Sonbaharın simgelerinden biri olan kızılcık, parlak kırmızı rengi ve ekşi aromasıyla tanınıyor. Ancak bu küçük meyvenin yalnızca mutfakta değil, sağlık alanında da önemli bir rolü var. Tarih boyunca hem besin hem de doğal ilaç olarak kullanılan kızılcık, içerdiği vitamin, mineral ve güçlü antioksidanlarla dikkat çekiyor.

Kızılcık; C, E ve K vitaminleriyle manganez bakımından zengin olmasının yanı sıra, yaklaşık yüzde 90’ı sudan oluşan yapısıyla hafif ve besleyici bir meyve. Yüzyıllar önce denizcilerin iskorbüt hastalığını önlemek için tükettiği bu meyve, günümüzde de bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle öne çıkıyor.

Araştırmalara göre kızılcık, fenol ve antosiyanin gibi güçlü antioksidanlar içeriyor. Bu bileşikler hem kanserle savaşmada hem de iltihapları azaltmada etkili olabiliyor. Ayrıca karaciğer sağlığını desteklediği, kan basıncını dengelediği, göz fonksiyonlarını geliştirdiği ve kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etki sağladığı biliniyor.

Kızılcık tüketiminin en bilinen yararlarından biri de idrar yolu enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olması. Uzmanlar, özellikle sık sık enfeksiyon yaşayan kadın ve çocukların kızılcığı düzenli olarak tüketmelerinin riskleri azaltabileceğini belirtiyor. Bunun yanı sıra sindirim sisteminde faydalı bakterilerin çoğalmasını destekleyerek bağırsak sağlığına katkı sağlıyor. Yapılan çalışmalara göre, kolon ve mide-bağırsak kanserleriyle bağlantılı zararlı safra asitlerini de düşürüyor.

Ağız ve diş sağlığına yönelik etkileri de dikkat çekici. Kızılcık, ağızdaki asit üretimini sınırlayarak diş çürüklerini ve diş eti hastalıklarını engellemeye yardımcı oluyor. Ayrıca içerdiği proantosiyanidin bileşiklerinin ağız kanseri riskini azaltabileceği ifade ediliyor.

Her ne kadar kızılcık sağlıklı bir meyve olsa da, böbrek taşı sorunu yaşayanların dikkatli olması gerekiyor. Oksalat bakımından zengin olduğu için böbrek taşı riskini artırabiliyor. Ayrıca kan sulandırıcı ilaç kullananların da K vitamini nedeniyle kızılcık tüketimini sınırlaması tavsiye ediliyor.

Kızılcığı tüketmenin birçok yolu bulunuyor. Çiğ halde salatalara eklenebileceği gibi yoğurt, yulaf veya smoothie’lerle de kolayca birleştirilebilir. Ayrıca sos, reçel ya da kurutulmuş formuyla da sofralarda yer buluyor. Ancak işlenmiş ürünlerde ilave şeker miktarının yüksek olabileceğini hatırlatmakta fayda var. Uzmanlar, mümkün olduğunda taze veya şekersiz kızılcık tercih edilmesini öneriyor.

Gaziantep’te Baba-Kız Aynı Ambulansta Hayat Kurtarıyor
Gaziantep’te Baba-Kız Aynı Ambulansta Hayat Kurtarıyor
İçeriği Görüntüle

Kısacası kızılcık, küçük boyutuna rağmen sağlığa büyük katkılar sunuyor. Düzenli ve bilinçli tüketildiğinde, bağışıklık sisteminden sindirim sistemine kadar pek çok alanda güçlü bir destek sağlıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ