İzmir’de boşanma aşamasında olan Fatma Alpaslan, iki çocuğu Y.C.A. (7) ve B.A.’nın (3) boğazına bıçak dayayan eşi Şiyar Alpaslan’ın yargılanacağı dava, önemli bir aşamaya ulaştı. Olayın yaşandığı tarihte çocukları yanında bırakarak Burdur’a giden Fatma Alpaslan, 18 Kasım 2024’te eşinin görüntülü araması sonucu dehşet yaşadı. Sanık, küçük çocukların boğazına bıçak dayayarak annelerini tehdit etti. Hemen polise başvuran Fatma Alpaslan’ın şikayeti üzerine ekipler Karabağlar’da Şiyar Alpaslan’ı gözaltına aldı. Çocuklar, devlet korumasına alınarak anneye teslim edildi, Alpaslan ise tutuklandı.
İlk iddianamede savcı, sanık hakkında 'Kasten yaralama' ve 'Silahla tehdit' suçlarından toplam 6,5 yıla kadar hapis cezası talep etti. İzmir 29’uncu Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti. Ocak ayında görülen duruşmada sanık tahliye edildi, ancak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden tutuklandı.
Mayıs ayında görülen duruşmada, hakim eylemin niteliğini ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ olarak değerlendirip dosyayı ağır ceza mahkemesine sevk etti. Ancak İzmir 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi, eylemin sadece ‘Tehdit’ suçu oluşturduğunu belirleyerek asliye ceza mahkemesine iade etti. Ortaya çıkan görev uyuşmazlığı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23’üncü Ceza Dairesi tarafından incelendi. Daire, sanığın eyleminin ağır ceza kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine karar vererek dosyayı İzmir 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Sanığın tutukluluk hali devam ediyor ve yargılamaya 16 Aralık’ta devam edilecek.
Mağdur çocukların avukatlarından Nevraz Sığın, istinaf kararının emsal teşkil edeceğini vurguladı. Sığın, “Başlangıçta davanın asliye ceza mahkemesinde açılması hatalıydı. Ancak istinaf, eylemin ‘basit tehdit’ değil, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçu olduğuna karar vererek dosyayı ağır cezaya gönderdi. Bu karar, benzer olaylar için yol gösterici olacak ve silahın yakın aile bireylerine yönelik tehdidi ciddiyetle ele alınmasını sağlayacak” dedi.
İstinaf kararı, çocukların ve kadınların güvenliğini korumak açısından hukuki bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Sanığın tutuklu yargılanıyor olması da mağdur aile açısından önemli bir gelişme olarak kaydedildi.
