Kahramanmaraş Kalesi'nde 103 yıl önce Fransız bayrağı indirilerek, yerine Türk bayrağının çekilmesinin yıl dönümü nedeniyle Büyükşehir Belediyesi tarafından olayı canlandırma ve çeşitli etkinlikler düzenlendi.

Bunu hep anlatılanlardan dinleyen biri olarak her zaman gururlanırdım, ilk defa canlandırılmasına katıldım ve o ana dönüş yaptım Sanki olayı ben yaşamışçasına…

Bayrak olayı tarihte hiçbir millete nasip olmamış hiçbir milletin göstermediği cesaret örneği ortaya koymuş büyük bir diriliş şuurunun büyük bir kurtuluş idrakinin ortaya çıkmasıdır.

Bir cuma günü kalesinde işgalci güçlerin bayrağı dalgalanan bir camide cuma namazı kılınamayacağını idrak eden büyük bir milletin bu idraki, kıyama dönüştürdüğü günün adıdır.

Biz onların torunları olarak onların isimlerini ve bu kıyamlarını bu hareketlerini asla unutmayacağız. Önemli olanda budur.

Biz Rıdvan Hoca, Aslan Bey ve Sütçü İmam'ların torunları olarak asla ve asla onların bırakmış oldukları bu mirası unutmayacağız.

Bu mirası hem kendimiz, çocuklarımız ve bizden sonra gelecek nesillere de aynı duyarlılıkla aynı şuurla taşımayı addediyoruz.

Önemli olanda kurtuluşta bunu anlamaktır.

Büyükşehir Belediyesinin uygulamış olduğu etkinlikte olayı canlandırmak bu anlayışın ruhlarımızda gönüllerimizde kalplerimizde diri tutulmasıdır.

Yıllardır anlatılır biz Bayrak olayı şu şekilde;  

Sütçü İmam Olayı, Maraş’ta İstiklal mücadelesinin il kıvılcımı oldu. Fakat bu olaydan sonra Fransızların desteğini alan Ermeniler, silahlanmaya başladı. Zeytun, Fırnız, Fındıcak ve Kişifli gibi Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelerden şehre gelen Ermeni çeteler, şehrin dışındaki ıssız yerlerde halka saldırmaya, geceleri sokaklarda Türklere ateş etmeye başladılar. Bir müddet sonra şehir içerisinde asayiş tamamen bozuldu. Bunun üzerine Fransızların Adana Askeri Valisi Albay Bremond tarafından Maraş’ta asayişi sağlaması için Osmaniye askeri valisi Yüzbaşı Andre Maraş’a gönderildi.

Yüzbaşı Andre 26 Kasım 1919 günü yanında Osmaniye’den bazı misafirler ve az sayıdaki askerle birlikte Maraş’a ulaştı. Şehre geldiği gün Mutasarrıf ata efendi, Kadir Paşa ve Agop Hırlakyan ile görüştü. Bir gün sonra Ermeniler, Adana valisi Bremond ve Yüzbaşı Andre’nin şerefine, 27 Kasım 1919 Perşembe akşamı, Hırklakyanların konağında bir balo tertip ettiler.

Fransız komutan Yüzbaşı Andre, çok sayıda misafirin katıldığı baloda Hırklayan’ın torunları Helena ve Victor ile tanıştı. Oldukça çekici ve güzel olan Helena’yı dansa davet etti ancak dans teklifi, Helena tarafından net bir şekilde reddedildi. Hırlakyan’ın oğlu Hovsep’in kızı Helena, Fransız Komutan Andre’ye “Sizinle dans etmemekten dolayı beni mazur görünüz, üzgünüm. Çünkü kendimi hala esaret ve zillet içerisinde bir kadın olarak görüyorum. Kalesinde Türk bayrağı dalgalanan bir memlekette Fransızların ya da Ermenilerin hâkim olduğuna inanmıyorum. Büz yüzden sizinle dans edemem.” Dedi.

Fransız Komutan Yüzbaşı Andre, beklemediği bir cevapla karşılaşmıştı. Şaşkınlığı üzerinden atar atmaz, yakındaki adamlarına derhal emir verdi. Yüzbaşı Andre’nin Türk Bayrağı’nın kaleden indirilmesi ve yerine Fransız bayrağının çekilmesi emri kısa süre emri harfiyen yerine getirildi. Ermeniler ve Fransızlar coşku içerisinde balodaki eğlencelerini sürdürdüler.

28 Kasım Cuma sabahı kalede Türk Bayrağının yerinde Fransız bayrağının dalgalandığını gören Avukat Mehmet Ali Kısakürek “Alemi İslam’a Hitap” beyannamesini kaleme aldı. Yazdığı beyannameyi oğlu Şahap’a vererek Ulucami’de ve çarşı içerisindeki camilerde cemaatin görebileceği yerlere asmasını söyledi. Şahap Kısakürek babasının hazırlayıp çoğaldığı Alem-i İslam’a Hitap Beyannamesi’ni babasının dediği gibi Ulucami’ye, sokaklarda halkın rahatlıkla görebileceği yerlere ve çarşı içerisindeki cami kapılarına astı.

Maraş halkı, gün ışıyıp dükkanlarını açmak için çarşıya gelmeye başladıklarında beyannamede olanları okudular. Cuma vaktine doğru halk akın akın Ulucami önünde toplanmaya başladı. Kendi aralarında bayrağın indirilmesini konuşmaya başlayan halk, sanki bir işaret fişeği beklercesine kaynıyordu. Cuma  namazı vakti girince halk Ulucami’yi doldurdu. İçerde yer kalmamış ve halk caminin bahçesine taşmıştı.  Hutbeyi okumak için minbere çıkan Rıdvan Hoca;

“Müslümanlar, bir beldede Cuma namazı kılmak için o beldenin hür olması gerekir. Eğer beldede hürriyet yoksa, orada İslam sancağı dalgalanmıyorsa, namaz kılmak caiz değildir.” dedi. Rıdvan Hoca’nın bu sözleri üzerine halk, orada bulunan Şeyh Ali Sezai Efendi’den bu hususta bir fetva istediler. Şeyh Ali Sezai Efendi’nin de Rıdvan Hoca ile aynı sözleri söylemesi üzerine cemaat harekete geçti. Cemaatten biri minberin kenarında asılı olan sancağı alıp “Bayrağımızı yerine koymak için kaleye hücum edeler!” diye bağırdı.  Maraş halkı, Ulucami’den aldığı bayrağı kaleye dikmek için harekete geçti. Halk kaleye hücum etti. Kaledeki askerleri tepeleyip Fransız bayrağını indiren Maraş’ın kahraman halkı, Onbaşı Osman Erşan’ın indirildikten sonra bir köşeye atılmış halde bulduğu Türk bayrağını tekrar göndere çekti. Bayrağın altında namazı kılan Maraşlılar, kaleden sonra topluca hükumet binasına giderek Fransız işgal kuvvetleri komutanı Yüzbaşı Andre’yi protesto ettiler.

Aradan 103 yıl geçti ve her yıl 28 Kasım günü tekrar canlandırarak o günün önemi vurgulanır.

Bu vesileyle, milli mücadele kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Onların nezdinde tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna canını ortaya koymuş gazilerimize saygılarımı iletiyorum.

Kalın Sağlıcakla…