Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), birinci sınıflarda son yıllarda artan uyum sorunları ve akran zorbalığı vakalarını azaltmak amacıyla ilkokula başlama yaşını yeniden düzenlemek için önemli bir çalışma başlattı. Yeni model kapsamında, okula başlama yaşı temel olarak 72 ay olacak; çocukların gelişimsel gereksinimlerine göre 69–75 ay arasında esneklik tanınacak.
Bakanlık, yaş farkının sınıflarda yarattığı stres, akademik gerilik, sosyal uyumsuzluk ve fiziksel dezavantaj gibi sorunları minimize ederek daha eşit, güvenli ve dengeli sınıf ortamları oluşturmayı hedefliyor.
Mevcut sistem 14 aya varan fark yaratıyor
2014 tarihli yönetmeliğe göre 69 ayını dolduran çocuklar otomatik olarak birinci sınıfa başlayabiliyor; velilerin talebiyle 66–68 aylık çocuklar da sınıflara kabul ediliyordu. Bu durum, aynı sınıfta 5,5 yaşındaki bir öğrenciyle 6,5 yaşını geçmiş bir öğrencinin birlikte eğitim görmesine yol açıyor.
Eğitim uzmanları bu tabloyu şu sözlerle özetliyor:
“Bir bebeğin 14 aylık bir çocukla aynı beceriyi göstermesini beklemek gibi.”
Bu yaş farkı;
-
Akademik başarıyı,
-
Sosyal uyumu,
-
Sınıf içi iletişimi,
-
Öz bakım becerilerini,
-
Duygusal dengeyi
ciddi biçimde etkiliyor.
MEB: “Daha dengeli sınıflar oluşturacağız”
Bakanlık kaynaklarına göre, geçtiğimiz yıl yapılan sınıf yerleştirmelerinde yaş gruplarının dengeli dağıtılmasıyla elde edilen olumlu sonuçlar, çalışmanın kapsamını genişletti. Yeni düzenlemede:
-
69 ayını dolduran öğrenciler, gelişim raporuyla erken başlayabilecek.
-
75 aya kadar olanlar, değerlendirme sonucuna göre geç başlayabilecek.
-
Temel referans yaş ise 72 ay olacak.
MEB, bu adımla sınıflardaki gelişimsel uçurumun kapanmasını ve özellikle küçük yaşta başlayan çocukların dezavantajlı konuma düşmemesini amaçlıyor.
Yaş farkı neden sorun yaratıyor?
Uzmanlara göre erken başlayan öğrenciler fiziksel, duygusal ve bilişsel açıdan daha olgun akranlarının gerisinde kalabiliyor. Özellikle:
-
Sınıf kurallarına uyumda güçlük,
-
Derse odaklanmada zayıflık,
-
Yazma–çizme gibi ince motor becerilerde geri kalma,
-
Duygusal dalgalanmalar,
-
Öz bakım ihtiyaçlarında yetişkin desteği gereksinimi
erken başlayan çocuklarda çok daha belirgin görülüyor.
Bu tablo, çocukları hem akademik rekabette geriye düşürüyor hem de akran zorbalığına daha açık hale getiriyor.
Sahada görev yapan öğretmenlerin gözlemleri
Birinci sınıf öğretmenleri özellikle küçük yaş gruplarının gün içinde daha çabuk yorulduğunu, yoğun programlarda duygusal kırılganlık yaşadığını belirtiyor. Öğretmenlere göre erken yaşta başlayan çocuklarda:
-
Ödev ve yönerge takibinde zorlanma,
-
Kalem tutma ve yazı yazmada yetersizlik,
-
Çanta ve kişisel eşyaları düzenlemede güçlük,
-
Fiziksel küçüklük nedeniyle “kolay hedef” haline gelme
gibi sorunlar sıkça görülüyor.
Bazı öğrencilerin okuma-yazma sürecine geçişi ise akranlarına kıyasla aylarca uzayabiliyor.
Uzman görüşü: “İdeal yaş 72 ay”
Gelişim psikologları ve eğitim bilimciler, ilkokula başlamak için en sağlıklı yaşın 72 ay olduğunu özellikle vurguluyor. Bilimsel değerlendirmelere göre:
-
6 yaşını dolduran çocukların dikkat, hafıza ve kas gelişimi ilkokul gerekliliklerini karşılıyor.
-
66–71 ay aralığındaki çocuklarda hâlâ oyun çağı davranışları baskın olduğu için sınıf ortamına uyum zorlaşıyor.
-
Okula erken başlayan bazı öğrenciler ilk iki yılda uyum sağlasa bile, üçüncü sınıftan itibaren akademik kırılmalar sıklaşıyor.
Yeni düzenlemenin yakın zamanda resmileşmesi bekleniyor
MEB’in teknik çalışmalarını tamamlamasıyla birlikte düzenlemenin yönetmelik değişikliği yoluyla resmileştirilmesi bekleniyor. Yeni uygulama, Türkiye genelinde sınıflarda daha eşit koşullar oluşturmayı, öğrencilerin hem sosyal hem akademik gelişimlerini desteklemeyi amaçlıyor.
Bakanlık yetkilileri, düzenlemenin hayata geçmesiyle birlikte akran zorbalığının azalacağı, uyum sürecinin kolaylaşacağı ve çocuklar arasında gelişimsel denge sağlanacağı görüşünde birleşiyor.




