ABDURRAHİM AKSOY KİMDİR? SİYASİ GEÇMİŞİ VE KARİYERİ
1959 yılında Bitlis'in Tatvan ilçesinde doğan Abdurrahim Aksoy, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Kürt kökenli bir aileye mensup olan Aksoy, sadece hukukçu kimliğiyle değil, aynı zamanda inşaat sektöründeki çalışmalarıyla da tanınıyor. Tatvan Sanayi ve Ticaret Odası ile Bitlis Eğitim ve Tanıtım Vakfı’nda çeşitli görevlerde bulunarak yerel kalkınma projelerinde yer aldı.
Siyasi kariyerine Adalet ve Kalkınma Partisi saflarında adım atan Aksoy, 2002 genel seçimlerinde Bitlis milletvekili seçildi ve 22. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde aktif görev aldı. Bu dönemde özellikle Kürt sorunu konusunda diyalog çağrılarıyla öne çıktı. 2020 yılında Ali Babacan liderliğinde kurulan DEVA Partisi’nin 90 kişilik kurucular kurulu arasında yer aldı. Beş çocuk babası olan Aksoy, bir dönem Irak’ta da inşaat projeleri yürüttü.
İSTİFA GEREKÇESİ: “SORUMLULUKTAN KAÇAN TUTUM”
24 Kasım 2025 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla DEVA Partisi’nden istifa ettiğini duyuran Aksoy, partisinin İmralı görüşmeleri için kurulan Meclis komisyonuna üye vermemesini ana gerekçe olarak gösterdi.
Aksoy, DEVA Partisi'nin Kürt meselesi konusunda sorumluluk almaktan kaçındığını belirterek, “Parti, halkın taleplerini savunuyor gibi görünse de çözüm üretmekten uzak duruyor” dedi. Meclis'te oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı’ya sınırlı heyet gönderme kararına karşı partinin çekimser kalmasını "tarihi bir fırsatın heba edilmesi" olarak yorumladı.
İstifasını duyururken kullandığı “Bugün sessiz kalmak, yarın bu milletin karşısında söz söyleme hakkını yitirmektir” ifadesi, siyasette geniş yankı uyandırdı.
DEVA PARTİSİ’NİN İMRALI HEYETİNE KATILMAMA KARARI
22 Kasım'da toplanan Meclis Komisyonu, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere sınırlı sayıda milletvekilinden oluşan bir heyetin İmralı Adası’na gitmesini gündeme aldı. AK Parti, MHP ve DEM Parti’nin desteğiyle kabul edilen bu öneriye karşılık, DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi'nden oluşan Yeni Yol Grubu sürece dahil olmayı reddetti.
DEVA Partisi Sözcüsü Sadullah Kısacık, sınırlı heyet modelini eleştirerek, tüm komisyonun çevrim içi bağlanarak görüşmeye katılması gerektiğini savundu. Ancak bu öneri diğer partilerden yeterli destek görmedi. Komisyonun tutanaklarının şeffaflık adına kamuoyuyla paylaşılması gerektiği belirtilse de, DEVA Partisi’nin “Meclis esas muhatap olmalı” yönündeki ısrarı, Aksoy’un ayrılık kararına zemin hazırladı.
SİYASİ YANSIMALAR VE KOMİSYON SÜRECİNE ETKİSİ
Aksoy’un istifası, DEVA Partisi'nde son dönemde yaşanan yaprak dökümünü yeniden gündeme taşıdı. 2025 başında da benzer gerekçelerle yaşanan bazı ayrılıklar, parti içindeki fikir ayrılıklarının derinleştiğini gösteriyordu.
Milli Dayanışma Komisyonu’nun Abdullah Öcalan ile yapacağı görüşmeye ilişkin süreç, bu istifa sonrası daha da tartışmalı bir hale geldi. Heyetin hazırlıkları sürerken, tutanakların Meclis’e sunulması zorunlu hale getirildi. Görüşmelerin yalnızca örgütün silahsızlandırılması ve demokratikleşme adımlarıyla sınırlandırılacağı ifade edildi.
Siyasi analistler, Aksoy’un ayrılığını muhalefet içindeki “Kürt sorununa yaklaşım ayrışması” bağlamında değerlendiriyor. CHP’nin oylamaya katılmaması, DEVA’nın çekimserliği ve DEM Parti’nin destekleyici tutumu, muhalefetin konuyu hâlâ ortak bir zeminde tartışamadığını ortaya koyuyor.
PARTİDE KURUCU KADRODAN BİR AYRILIK DAHA
Abdurrahim Aksoy’un ayrılığı, DEVA Partisi’nin kurucu kadrosunda önemli bir değişim anlamına geliyor. Partinin kuruluş aşamasında yer alan isimlerden biri olan Aksoy’un istifası, “kurucu ilkelerle pratik uygulamalar arasındaki fark” olarak yorumlandı.
Parti yönetimi, farklı görüşlerin zenginlik olduğunu vurgulasa da bu istifa, özellikle Kürt meselesi ve demokratikleşme başlıklarında atılacak adımların siyasi riskini gözler önüne serdi. Aksoy’un istifasının ardından Yeni Yol Grubu’nun nasıl bir tavır alacağı ise önümüzdeki günlerde netleşecek gibi görünüyor.
Kaynak: HABER MERKEZİ





