Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’dan Dikkat Çeken Açıklamalar: “Türkiyelilik diye bir şey olamaz!”
Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Türkiye’nin güvenlik politikalarından göç yönetimine, eğitim sisteminden kimlik tartışmalarına kadar birçok konuda dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Sosyal medyada geniş yankı uyandıran bu açıklamalarda Afyoncu, hem iç hem de dış politikada çarpıcı uyarılar yaptı.
“Devletin Zeminine Dinamit Koymak İsteyenler Var”
Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Türkiye’nin milli güvenliği açısından kritik bir dönemeçte olduğuna vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Kürtçülüğün önüne geçilmeli. Terörün altyapısını hazırlayan bu fikir ve yoldaşlarıdır. Devletin zeminine dinamit konmak isteniyor. Acil müdahale edilmeli.”
Afyoncu, ideolojik akımların ve dış destekli yapılanmaların devletin birliğini hedef aldığını belirterek, terörle mücadelenin yalnızca sahada değil, düşünsel alanda da sürdürülmesi gerektiğini dile getirdi.
“Dünyada Fiilen Savaşan Üç Ülke Kaldı: ABD, Rusya ve Türkiye”
Küresel güç dengelerine dair dikkat çeken açıklamalarda bulunan Afyoncu, Avrupa’nın askeri gücünü büyük ölçüde kaybettiğini söyledi.
“Bugün Amerika olmasın, Rus ordusu İspanya’dan çıkar. Avrupa, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşma kabiliyetini kaybetti. Dünyada fiilen savaşan üç ülke kaldı; ABD, Rusya ve Türkiye.”
Bu sözleriyle Afyoncu, Türkiye’nin küresel düzeyde aktif askeri güç kullanabilen nadir ülkeler arasında yer aldığını vurguladı.
“Osmanlı, Türkmen Göçleri Sayesinde İmparatorluk Oldu”
Tarihi perspektiften değerlendirmelerde bulunan Afyoncu, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü göç politikalarına dayandırarak şunları söyledi:
“Osmanlı, Doğu’dan gelen Türkmen göçleri sayesinde imparatorluk oldu. Yeni fethedilen topraklara yerleşen kalabalık Türk nüfuslar, bu coğrafyaları vatanlaştırdı. Bugün de Türk dünyasından göçü teşvik etmeliyiz. İsrail bu sistemi uyguluyor.”
Afyoncu, demografik yapının devletlerin geleceği açısından belirleyici olduğunu belirterek, “Türkistan’daki soydaşlarımızı desteklemezsek tarih bizi affetmez.” ifadelerini kullandı.
“Türkiyelilik” Kavramına Sert Tepki
Kimlik tartışmalarına ilişkin olarak Afyoncu, “Türkiyelilik” söylemine sert bir dille karşı çıktı:
“Türkiyeli diye bir şey olmaz. Bizim kimliğimizi başkaları tanımlayamaz. Biz Türk’üz. Türkler cesurca ‘Türk’üm’ demedikçe azınlıklar azıtıyor. Dün ‘Hepimiz Osmanlıyız’ diyorlardı, bugün ‘Türkiyelilik’ diyorlar. Dün tutmadı, bugün de tutmaz.”
Afyoncu’nun bu açıklamaları, toplumsal kimlik ve ulusal bilinç konularında geniş yankı uyandırdı.
Eğitim Sistemine Reform Çağrısı
Türkiye’nin eğitim sistemine yönelik eleştirilerde bulunan Afyoncu, mesleki eğitim eksikliğine ve üniversite-istihdam dengesizliğine dikkat çekti:
“Üniversite mezunu 25 bin liraya çalışırken, eli tornavida tutan 4-5 katı para kazanıyor. Eğitim sistemi yeniden yapılandırılmalı. Zorunlu eğitim 12 yıldan 8’e inmeli, üniversite kontenjanları azaltılmalı.”
Afyoncu, eğitimde teorik bilgi yerine pratik becerilere dayalı yeni bir modelin benimsenmesi gerektiğini vurguladı.
“Nüfus Artmazsa Yok Oluruz”
Türkiye’nin geleceğine ilişkin en önemli uyarısını nüfus politikaları üzerine yapan Afyoncu, azalan doğum oranlarının ulusal bir kriz hâline geldiğini ifade etti:
“Nüfus meselesini çözmezsek yok oluruz, açık söylüyorum. Kadınlar çalıştığı için çocuk yapamıyor. Devletin annelere en az 2 yıl ücretli izin vermesi gerekiyor. Eğitim kalitesi ve teşvikler artırılmalı.”
Afyoncu, doğum oranlarını artırmak için somut aile politikalarının geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
Yunanistan’a Tarihi Mesaj: “Atatürk Sizi Ege’de Denize Döktü”
Dış politika ve ulusal güvenlik konularında da sert mesajlar veren Afyoncu, Yunanistan’a yönelik sözleriyle gündem oldu:
“Bizim en zayıf dönemimizde Anadolu’yu işgale kalktınız. Atatürk sizi Ege’de denize döktü. Bugün de bu savaşı kazanma ihtimaliniz yok.”
Afyoncu’nun bu çıkışı, hem tarihi hem de jeopolitik açıdan Türkiye’nin kararlılığını yansıttı.
Sonuç: Tarihten Günümüze Bir Uyarı
Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun açıklamaları, tarihsel birikimle günümüz politikalarını harmanlayan geniş bir perspektif sunuyor. Güvenlikten eğitime, kimlikten nüfus politikasına kadar uzanan bu değerlendirmeler, Türkiye’nin geleceğine dair derin bir uyarı niteliği taşıyor.




