Uzunca bir aradan sonra, yeniden bir arada olmanın mutluluğuyla hepinize MERHABA!

Neler olmadı ki görüşemediğimiz vakitte…

Pandemi bitti, maskeler atıldı, güzel Türkiye’min iş gücü yeniden canlandı, insanlar tekrar kaynaştı, bayramlar geçti. Tam güzel günlere kavuştuk derken enflasyon aldı başını gitti.

En kötüsü de savaş çıktı. “Zaten savaşlar vardı oluyordu ve gelecekte de olacak derseniz, Irak’ı Suriye’yi, Afganistan’ı unuttun galiba” derseniz hiç ses çıkarmadan sizi dinler ve başımla onaylarım. Haklısınız savaşlar devam ediyor, dünya üzerinde savaş her zaman var oldu ve olacaktır.

Son zamanlarda doğu ve güneydoğudan esen savaş rüzgarlarının birden kuzeyimize doğru yön değiştirmesi, hız kesmeden güneydoğu, doğu ve kuzey doğumuzda fırtınaya dönmesi sadece benim dikkatimi çekiyor olamaz! Fırtına tüm hızıyla devam ederken hortuma dönüşmeden neyin, niye yapıldığını anlamamız ve çözüm yollarını bulmamız gerekiyor.

Herkes bir şeylerin farkında ama konuşan ya da şapkasını önüne koyarak konuşan pek kimse yok…

Başta Ukrayna’nın AB ye yeşil ışık yakması, ardından Putin’in Zelenski’ye parmağını sallayıp “aklını başına al demesi” bildiği yoldan şaşmayın Zelenski’nin ülkesini soktuğu savaş ve tüm dünyanın susması ortak yol buluyormuş(!) gibi davranması;

Slav halkının Avrupa’ya göçü.

Irak halkının göçü!

Suriye halkının göçü!

Afganistan halkının göçü!

Pakistan halkının göçü!

Size de ülke sınırlarını ortadan kaldırmadan karma bir millet yaratılıyormuş gibi gelmiyor mu? Yoksa ben mi paranoya yapıyorum?

Görünmez bir güç sınırlara dokunmadan doğu halkını batıya doğru sürüklüyor insanlar yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan canlarını kurtarmak için kaçıyor. Sahip olduğu her şeyi arkasında bırakıp canı uğruna yollara düşüyor. -Göç yollarında canını kaybeden binlerce insan var ama bu, bugünün konusu değil- kalabilecekleri ilk ülkeye yerleşip kök salıyor ve bulundukları ulusun milletiyle bir arada yaşamaya başlıyor.

Ülkenin yerel halkı bu durum karşısında ne denli huzursuz -bu da ayrı bir günün konusu- olursa olsun, buna rağmen bir arada yaşıyor…

Sınırlar var fakat kültürler karma, tek tip bir ulus ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Devşirme bir topluluk…

Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkan milliyetçilik akımı kimseye çaktırılmadan sindirilmeye ve onun yerine bir arada yaşamanın, canını kurtarmanın razı olunacağı bir ülke ve onun toprağında mutlu, kimliklerini unutmuş bir ulus ortaya çıkarılmaya uğraşılıyor yine kimseye çaktırmadan…

En azından bana öyle geliyor, huzursuzum, tedirginim yine de farkında olarak yaşamaya devam ediyorum…

Benim üzerime düşen farkındalıklarımı dile getirmek! Çözümü elbette toplumbilimciler, tarihçiler ve siyasetçilerde!

Umarım kafanızı karıştırmışımdır.

Yarınlardan umut kesmemek dileğiyle

Kalın sağlıcakla…

ViÇe