Doğası, havası ve endemik bitki türleriyle öne çıkan Başkonuş Yaylası, köknar, sedir, meşe ve ardıç ağaçlarından oluşan ormanları ile patika yürüyüş alanları ve 1987 yılında doğaya bırakılan geyikleriyle ilgi odağı haline geldi.

Yaklaşık 33 yıl önce Geyik Üretme İstasyonu olarak kurulan ve halkın ziyaretine açılan bölgede, oluşturulan mesire alanındaki kır lokantası, bungalov orman evleri, spor, çadır kamp, karavan kamp, piknik ve çocuk oyun sahaları ile yılın her mevsimi misafirlerini ağırlıyor.

Kent merkezine 50 kilometre uzaklıktaki yayla, kamp tutkunlarının yanı sıra bin 850 metre rakımdan gözlenen baraj manzarasıyla da fotoğraf sanatçılarının tercihleri arasında yerini almaya başardı.

Başta Gaziantep, Adana, Hatay, Mersin, Şanlıurfa, Ankara gibi iller olmak üzere neredeyse Türkiye’nin tüm illerinden bölgeye gelen turistler, mevsim şartlarına göre çadır kamplarda yada bungalov konaklama merkezlerinde kalıyor.

Başkonuş Yaylası İşletme Müdürü Ali Doğan, yaylanın yılın her mevsimi neredeyse tüm Türkiye’den ziyaretçi ağırladığını söyledi.

Havasının güzelliğiyle bölgenin ön palana çıktığını ve insanların rahat bir şekilde dinelebilme şansını bulduğunu anlatan Doğan, bölgenin en çok kampçılar tarafından kullanıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Endemik bitki merakı olanlar için Hollanda ve İngiltere’nin 1.5 katı endemik bitki bulunuyor. Doğa fotoğrafçıları dört mevsim burada güzel kareler yakalayabilirler. Misafirlerimiz isterlerse, kendilerine ait konaklama çadırlarını getirip, uygun alanlarda kamp yapabiliyor. Özellikle hafta sonu 200-250 kamp çadırı kuruluyordu ancak pandemi süreciyle birlikte bu sayının 600 ile 650’ye kadar çıktığı oldu. Artık insanların tatil anlayışı değişti. Yayla turizmi ve kırsal turizm tesisleri ön plana çıkmaya başladı. İnsanların pandemi sürecindeki korkularından dolayı daha doğal ve açık havada, oksijenin bol olduğu yerler tercih ediliyor. Başkonuş Yaylası, oksijeni ciğerlerinize kadar hissedebileceğiniz bir yer."

Kamp yapmak için Gaziantep’ten gelen Şaban Kaplan da arkadaşlarının tavsiyesiyle yaylaya geldiğini ve daha önce kamp yaptığı bölgelerden güzel bulduğunu söyledi.

Egemen Burak Keskin de kampçılığın konfor arayan yada doğa ile iç içe olmayı sevmeyen insanların yapabileceği bir şey olmadığını aktardı.

Kamp kurmayı şehirden kaçmayı, günlük stresten uzaklaşmayı isteyenlerin yaptığını hatırlatan Keskin, "Kampçılık biraz zordur. Çalı çırpı, ateş, yemek, çadır kurmak, gece hayvan sesleri biraz korkutucu olabiliyor. Bunları ekstra sevmek lazım. Kamp kültürü doğayı sevmeyle alakalı bir şeydir. Canlıyı, yaşamı sevmeyle ilgilidir. Başkonuş yaylası da bu bölgedeki en uygun yerlerden birisi." diye konuştu.

HABER-FOTO: ÖMER FARUK SALMAN

Muhabir: Haber Merkezi