Çoğu evlilikler ‘bizi ancak ölüm ayırır sözleri’ ile başlıyor fakat biraz zaman geçince , birbirlerini iyice tanıyıp aralarındaki karakter farklılıkları , hayata bakış açılarındaki ayrılıklar ortaya çıkınca,nice çiftler tartışmaya ve “yüzünü ölünceye kadar görmek istemiyorum demeye “başlıyorlar. Acaba bu duruma nasıl geliniyor? Çok güzel başlayan o güzel sevgi ve aşk neden nefrete dönüşüyor? Başlangıçtaki duyguların sönmemesi için nasıl bir yol izlemek gerekiyor?

Evlilikteki mutluluğun şifresi, asla bencil olmamaktır bana göre.Benim bildiğim doğru,benim için yap,beni düşün,ben nasıl düşünüyorsam sen de öyle düşün ve davran gibi “ben” merkezli bencil düşünce, karşısındakini bezdirir ve isyan ettirir.Oysa ki evlilikte biz beraberiz, düşüncelerimiz farklı da olsa birbirine yaklaştırmalıyız,birlikte ne yapabiliriz gibi “biz” sözcüğünü benimserlerse bir bütünlüğü bir beraberliği sağlarlar.

Evlilik fedakarlık isteyen bir kurumdur.Eşler başına buyruk yaşamamalıdır.Bekarlıktaki bağımsızlık evlilikle biter ve üzerinize aldığınız sorumluluk size birçok yükümlülükler yükler.Evliliğe başlarken mutlu olmaya karar vermeli,eşinizi mutlu etmenin yollarını araştırmalı bu konuda yazılan kitaplar okuyarak,çevrenizdeki mutlu evlilikler yaşayan deneyimli büyüklerden fikirler alarak olgunlaşmaya çalışmalıdır.

Evlilikte her eş sorumluluğunu bilir,kendine düşen görevleri sorun yapmadan yürütürse o ailede mutluluk yuvası kendiliğinden kurulur.Aksi takdirde ev ağlama duvarına döner.Eşler arasında zaman zaman anlaşmazlıklara bağlı tartışmalar sonunda ,onun kötü yönlerini düşünerek öfkeyi büsbütün artırmak yerine,biraz sakinleşince  iyi yönlerini de hatırlayarak ipleri kopma noktasına getirmemeli.Öfkenin kabardığı anda  bu biraz zordur ama az bir zaman geçince her insanın öfkesi biraz pişmanlığa dönüşür.İşte o zaman eşinizin güzel huylarını,güzel davranışlarını hatırlayarak içinizdeki  öfkeyi sevgiye dönüştürebilirsiniz.

Her evlilikte bir takım sıkıntılar olabilir.Bunlar çok önemli sıkıntılar değilse gözde büyüterek yaşamı zorlaştırmamalı günlerce düşünerek aile hayatını bunalıma sokmamalıdır.Hayat basit olayları büyütecek kadar uzun olmadığı gibi tasalanmaya değmeyecek kadar da kısadır.Çoğunlukla boş zamanlarında yapacak bir uğraş bulamayanlar basit şeyleri problem yaparlar ve zihinlerini hep bu problemi düşünerek meşgul ederler.Oysa bu boşluğu kitap okuyarak,uygun yer varsa çiçek yetiştirerek ,çeşitli kültür etkinliklerine katılarak vs. doldururlarsa ,eşlerin öfke anında söylediklerine takılıp kalmazlar.

Herkes hata yapabilir,yeter ki yapılan hatadan ders alınsın, nerede ne hata yaptığını vicdanına sorarak, haksızsa hatasını kabul ederek aynı hataya düşmemeye,eşinin haksızlığının üzerinde de durmamaya çalışılsın.Eğer onu eleştirerek bunaltırsanız eleştiri tıpkı bir diken gibi eşinizin yüreğini kanatır.Ayrıca geçmişteki olumsuzlukları, kötü anıları geçmişte bırakmalıdır.Tekrar tekrar hatırlamakla onlar için hala üzülmekle onları değiştiremediğiniz gibi ailenizi de huzursuz edersiniz. Geçmişe üzülerek harcanan enerjiyi geleceğe harcamalıdır.Böylece her ailede mis gibi kokan güzel çiçekler yetişir.

Sevgi ve aşkla yaşayın.