Herkes Kahramanmaraşspor’a kucak açmıştı.

Mesele Memleket meselesi olmuştu, şehir sahiplenmişti.

Bürokrat ve Siyaset, tribünlerinde yerlerini alıyor.

Hani deriz ya un, var şeker var helvayı yapıp yoğuracak yok.

Maalesef bu hafta hüsranın eşiğindeydik.

Biz 3-4 hafta galibiyete yelken açan bir takım değiliz ve böyle bir özelliğimizde yok.

Bu haftaki konuğumuz Bodrum ekibi çokta güçlü bir ekip değil ama rahat oyunu ile sahada bizi cezbetti.

Rahat oyunla evlerinde gibi oyun sergilediler ve 3 puanı da kaptılar.

 Güle oynaya gittiler.

Maçın içine gelecek olursak çok top kaybı yaşadık.

 Hatta son vuruşlarda çok saç baş yolduk.

Atamadık kafa golünü, beceremedik, yoksa istemedik mi?

Hani dediler ya tribünler Hakem maçı satıyor diye…

Birileri maçı sattı ama anlamadık.

İddia oranları Banko Kahramanmaraşspor diyordu.

Oranlarda 1.7o Kahramanmaraş, 3.00 beraberlik, 3.25…

Maçı kim satık sa iddia’ya satık galiba…

Bir şeye dikkat çekmek isterim.

Yusuf Emre Kasal ve oyun çıkışı tavrı…

Oyun içerisindeki atmosferi çok iyi ve sakatlık durumu da yokken, oyundan alınmasına anlam veremedim.

Oyundan çıkartın da demedi.

Oyundan çıkarken üzerine alınması için analoğu ve suyu da red etti.

Oyna giren isime gelince o ayrı bir konu çok tercih edilen isim değil.

Tabi tercih ve tercihler tartışılır.

Kim neyi kime satmıştır bilemem ama maçtan zevk alamadım.

 Sahada oyun göremedim çünkü…

Mağlubiyete, galibiyete, berberliğe takılmıyorum.

Vasat oyun Konuk olan rakip evinde gibi rahat, hakem hakeza yanlı.

Gerçekten ilk yarı Kahramanmaraşspor çok kötü bir futbol oynadı.

Hep topu ezdi, Hele 9 dakikada Cerem’in kafa şutu karavana oldu ya…

Oyuncuların saha içerisindeki paslaşmalarındaki o ciddiyetsizliği Kahramanmaraşspor’u skora götürmede zorladı.

İlk yarı sonucu itibarıyla bu takım ne olacak demedik değil…

Saman alevinden hallice ataklarımız ve yerin bir tık üzerinde tempomuzla 45 dakika izledik. Uyumamıza engel bir iki pozisyonda olmasa hiç tadımız olmayacaktı.

Top çalmakta ne kadar becerikliysek, kullanmakta da o kadar beceriksik davrandık.

Topa sahip olduk, rakibe oyunumuzu kabul ettirecek futbol ortaya koyamadık.

Bodrum ekibi ise Berberlik için geldikleri Kahramanmaraş’tan 3 puanla döndüler.

Karabük gibi, Bodrum gibi bir rakip karşısında skoru koruma güdüsüne girmemizin bedeli ise ağır oldu. Daha ağır bedel ödememizin önünde ise sayısız gol kaçıran rakibin tecrübesizliği vardı.

Ne oyun tat verdi, ne değişiklikler…

Rakibimizin kazandığı haftada mağlubiyet bize ders olsun.

Sahaya yansıyanlar ‘kenar yönetimine acil tarafından taze kan gerekli’ diye bas bas bağırıyor. Şayet seyircimiz önünde ve Bodrum gibi, Karabük, Niğde gibi bir takım karşısında ‘ölüp ölüp diriliyorsak’ bu durum daha fazla böyle gitmez…

Artık önümüze şapka mı koyup düşüneceğiz, kasketi mi, fötrü mü bunun tercihi de sayın Başkan Ceyhan’a kalmış.

Gerçi onbeş maçta 1 defa evinde mağlubiyet çıkmış ise ağır fatura kesilse de kimseden çıt çıkmaz… İtiraf etmeliyim ki bu saatten sonra Osman Bozkurt adı; benim için hayal kırıklığı ile eşdeğer…

TaRAFTARDA İstifa sesleri ile tribünlerde…

Osman Hocanın denemelerinin meyvesi; vasata dahi varmayan futbol…

Top daha çok bizdeydi ama bal yapmayan arı misali gezinip durduk sahada.

45 dakikada sadece bir pozisyon üretebilmek başka nasıl açıklanabilir?

Çakılı defansa karşı yine çaresizleri oynadık.

Ortaya koyduğumuz oyun rakibe güven verdi.

İkinci yarıya galibiyet düşüncesiyle başladı.

O doğrultuda değişikliğe gitti ve üzerimize daha çok geldi.

İşin ilginç yanı; özellikle üçüncü bölgede rakibin isabetli pas yüzdesi bizden daha iyiydi.

Puan farkı Bodrumla 2’ye inerken zirve ile Dokuz’a çıkmış, sezon başından bu yana manzaramız rakibin ensesi olmuş ne gam…

Deneye yanıla biz de bir gün doğru yolu buluruz elbet…

Belki de Taraftarın sesine kulak verme zamanı mı geldi gibi deli sorularda gelmiyor da değil akıllara…

Kalın Sağlıcakla…