Yaşadığımız Şehrimiz Kahramanmaraş'ın milli mücadelesinde kaledeki Fransız bayrağının halk tarafından indirilip yerine Türk bayrağının çekilmesinin 100’üncü yıldönümü törenle kutlandı.

100 Yıl önce yaşanmış olay tekrar cereyan etti. 

O gün karşılarında Sütçü İmamı, Aslanbey’i, Rıdvan Hoca’yı, Abdal Halil Ağa’yı, Ali Sezai Efendi’yi, Senem Ayşe’yi buldular, bu gün ise Ömer Halisdemir’leri buluyorlar.

Yarında bizleri nice sütçü imamları göreceklerdir.

Hüviyeti olmayan bir yerde Cuma Namazı kılınması caiz değildir.

Abdal Halil Ağa demiş ya, bu bir din bahsidir, değil bir kese altın davulumun kasnağını altıla doldursan yine de bu çomağı din kardeşimin bağrına vuramam!”  Cevabını vermesi olayıdır.

Uzun Oluk Olayıdır.

Bayrak Olayıdır.

Kahramanlık destanıdır, Burası Kahramanmaraş’tır.

Edeler Şehridir, Kahramanlar diyarıdır.

Dün yad ettiğimiz 100 Yıl önce yaşanan Bayrak olayını hatırlatmak isterim;

İşgalci güçlerin şehirde yaptığı taşkınlıklar tam bir terör havası estirir.

Olaylar bir türlü durmak bilmez.

27 Kasım 1919 gecesi Ermenilerin ileri gelenlerinden Hırlakyan'ın evinde bir balo tertiplenir.

Ziyafette yemekler yenilip içildikten sonra baloyu açmak ve Hırlakyan Ailesini şereflendirmek düşüncesiyle Guvernör Andre, Agop Hırlakyan'ın iki torunundan Osep'in kızı müstakbel Ermenistan Prensesi diye adlandırılan Helena'yı dansa davet eder.

Genç kız; “Sizinle dans etmemekten üzgünüm, çünkü kendimi hala esaret ve zillet içinde yaşayan bir kadın olarak görüyorum. Kalesinde Türk Bayrağı dalgalanan bir memlekette, Fransızların hakim oldukları ve bizim emniyet ve hürriyet içinde yaşadığımızı nasıl düşünebiliyorsunuz?" diyerek, Guvernör Andrenin teklifini red eder. Bunun üzerine askerlerine emir veren Komutan, Kalede ki Türk Bayrağı'nı indirtir.

28 Kasım 1919 Cuma sabahı Maraş'lının kara sabahıdır. Yatağından kalkan Maraş'lılar, asırlardan beri Kale burcunda dalgalanan şanlı bayraklarını göremezler.

Bu olay şehri infiale sürükler.

Savcı Avukat Mehmet Ali Kısakürek derhal kaleme sarılıp “Alem-i İslam'a Hitap” beyannamesini yazarak şehrin muhtelif yerlerine dağıttırır.

Halkı Bayrağın indirilmesine tepki göstermeye davet eder.

“Ey Milleti Necibe-i Osmaniye! Vaktine hazır ol.

Bin üç yüz küsur seneden beri Hz. Allah'ı ve Peygamber-i Zişan'ını hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir kal'anın burcu balasındaki Al Sancağın, bugün Fransızlar tarafından indirilip yerine kendi bandıraları konuldu.

Şimdi, acaba bunu yerine koyacak sende birkaç yüz İslam gayreti hiç mi yok.

İgtişaş arzu etmeyelim. Yalnız pür vekar-ü azamet olarak, ol Al Sancağımızı geri yerine koyalım.

Tekrar Kemal-i muhabbetle yerlerimize avdet edelim.

Korkma, korkma seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz.

Sen mütevekkilen Allah'a kendi mevcudiyetini gösterecek olursan, değil birkaç Fransız kuvveti, hatta bütün Fransız milleti kıramaz.

Buna emin ol ve yürü...

28 teşrin-i sani yevm-il cum'a 1335"

Bir Milletin İstiklaline son verilmesi anlamına gelen Bayrağının indirilmesi karşısında Maraşlılar sessiz kalmazlar ve halk Cuma namazı vakti Ulu Cami'de toplanır.

Ezan okunduktan sonra, camide toplanan halk “Bayraksız namaz kılınmaz” diye bağırır.

O esnada cami imamı “Aziz cemaat, kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir millet hürriyetini kaybetmiş sayılır.

Hürriyet olmayan bir yerde Cuma namazı kılmak caiz değildir” diyerek dağıtılan beyannamenin doğru olduğunu tasdik eder.

Bunun üzerine Maraşlılar topluca Kaleye hücum ederek, indirilen bayrağı yeniden Kale burçlarına diker ve Cuma namazı orada eda edilir.

İşte bu Ecdatlarına torunlarıyız biz.

Allah bize tekrar o günleri yaşatmasın. Amin