"Aslında çok daha fazla şehit var ama devlet bunu gizliyor..." diyor evindeki kumandaya bile hükmü geçmeyen zevat...

Hı hı devlet gizliyor ama bir sen biliyorsun.

Hiç mi aklınıza gelmiyor; 33 şehidimizin isimleri açıklandı (Mekanları Firdevs Cenneti olsun inşaAllah)

Bunların haricinde bir kişide çıkıp "Benim abim de şehit oldu veya benim oğlum da şehit oldu. Neden ismi geçmiyor? Devlet gizliyor mu?" demiyor?

Ama sen daha iyi biliyorsun ve ortalıkta milleti daha da galeyana getirmek için fitne saçmaya devam ediyorsun.

Ne geçecek elinize, daha çok şehidimiz olsa?

Kendilerini tatmin etmek için şehitleri bile kullanmaktan çekinmeyen o ağzı salyalılardan ne hayır gelir ülkemize.

Diğer bir konuda; "Bizim ne işimiz var Suriye' de?" diyenler...

Onlar hala Suriye'de ne işimiz olduğunu anlamıyorlarsa ellerindeki kumandaya iyi sahip olsunlar.

Çünkü onların Vatan diye bir dertleri yoktur.

Oturup televizyonlarını seyretsinler.

Çocuğa anlatır gibi bir kez daha açıklıyoruz.

Suriye'de savaş başlayalı 9 yıl oldu.

Ülkemiz ilk beş yıl bu savaşa dahil olmadı.

Ne zaman ki Hayat'da, Reyhanlı'da, Nizip'de bombalar patladı işte o zaman sınırımıza kadar gelen bu savaş oturma odamıza da gelmesin diye Suriye sınırını geçtik.

Kaldı ki, o taciz atışları sonucunda 80'den fazla insanımızı kaybettik.

Belki ülke sınırımız olmasaydı diplomaside kalabilirdik.

Lakin bizim Suriye ile 950 km sınırımız var.

Sizler belki fark etmediniz ama devletimiz bu savaşın ilk başladığı günlerden itibaren Suriye sınırına beton duvar ördü.

Hani sürekli vergilerimiz nerede diye bağıranlar var ya, işte vergilerimizin bir kısmı da bizler sıcak evimizde rahat rahat oturalım diye sınıra duvar örmeye gitti.

Peki Ne yapsaydık?

10 Bin kilometre ileriden gelip senin sınırına yerleşen emperyalistlerin birgün de mahallene gelmesini mi bekleseydik?

Sen yine farkında değilsin ama biz zaten üç yıldır fiili bir savaşın içindeyiz.

Suriye'de, Irak'da savaş başladığının ilk ayı manavlar ve fırınlar kapatıldı.  Pazarlar kurulmadı.

İnsanların çoğu açlıktan ağaç kabuğu bile yedi.

Soğuktan onlarca çocuk donarak öldü.

Evet biz üç yıldır savaştayız ama devletimiz bu savaşı sokaklarda bize hissettirmedi.

Kaç manav kapandı, savaş var diye.

Kaç ay pazara çıkamadık?

Bizler normal hayatımızı sürdürdük.

Bu büyük devlet olma göstergesidir.

Yanıbaşımızda bir ülke yok edildi.

Bombalardan kaçanlar (yaşama isteği her insanda olağan bir durumdur) sınırımıza dayandı.

Biz ne yaptık? Aylarca sınırda güvenli bölge oluşturulsun, sınırda kamplar kurulsun diye diplomaside mücadele verdik. Olmadı.

Çünkü o zalim batının istediği boşaltılmış bir Suriye'ydi.

Güvenli bölgeyi kabul etmediler.

Öldürmeye devam ettiler.

Hani beş yaşında bir oğlan çocuğu vardı. Ailesinin tümü ölmüştü. Elindeki bir poşet ile 12 km yürüyerek sınırımıza gelmişti. Ne yapsaydık?

"Ailen gibi sen de öl orada" mı deseydik?

İnsanız biz. Herşeyden önce Müslümanız da...

Beş milyon Suriyeliyi ülkemize almamızın şartları vardı. Birleşmiş milletler aylık bir fon oluşturacağının vaadini verdi önce.

"Madem sizin sınırınız var. Bu insanlar, yakın olduğunuz için size sığınıyorlar. O halde sizin ülkenizde kalsınlar. Avrupaya göndermeyin. Biz de size BM'ler olarak para verelim. Onların ihtiyaçlarını karşılayın" diye anlaşma yapıldı. Bir müddet Suriyelilerin ihtiyaçları bu gelen fondan sağlandı. Lakin her zaman kafir verdiği söz de durmaz. Durmadılar da...

Biz aylardır "Artık bıçak kemiğe dayandı. Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulsun. Mülteci durumundaki Suriye'lileri o bölgeye yerleştirelim. Kendi yağlarıyla kavrulsunlar." diye tüm ülkeleri bu anlaşmaya zorladık.

Son olarak da Esad'a mart ayının ilk gününe kadar süre verdik. İşte o sürenin dolmasına son gün kala afedersiniz domuz domuzluğunu yine yaptı.

Şimdi her birimiz birlik olma duygusunu kuşanacağız.

İçimizdeki kandan, kaostan, şehit haberlerinden beslenen o ağzı salyalıları duymayacağız.

(Allah onlara vatan sevgisi ve hidayet versin)

Unutmayalım ki, bu haç ile hilalin savaşıdır.

Ve bu savaş kıyamete kadar sürecektir.

Biz bugün imtihan oluyoruz.

Sabırlı, basiretli olacağız.

Devletimize güveneceğiz.

Ve inşaAllah yeise kapılmadan sürekli dua edeceğiz.

Ne diyordu ayet ; "Gevşemeyin, üzülmeyin. Gerçekten iman etmişseniz üstün gelecek olan sizlersiniz"

Al-i İmran 139

ALINTIDIR: