Fransa, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek yeni düzenlemeyle vatandaşlık koşullarını köklü biçimde yeniliyor. Hükûmetin yayımladığı genelgeye göre, artık Fransız vatandaşı olabilmek için dil bilgisi, toplumsal uyum ve ekonomik katkı alanlarında çok daha yüksek standartlar aranacak. Bu adım, ülkenin son yıllarda sıkılaştırdığı göç politikalarının vatandaşlık sürecine yansıması olarak görülüyor.
Yeni sistemin en dikkat çeken unsuru, dil yeterliliği seviyesinin yükseltilmesi. Vatandaşlık başvurusunda bulunmak isteyen kişilerin en az B2 düzeyinde Fransızca bildiklerini belgelemeleri gerekecek. Hem sözlü hem de yazılı olarak yapılacak sınavlar, adayların yalnızca dil yetkinliklerini değil, Fransız kültürü, tarihi ve laiklik ilkesine hâkimiyetlerini de ölçecek. Daha önce B1 düzeyinde yeterlilik kabul edilirken, yeni uygulama özellikle göçmen toplulukları için önemli bir eşik oluşturuyor.
Fransa ayrıca sabıka kaydı ve yasal statü konularında da tavizsiz bir tutum benimsiyor. Altı ay ve üzeri hapis cezası alanlar, yasal statüsü net olmayan kişiler ya da kaçak yollarla ülkeye giriş yapanlar artık vatandaşlık başvurusunda bulunamayacak. Hakkında sınır dışı kararı bulunan adayların dosyaları ise otomatik olarak reddedilecek.
Yeni düzenlemenin bir diğer ayağı ise ekonomik ve toplumsal entegrasyon. Başvuru sahiplerinin son beş yıl içinde düzenli olarak çalıştıklarını, sosyal güvenlik ve vergi yükümlülüklerini yerine getirdiklerini kanıtlamaları zorunlu olacak. En az iki yıllık iş sözleşmesi ya da süresiz bir kontrat, vatandaşlık başvurusunun temel belgelerinden biri haline geliyor.
Bununla birlikte adaylar, Fransız değerlerine uyum düzeylerini ölçmek için toplumsal uyum mülakatına da girecek. Fransız İçişleri Bakanlığı, bu yeni yaklaşımın vatandaşlığı “basit bir idari işlem” olmaktan çıkarıp “Fransız toplumuna gerçek aidiyetin göstergesi” haline getirmeyi amaçladığını belirtiyor.
Fransa böylece, vatandaşlık sürecinde dil, değerler ve iş yaşamını bir arada değerlendiren kapsamlı bir sistemle Avrupa’daki en katı ülkelerden biri haline geliyor. Uzmanlara göre bu adım, hem ulusal güvenliği güçlendirmeyi hem de toplumsal bütünleşmeyi hedefliyor.
