DNA Raporu Bekleniyor, Duruşma Ertelendi
Antalya’da boşanma aşamasındaki eşi Fadim Temirhanoğulları’nı tabancayla vurarak hayatına son verdiği iddiasıyla tutuklu yargılanan Savaş Temirhanoğulları'nın davasında yeni gelişmeler yaşandı. Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dördüncü duruşmasında, mahkeme heyeti kritik bir karar aldı. Kadının tırnaklarında tespit edilen erkek DNA'sına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan beklenen rapor nedeniyle duruşma 16 Temmuz 2025’e ertelendi.

Akıl Sağlığı Talebine Ret
Sanık Savaş Temirhanoğulları’nın avukatlarının, müvekkillerinin akıl sağlığı açısından incelenmesi talebi mahkemece değerlendirmeye alınmadı. Mahkeme, talebi reddederek sanığın mevcut deliller çerçevesinde yargılanmasına devam edileceğini bildirdi. Dava kapsamında, cinayetle birlikte hareket ettiği iddia edilen Fikret İnal da "müşterek fail" sıfatıyla tutuklu yargılanıyor.

Sanık: “Öldürme kastım yoktu”
Duruşma sırasında savunmasını yineleyen sanık Savaş Temirhanoğulları, “Eşimi öldürmek gibi bir kastım yoktu. Öyle olsaydı bunu çocuğumun gözleri önünde yapmazdım” ifadelerini kullandı. Sanığın bu beyanları mahkeme salonunda bulunan kadın hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı.
Anne Saçlı: “Yüreğimize azıcık su serpilir”
Adliye çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulunan maktulün annesi Mediha Saçlı, gözyaşları içinde konuştu. “Kızımın canı 9 kurşunla alındı. Zorla eve girip, çocuğunun gözü önünde öldürdü. Üç torunum yetim kaldı. En ağır cezayı almasını istiyoruz. Yüreğimize az da olsa su serpilir,” diyerek adalet talebini yineledi.
Avukat Tozbey: “Bu dosya basit bir yardım dosyası değil”
Maktulün avukatı Müjde Tozbey ise davada yalnızca bir fail olmadığını vurgulayarak, "Fikret İnal suçu sadece yardım ve yataklıkla değil, birlikte işlemekle suçlanıyor. Gece 04.00’te sanıkla birlikte eve girmesi, içeride yalnızca 4 dakika 34 saniye kalmaları ve birlikte kaçmaları kamera görüntüleriyle sabit. Bu nedenle müşterek fail olarak yargılanıyor,” dedi.
Kadın Örgütleri Süreci Yakından Takip Ediyor
Kadın hakları mücadelesi yürüten pek çok sivil toplum kuruluşu, davayı başından beri yakından takip ediyor. Davanın toplumda kadına yönelik şiddetin cezasız kalmaması açısından sembol nitelik taşıdığı belirtiliyor. Aktivistler, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasının hem adalet hem de kamu vicdanı açısından önemli olduğunu ifade ediyor.




