle değil yürekten konuşurlar. 
Bir siyasetçiye çok değil geçen yıl şöyle demiştim. 
“Keşke bir önceki konumunuzu muhafaza etseydiniz. Şimdiki konumunuz fena değil ama bu şehir bazılarını toprağa gömer bazılarını yüreklerine. Kutup yıldızı gibi gördüğü siyasetçileri ölseler de unutmazlar. Ali Doğan, Ahmet Uncu, Mehmet Sağlam, Dr. Sait, Necmettin Karaduman, Rasih Hoca … Size naçizane tavsiyem halkın gönlünde yer edinin. Şimdiler de Maraşlı size bir umut olarak bakıyor.” demiştim. Tabi ben söyledim, ben dinledim! Dün açıklanan listelerde de bir noktada hak teslimi yapıldı. 
Büyük adamlar, istişareye dikkat ederler. Ben oldum demezler! Sultan Selim bile bir taraftan yükselen “Padişahım Çok Yaşa!” naralarının zehrini azaltmak için “Mağrurlanma Padişahım Senden Büyük Allah Var!” nidalarının yükselmesini emir vermişti. 
Neyse Maraş’ta bir söz var: “Geçmişe mazilik derler!” Olanlar oldu, giden gitti artık dün oldu., Peki tarihe geçme imkanı yakalayabilenler büyük adam olabildiler mi? Yiğit bin yaşar fırsat bir düşer.  
Rahmetli Süleyman Demirel’in de birkaç sözü var. Dün dündür, bugün bugündür! Demokraside çareler tükenmez! 
Ama Maraş’ta durum tarih boyunca bir farklı ilerler.  Siyasetin Ankara ayağı önemlidir amma Maraşlının yüreği de başka ölçer siyaseti. Ankara’da bir dönem varsın bir dönem yoksun kimsenin pek umurunda olmaz. Lakin Maraş’ta yaptıklarınla veya yapmadıklarınla öldükten sonra bile konuşulmaya devam edersin!
Maraş’ta okumuş bir memuriyete gelmiş veya siyaseten halkın teveccühü ile bir noktaya ulaşmış insanlardan halkın beklentisi olur. İsterler ki ekmeğini yedikleri şehre bir katkıları olsun, bir şeyler yapsın. Halkın yarasına çare olacak bir adım atsın. Eskilerin deyimiyle çocuk okutsun, garibin elinden tutsun, çeşme yaptırsın, mektep yahut cami yaptırsın. 
O kişi bunlardan birini yaparsa halkın gönlünü kazanır, sevilir, takdir görür. Yaptıklarından dolayı kendisine, ecdadına, çocuklarına güzel dualar edilir. Büyük adam kabul edilir, ağa, bey kabul edilir, saygı gösterilir. 
Eğer o kişi, kendi menfaatini düşünür, etrafındaki bir avuç yalaka taife ile hareket eder de memlekete bir hizmeti olmazsa hemen gözden düşer. Milletin ona sırtını dönmesi geç olmaz. Makamdan ve mevkiden düşünce ona en çok yalakalık edenler bile sırtlarını dönerler, yollarını değiştirirler. 
Ve Maraşlı menfaatperest, çıkarcı, kendinden başkasını düşünmeyen, kimseye bir faydası olmamış bu zevat için;
“Adam dealmiş (Değilmiş!) Yaralı parmağa işemedi! Demek ki kökten geliyor…” der. 
Giden gidiyor, heybesinde biriktirdikleri ile. 
Sözümüz yeni gelecek olanlara… 
Maraşlının gönlü terazidir, unutmayın!