Merhaba değerli dostlar.

Bugünde ülkemizin içinde depreşip durduğu, yaşam mücadelesi verdiği genellikle kaybedip, çok az kazandığı bu yoz sistemden bir an evvel kurtulmak için “Diriliş çınarına yeniden can suyu vermenin vaktidir” başlıklı sohbetimize devam ediyoruz.

Dünya Covid19 salgını ile birlikte bugüne kadar yaşamadığı bir dönemi yaşadı. Bu salgın ve sonuçları üzerine alanlarında uzman ekonomistler, sosyologlar, gazeteciler, araştırmacılar, yazarlar, siyasetçiler yenidünya düzeni üzerine farklı öngörülerde bulundular ve bulunmaya da devam ediyorlar.

Karar gazetesi yazarlarından Mehmet OCAKTAN bir makalesinde yeni bir sistem, özellikle de İslam toplumlarında hep dillendirilen İslami bir düzenle alakalı bakın şöyle sesleniyor.

“Madem hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını esas alan, insan hakları ve özgürlükler temelinde bir demokratik sistem insanların sorunlarına çare üretemiyor, madem İslam’da daha mükemmeli var; o zaman bu ideal devlet modelini insanlığa sunun ve yeni bir dünyanın kapısını aralayın herkese.”

Türkiye’nin önde gelen Sosyologlarından olan Prof.Dr. Sencer AYATA bir mülakatında şöyle diyor.

“Neo-liberalizm yorgun, yıprandı, zayıfladı. Ama yerine ne konacak? Ne kadar kamu ne kadar piyasa? Kültürel kimlik politikaları? Ne kadar farklılık ne kadar ortak özellikler? Ne kadar mavi yakalı işçi sınıfı ne kadar yeni toplumsal güçler? Sorun sömürü, otoriter baskı ve ayrımcılığa birlikte karşı çıkarak yoksulları, otoriter baskı altında ezilenleri ve kimlikleri ötekileştirilenleri birleştiren bir siyaset oluşturmak. Bir büyük senteze ihtiyaç var…”

Bizim üç haftadır sizlerle paylaştığımız; ülkemiz, İslam toplumları ve tüm mazlumlar için adalet, hürriyet ve liyakat temelinde yeni ve yerli bir sisteme artık ihtiyaç olduğu bir çok farklı kesim tarafından da dillendiriliyor.

Peki, bunu kim ve nasıl yapacak. Hemen şunu belirtmekte fayda var. Bugün İslam âlemi her türlü zorluğa rağmen Kur’an la temizlenmiş temiz akla sahip ilim insanlarına sahiptir. Hem bu konu sadece ülkemiz ve İslam coğrafyasının bir meselesi olmayıp, bu konuya katkı sunacak vicdan sahibi batılı bilim insanları da vardır.

İslami anlayışta hep şu dillendirilip durur: Devlet şeriatla yönetilmeli. Peki şeriat nedir: Allahın nizamı. Peki Allahın nizamında bir eksiklik ya da eskimişlik olabilir mi? Bu soruya hepimiz haşa diye cevap veririz elbet. Çünkü akıl sahipleri bilir ki Allahın nizamı sadece insanlar için değildir. Yer, gök ve arasındaki her şey Allahın şeriatı yani nizamı ile her an taze ve her an yeniden güncellenerek etkisini ve yetkisini etkin bir şekilde sürdürmeye devam ediyor.

Gördüğümüz ya da görmediğimiz her canlı ya da cansız varlık Allahın iradesine teslim olmuş, onun şeriatını eksiksiz olarak uygulamakta, insan istisna. Rabbim bu durumu insanlar lehine düzeltmek için Hz.Adem’den bu yana nice peygamberleri insanlara has şeriatını tebliğ etmek için görevlendirmiş. Ancak insanoğlu bütün bu gayrete karşı Allahın şeriatına muhalif olmaktan geri durmamıştır. Bugün de durum bundan farklı değildir.

Bugün yenilemek istediğimiz neoliberal sistem sadece akıl yoluyla oluşturulmuş bir sistem olduğundan insanlığın derdine çare olamamıştır.  Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde uygulanan çok partili demokratik sistem de salt akıl üzerinden dizayn edilmiş bir sistemdir.

Bizce: Ülkemizin ve tüm mazlumların kurtuluşu Kur’an ve sünnet ışığında temizlenmiş akıl ve gönül sahiplerinin ortaya koyacağı yeni bir nizamla mümkündür.

Tekrar görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.