Resmî verilere göre 17 bin 480 vatandaş hayatını kaybederken, 43 binden fazla kişi yaralandı. Bazı araştırmalarda can kaybı sayısının 20 binin üzerine çıktığı belirtiliyor. 77 bin bina yerle bir oldu, 285 bin ev ve 42 bin iş yeri ağır hasar gördü. Depremden doğrudan etkilenenlerin sayısı 16 milyonu buldu. Yaklaşık 200 bin insan evsiz kalırken, Marmara Bölgesi adeta bir enkaz yığınına döndü.
Altyapı Felç Oldu
Depremin ardından elektrik, su ve doğalgaz şebekeleri çöktü, yollar kapanarak ulaşım neredeyse imkânsız hale geldi. İletişim sistemlerinin çökmesi, arama-kurtarma çalışmalarını zorlaştırdı. Felaketin en kritik anlarından biri ise İzmit Körfezi’nde bulunan TÜPRAŞ rafinerisinde çıkan yangın oldu. Günlerce süren alevler, hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük bir yıkıma yol açtı.
Kurtarma Ekiplerinin Zorlu Mücadelesi
Türkiye’nin dört bir yanından gelen arama-kurtarma ekipleri, enkaz altında kalanları kurtarmak için zamanla yarıştı. Uluslararası destek de devreye girerken, enkazdan sağ çıkarılan her bir insan umutları diri tuttu. Ancak birçok aile, sevdiklerini kaybetmenin acısıyla baş başa kaldı. Gölcük, Kocaeli, Sakarya ve Yalova en ağır yıkımı yaşarken, İstanbul’da da ciddi can ve mal kayıpları meydana geldi.
Acıdan Çıkan Ders
Marmara Depremi, Türkiye’nin yapı denetimi ve afet hazırlığı konusundaki eksikliklerini gözler önüne serdi. O günden sonra depreme dayanıklı yapılaşmanın önemi sıkça vurgulansa da, uzmanlar hâlen kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini belirtiyor. 26 yıl önce yaşanan bu acı, Türkiye’nin deprem gerçeğini unutmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Marmara depremi, bölgenin altyapısını adeta felç etti. Elektrik, su ve doğal gaz hatları ağır hasar gördü, yollar kapandı, iletişim ağları çöktü. İzmit Körfezi’nde bulunan Tüpraş rafinerisinde çıkan yangın, felaketin boyutlarını büyüttü. Günlerce süren yangın, ciddi bir çevre felaketine yol açtı ve söndürme çalışmaları büyük zorluklarla yürütüldü.
KURTARMA ÇALIŞMALARI VE SONRASI
Kurtarma ekipleri, enkaz altında kalanları kurtarmak için gece gündüz çalıştı. Ancak birçok kişi hayatını kaybetti. Depremin vurduğu Gölcük, Kocaeli ve Sakarya’da yerleşim yerleri harabeye dönerken, İstanbul’da da ciddi yıkım ve can kayıpları yaşandı.
Felaket, Türkiye’nin depreme hazırlık ve yapı denetimi konusundaki eksiklerini acı bir şekilde ortaya koydu.
Özetle 17 Ağustos 1999 depremi, sadece Marmara Bölgesi’ni değil, tüm Türkiye’yi derinden etkileyen bir felaket olarak hafızalarda yerini koruyor.
Bu trajedi, deprem bilincinin önemini ve güvenli yapılaşmanın gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor.

Kaynak: İGF




