Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde yer alan Direkli Mağarası'nda sürdürülen arkeolojik kazılarda yaklaşık 13 bin yıl öncesine ait olduğu düşünülen önemli buluntulara ulaşıldı. Kemikten yapılmış iki delici alet (bız) ve delikli taş boncuklardan oluşan buluntular, dönemin el sanatı ve endüstri anlayışı hakkında çarpıcı ipuçları sunuyor.
Kazı Başkanı ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevdet Merih Erek, bu yılki kazı döneminin tamamlandığını belirtti. Erek, bulunan el aletlerinden birinin taş boncukları delmede, diğerinin ise deri işçiliği ve kıyafet üretiminde kullanılmış olabileceğini ifade etti.
Kazı sırasında ortaya çıkan boncuklar, yalnızca süs eşyası değil, aynı zamanda dönemin ölüm ritüellerine dair bilgiler de sunuyor. Prof. Dr. Erek, boncukların muhtemelen ölüleri süslemek amacıyla kullanıldığını belirterek, “Dönemin insanı ölüyü de bir canlı gibi süsleyerek onun sürekliliğini sağlamaya çalışıyordu,” dedi.
Karbon-14 tarihlendirmesiyle boncukların yer aldığı katmanın milattan önce 11 bin yılına, yani yaklaşık 13 bin yıl öncesine denk geldiği tespit edildi. Bu veriler, bölgedeki yaşamın çok daha eskiye uzandığını bir kez daha doğruladı.
Direkli Mağarası’ndaki kazılar 19 yıl önce başlamıştı. Her yeni katmanda daha eski dönemlere ait izler bulunduğunu söyleyen Erek, mağara içindeki yığılma sürecinin binlerce yıla yayıldığını belirtti. Sadece birkaç santimetrelik bir toprak tabakasının bile bin ila iki bin yıllık bir dönemi temsil ettiğini vurguladı.
Bu durum, mağaranın arkeolojik açıdan ne denli zengin olduğunu gözler önüne seriyor. Aynı zamanda Eşek Deresi Mağarası ile birlikte değerlendirildiğinde, Kahramanmaraş’ın Anadolu’da milattan önce 8 bin 500 ile 14 bin yılları arasında uzanan yerleşik bir kültürel gelişimin merkezi olduğunu ortaya koyuyor.
Direkli Mağarası’nda elde edilen kemik bızlar ve boncuklar, sadece bölge tarihini değil, Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerdeki kültürel dokusunu anlamak açısından da oldukça kıymetli. Prof. Dr. Erek’in ifadesiyle, aletlerin kullanım amaçlarındaki farklılık, erken dönem insanlarının gündelik yaşamda belirgin uzmanlaşmalar gösterdiğini kanıtlıyor.




