Katılımcılara depresyon düzeylerini ölçmek için PHQ-9, anksiyete seviyeleri için ise GAD-7 ölçekleri uygulandı. Bu testler sayesinde araştırmacılar, yaygın ruh sağlığı problemleri açısından klinik ölçütlere uyan bireyleri belirleyebildi.

Doğum tarihleri, mevsimlere göre dört gruba ayrıldı: İlkbahar (Mart-Mayıs), yaz (Haziran-Ağustos), sonbahar (Eylül-Kasım) ve kış (Aralık-Şubat).

Araştırmanın sonuçlarına göre, katılımcıların %84’ünde depresyon, %66’sında ise anksiyete belirtileri gözlendi. Anksiyete açısından mevsimsel bir fark tespit edilmezken, depresyon oranlarında doğum mevsiminin etkili olabileceği ortaya çıktı.

Yaz doğumlu 78 erkek, hafiften şiddetliye değişen düzeylerde depresyon belirtileri gösterdi. Buna karşılık, kış ayında doğanlarda bu sayı 67, ilkbaharda 58 ve sonbaharda ise 68 olarak kaydedildi.

Araştırmanın bazı sınırlamaları da mevcut. Katılımcıların çoğunun genç ve üniversite öğrencisi olması, elde edilen bulguların genelleştirilebilirliğini azaltıyor. Ayrıca, tüm katılımcıların PHQ-9 testini eksiksiz tamamlamaması nedeniyle analizler yalnızca 271 kişinin verisi üzerinden yapıldı.

Çalışmanın baş yazarı Arshdeep Kaur, “Bu araştırma, doğum esnasında etkili olan çevresel faktörlerin (ışık düzeyi, sıcaklık, annenin sağlık durumu gibi) ileriki yaşlardaki ruh sağlığı üzerindeki olası etkilerini ve cinsiyete özgü biyolojik mekanizmaların rolünü daha derinlemesine inceleme gerekliliğini ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.

Depresyon, madde kullanımı, alkol bağımlılığı ve kötü beslenme gibi zararlı alışkanlıklarla yakından ilişkili olup; bu durumlar da Tip 2 diyabet, kalp hastalıkları ve kanser gibi ciddi sağlık problemlerine zemin hazırlayabiliyor.

Editör Hakkında