Yeraltı Dünyasının Tanınan İsmi: Kürşat Yılmaz Kimdir?
Yakup Kürşat Yılmaz, kamuoyunda uzun yıllardır "organize suç örgütü lideri", "ülkücü kabadayı" ve "mafya figürü" gibi tanımlarla anılıyor. 1990’lardan bu yana Türkiye'de suç dünyası ile siyaset arasındaki tartışmalı bağlantıların en bilinen isimlerinden biri hâline gelen Yılmaz, yıllarca süren cezaevi yaşamı, firar süreci ve dikkat çeken siyasi desteklerle gündemden düşmedi.
Cezaevine defalarca girip çıkan Yılmaz hakkında; suç örgütü kurmak, gasp, tehdit, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma gibi pek çok ciddi suçlama bulunuyordu. Son olarak 66 yılı aşkın hapis cezasına çarptırılan Yılmaz, 2021’de çıkarılan infaz düzenlemesiyle tahliye edildi. Ancak tahliyesinin ardındaki siyasi destek, konuyu yalnızca bir yargı meselesi olmaktan çıkararak ülke siyasetinde çok daha geniş yankı uyandırdı.
Türkbank Skandalı ve Yurt Dışına Firar Süreci
Kürşat Yılmaz’ın adının Türkiye çapında geniş kitlelerce duyulmasına neden olan olay, 1998’deki Türkbank İhalesi Skandalı oldu.
İddialara göre Yılmaz, iş insanı Korkmaz Yiğit üzerinde baskı kurarak ihaleye fesat karıştırdı. O dönem yeraltı dünyası ile siyasetin ve bürokrasinin iç içe geçtiği skandal, sadece adli bir vaka değil, siyasi kriz olarak da hafızalara kazındı.
Yılmaz hakkında yakalama kararı çıkarılmasının ardından, 1998’de Türkiye’den firar ederek Bulgaristan’a kaçtı. Ancak bir yıl sonra, 1999’da Bulgaristan’da yakalandı ve Türkiye’ye iade edildi.
Bu gelişme, o dönem Başbakan olan Mesut Yılmaz’ın başında bulunduğu koalisyon hükümetinde ciddi sarsıntı yaratarak siyasi çalkantıya yol açtı.
Devlet Bahçeli ile Kürşat Yılmaz Arasındaki Siyasi Bağlantı
Yılmaz’ın tahliye sürecini ve kamuoyundaki konumunu derinden etkileyen en kritik unsur, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile olan yakın ilişkisi oldu.
Bahçeli, 2018 yılında yaptığı genel af çağrısında Kürşat Yılmaz ve Alaattin Çakıcı’nın isimlerini açıkça anarak, onları “ülkü devi” ve “dava arkadaşı” olarak tanımladı. Devletin bu kişilere “şefkat eli uzatması” gerektiğini savunan Bahçeli, bu çağrısıyla hem siyasi hem hukuki bir sürecin fitilini ateşledi.
Bahçeli’nin bu açıklamasından üç yıl sonra, 2021 yılında yürürlüğe giren infaz indirimi düzenlemesiyle Yılmaz serbest kaldı.
Tahliyesinden kısa süre sonra, Yılmaz’ın Devlet Bahçeli’yi makamında ziyaret etmesi, siyasi sahiplenmenin kamuoyundaki görünürlüğünü daha da artırdı. Bu ziyaret hem destekleyenler hem de eleştirenler açısından sembolik bir anlam taşıdı.
Bazı kesimler bu ilişkiyi “siyasi af” olarak yorumlarken, bazıları için bu durum, yeraltı figürlerinin siyasette meşrulaştırılması tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Kürşat Yılmaz’ın hikâyesi, yalnızca bir bireyin adli geçmişinden ibaret değil; Türkiye’de siyaset, yargı ve organize suç ilişkilerinin kesiştiği noktalara ışık tutan çarpıcı bir örnek.
Uzun süren hapis yılları, yurt dışına kaçışı, siyasi liderlerden gördüğü açık destek ve sonrasında gelen tahliye süreci; ülkedeki hukuki ve siyasi dengelerin nasıl iç içe geçebileceğini gösteren önemli bir vaka olarak dikkat çekiyor.




