Kerime kafasına takılan sebepler yüzünden derin bir uykuya dalamadı. Huzursuz bir şekilde yataktan kalkarak pencereye doğru gitti ,tül perdeyi biraz aralıyarak gökyüzüne baktı.  Doğudaki siyah bulutlar tepedeki daha beyaz bulutlara doğru hızla ilerliyordu. İçi biraz daha karardı. Ufukta ise ince bir çizgi gibi güneşin kızıl ışıkları , siyah bulutların arasından sızarak  ; Sanki “üzülme her karanlığın sonunda bir aydınlık doğar” diyordu. Fakat az sonra kızıl çizgi de siyah bulutların arasında kayboldu. Kerime “öğleye doğru yağmur yağacak herhalde “ diye düşünerek perdeyi çekti , mutfağa geçti. Annesi de uyanmış her zaman yemek yedikleri mutfaktaki masaya kahvaltıyı hazırlamıştı. Üzerindekilere şöyle bir baktı ,içi burkuldu. Babasının zamanında masada çeşit çeşit peynir ,zeytin,reçel,menemen,sucuk gibi zengin bir menü olurdu. Oysa şimdi biraz peynir ve zeytinden başka iki tanede haşlanmış yumurta duruyordu. Annesine günaydın diyerek buruk bir şekilde sandalyeye oturdu. Annesinin önüne koyduğu çayı yudumlarken :“Anne amcamın mutlaka bir bahane bulacağını bekliyorsun değil mi? “ diye sordu. Leyla hanım –“Biliyorum kızım ama ikna etmeye çalışacağım , sonunda elindeki paranın büyük bir kısmı bizimdi. Ne kadar inkar etse de bu bir gerçek.” Dedi. Sonra ikisi de  kahvaltı boyunca konuşmadılar. Bu arada Kerimenin birden aklına amcasının kendilere oynadığı oyun geldi ,içindeki öfke yeniden kabardı. Bu gün yeni aldıkları evin son taksitinin  ödeme günüydü . Artık bu dededen kalma eski , ahşap büyük evden çıkıp yeni küçük evlerine taşınacaklardı. Her şeylerini kaybedince mecburen bu eve taşınmışlardı. Ödenecek parayı tamamlayamadıkları için de,akşam yatmadan önce  annesiyle eksik olan parayı kimden isteyelim diye düşünmüşler ve sonunda babasının ölümünden sonra  kendileri bu duruma düşüren amcadan istemeye karar vermişlerdi. Amcasının buna yine binbir bahaneyle sıcak bakmayacağını biliyordu ama başka çareleri de yoktu.

Amcasının iş yeri ,ana caddenin girişindeki büyük bir binanın ikinci katında , bir salon iki odadan ibaret lüks bir daireydi. Odanın biri sekreterin , diğeri de amcasının çalışma odasıydı. Leyla hanım binaya tedirgin ve huzursuz bir şekilde girdi. Sekretere uğrayıp Hulusi beyi görmek istediğini söyledi . Sekreter ”hoş geldiniz,bekleyin haber vereyim” diyerek dışarı çıktı . Az sonra “ sizi bekliyor” dedi. Leyla hanım ayağa kalkıp  teşekkür ederek ayrıldı ,  karşı kapıyı tıklatarak “girin “ diyen sesi duyunca  açıp içeriye girdi . Hulusi bey ayağa kalkarak bir iki adımda , elini uzatarak karşıladı ve“hoş geldin “derken masanın yanındaki koltuğu göstererek oturmasını söyledi. Yerine geçerken “umarım iyi bir sebep için geldiniz. Nasılsınız,Kerime niye gelmedi ,amcasını özlemedi mi. Uzun zamandır göremiyorum .Hala bana kızgın mı? “ Diye konuşmayı başlattı. Leyla hanım “sebep iyi mi kötü mü sana bağlı . Biliyorsun elimizde ne var ne yok hepsini aldın . yokluk içinde boğuşuyoruz. “ sustu , sonra Hulusi beyin gözlerine bakarak: “ Bu gün yeni aldığımız evin son taksitini ödememiz lazım .Artık bankadan da kredi çekemiyorum . Biraz bize yardım etmen gerekiyor ,tabi binbir bahane bulmazsan.” Hulusi bey biraz müstehzi biraz şaşırmış  gibi dudağının kıvrımıyla gülerek :“Bakıyorum beni suçluyorsun . Ağabeyimin ölümünden sonra sen şirketi yönetemezdin, Kerimede henüz çok küçüktü.Size sahip olmak , elinizdekileri işletip gelirinizi artırmak için çalıştım ama işler ters gitti ,iflas ettik. Şimdi kendimi yeni yeni topluyorum .Kolay olmuyor. Elimde nakit de çok az ,yeni yatırımlar yaptım”.Sustu ,sonra “ne kadar ihtiyacınız var? Durumuma bakayım verebilirsem yardımcı olurum.”dedi. Leyle hanım biraz şaşkın biraz da umutla “30 bin kadar”. “  Hulusi bey “oo çok para ,son taksit mi , oturduğunuz evi yani babamın evini boşaltacak mısınız? “ diye sordu. “Evet büyük geliyor, biliyorum sen de oradan çıkmamızı dört gözle bekliyorsun . Eminim inşaat için düşünmüşsündür bile. Eski bir ev öyle bırakacak değilsin. Hulusi bey :“İyi bildin siz çıkarsanız inşaat için bir arkadaş ilgileniyor kata vereceğim . Oradan size de bir daire düşer, ister oturur isterseniz kiraya verirsiniz kirasını alırsınız.

Tekrar düşünür gibi gözlerini pencereye çevirdi , kenarına konan yusufcuk kuşunu seyretti sonra dönmeden : “Muhasebecimle konuşayım eğer bankada o kadar para varsa çekip getirsin.” Yüzünü dönerek ;” Satılacak küçük bir tarla daha var babamdan kalma . Onu satınca bu 30 bin lirayı size düşen paydan alırım”. Leyla hanım şaşırdı,”Sattın sattın hala bitiremedin mi ? Gizlediğin bir tarla daha mı varmış. Başkada var mı bize söylemediğin?” Hulusi bey kaşlarını çatarak tekrar pencerenin önüne gitti .Caddenin karşısında çöp toplayan, üstü başı kır içinde, atıkları büyük bir çuvala dolduran adama gözü takıldı.Konuşmadan onu seyretti .Adamın elinde çöpçü eldiveni durmadan çöplüğü karıştırıp işine yarayanları  çuvala dolduruyordu. Bir an adama acımakla acımamak arasında tereddüt etti , sonra döndü biraz sert bir sesle “ Derdinize derman olduğuma memnun olacağınıza beni mi sorguluyorsun . İyilikte yaramıyor”. Eğildi telefonu aldı muhasebecisini aradı .Bankadaki hesaba bakmasını , eğer varsa 30 bin lirayı çekip getirmesini söyledi.