10 Yaşında Başladı, Bir Ömür Terzilikle Geçti
Henüz 10 yaşında bir çocukken terzilik mesleğine adım atan Recep Çikolar, bir ustanın yanında çıraklık yaparak başladığı yolculuğunu ustalığa taşıdı. 1970 yılında kendi dükkânını açan Çikolar, aradan geçen 60 yıl boyunca yüzlerce akademisyen, avukat, nikâh memuru ve öğrencinin cübbelerini dikip hayatlarına eşlik etti.
İlerlemiş yaşına rağmen hâlâ her sabah erkenden dükkânını açan Çikolar, “10 yaşımda başladım, 78 yaşına geldim hâlâ iğne iplikle uğraşıyorum. Emekli oldum ama meslek bırakılmaz, ben de bırakmadım” dedi.
Cübbe, Şapka ve Bayrak Dikimiyle Geçen Yıllar
Recep Çikolar yalnızca cübbe dikmekle kalmadı. Zaman içinde kasket, şapka, flama, bayrak, arma ve serigrafi gibi farklı alanlara da yöneldi. Özellikle geçmiş yıllarda polis ve zabıta memurlarının kullandığı şapkaların da dikimini üstlenen Çikolar, bu alanda Gaziantep’te neredeyse tek isim hâline geldi.
“Eskiden iş çoktu,” diyen usta terzi, “resmî kurumlara şapka dikerdim. Artık şapka kullanan yok gibi. Şimdi gelen sadece tamir için getiriyor. İş azaldı ama ben yine de her gün çalışıyorum,” ifadelerini kullandı.
Mezuniyet Sezonlarında Yoğun Mesai
Özellikle eğitim sezonunun sonuna doğru, okulların mezuniyet törenleri öncesi cübbe siparişlerinde artış yaşandığını belirten Recep Çikolar, “Okullar tatile girmeden önce bir ay cübbe işleri yoğun olur. Fotoğrafçılar da gelir. Mezuniyet cübbelerini ben dikerim,” diye konuştu.
İşlerinin mevsimsel olarak değiştiğini, yazın işlerin azalırken bahar aylarında özellikle eğitim kurumlarından yoğun talepler aldığını vurguladı.
“Ustalık Sabır ve Sevgi İster”
Terzilik mesleğinin inceliklerine değinen Çikolar, gençlere seslenerek şu mesajı verdi:
“Bu meslek sabır ister, sevgi ister. Elinle iş yapıyorsun, emeğini ortaya koyuyorsun. Gençler artık masa başı iş istiyor. Ama ben mesleğimi çok seviyorum. Hâlâ heyecanla dikiş makinemi çalıştırıyorum.”
Dükkân Küçük, Hatıralar Büyük
Sadece 12 metrekarelik bir alanda çalışan Çikolar’ın dükkânı, yılların emeğini, sadakatini ve bir zanaatkârın hayatını taşıyor. Duvarda asılı flamalar, raflara dizili şapkalar ve tezgâh üzerindeki kumaşlar, zamanın tanıkları gibi.





