Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezinde düzenlenen konferansKur’an tilaveti ile başladı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kahramanmaraş İlMüftüsü Celal Sürgeç, Kahramanmaraş’a ilk tayin olduğunda Sandal Hoca’nınhayatını okuduğunu ve çok etkilendiğini belirterek “Tarihte iz bırakmakistiyorsanız, tarihte iz bırakanları izlemeniz gerekir. İşte Sandal hocambunlardan biridir” dedi.
BU ŞEHRE BÜYÜK DEĞER KATTI
1986 yılından bu yana düzenlenen etkinliğin 2003 yılındanitibaren Camiler ve Din Görevliler Haftası olarak kutlandığını hatırlatanKahramanmaraş İl Müftüsü Celal Sürgeç şöyle konuştu; “ O günden bu güne kadarkutlama devam etmektedir. Her yıl bir tema ile devam eden bu kutlama, geçen yıl‘Cami, şehir medeniyet’ bağlamında devam etti. Bu yılda ‘Cami ve dinhizmetlerine bir ömür adayanlar’ teması ile devam etmektedir. Biz de dedik ki;Cami ve din hizmetlerinde bir ömür adayan şehrimizin simgesi olan, Kahramanşehrimizin bir değeri olan Sandal hocamızı, onu tanıtalım ve onu tanıyalımYazar Vehbi Vakkasoğlu’nun yazdığı “Bir Devrin ve Bir Şehrin Muhteşem ÖğretmeniSandal Hoca” adlı kitabını Kahramanmaraş’a ilk geldiğinde okuduğunu belirten Sürgeçşöyle konuştu: “Benim bu şehre geldiğimde ilk okuduğum kitap VehbiVakkasoğlu’nun yazdığı sandal hoca oldu.
SANDAL HOCAMDAN ÇOK ETKİNLENDİM
Gerçekten çok etkilendim. Dedim ki inşallah sandal hocamızı,hocalarımıza ve halkımıza tanıtmamız, üzerimize bir borçtur dedim. ÇünküAllah’ın en sevmediği ahlaktan bir tanesi de vefasızlıktır. O insanlar, buşehre çok büyük değer katmışlardır. Çok büyük hizmet etmişlerdir. Bizlerde onu,onları tanıtmak mecburiyetindeyiz dedim. İşte sandal hocam bunlardan biridir. Enönemli eksikliğimiz model insan, ideal insan. Tasavvufi bir ifade ile insan-ıkamil, işte bunun yokluğunu ve yoksunluğunu yaşıyoruz. Öyleyse hepimiz, herbirimiz birer Sandal hoca olmaya adayız. Nabzetiz. Eğer bizler birer sandanhoca olursak, emin olun ki tarihte izler bırakacağız, tarihte izler bırakaninsanlar yetiştireceğiz.
Müftü Sürgeç’in konuşmasının ardından Sandal Hoca’nın hayatıve yaptıklarıyla ilgili 6 dakikalık kısa film salonda bulunan din görevlileritarafından ilgi ile izlendi. Konferansı sunan Eğitimci Yazar Vehbi Vakkasoğluise konuşmasının başında, geçmiş dönemlerde din hizmetlerinin sıkı denetimetabi tutulduğu bir süreçte Sandal Hoca’nın tüm yolları camiye açacak çalışmayaptığını, kurtuluş savaşında silah deposu olarak kullandığı Cami’yi sonrasındaise cehaleti yenmek için kullandığını dile getirdi.
Vakkasoğlu’nun Sandal Hoca’yla ilgili yazdığı kitabın önsözünde şu ifadeleri kullandı; “İstiklal Harbi Gazisi, ilimli, imanlı, mübarekbir adam anasından hoca doğmuş. Çocuk yaşından itibaren okumuş, öğrenmiş, hafızolmuş; Kur’an ahlakını yaşamak hususunda ömür boyu hassasiyet göstermiş.
Maraş’ta uzun yıllar nikâh memurluğu yapmış, binlerce çiftinmutluluğuna şahit ve duacı olmuş. Soyadı kanunu çıktığında, binlerce kişiyeyardımcı olmuş, onlar için en uygun isimleri seçilmiş; geçmişleriniunutturmayacak soyadları vermiş hemşerilerine…
Cami yapmanın, hatta tamir etmenin yasak olduğu bir dönemde,şahsi itibarını ve yetkilerle kurduğu iyi ilişkileri kullanmış, bu sayedealdığı özel izinli, Çukuroba Camii’ni yeniden yaptırmış (1939). Binasınıyenilediği caminin, içini de canlandırmış, sevgi merkezli eğitimin temsilcisiolmuş, gönüllerinden tutup toparlayarak yepyeni bir cemaat oluşturmuş.
Türkiye’de açılan ilk yedi İmam Hatip Okulundan birinin kurucumüdürü ve öğretmeni olmuş… Maraş İmam Okulu, adeta onun coşkun himmeti veheyecanlı gayretiyle vücut bulmuş.
Bütün bu başarılara, anasından hoca doğmak özelliğiyle imzaatmış. Bu özelliklerin, akla ilk gelenleri şunlardı. Osmanlı insanıydı hocamız;kuşatır, kavrar, kucaklardı. Kafaya ve kalbe girmenin uzmanı, ustasıydı. Buyüzden herkesin ve her kesimin çok sevdiği, saydığı bir mübarek adamdı. Çocuklaçocuk, büyükle büyük olurdu.
Sevgi üslubunu çok etkili kullanırdı. Yaşıtlarına, hattakendisinden daha yaşlılara da hocalık yapmıştı: torunundan daha küçük yaştaolanlara da… Bazen bir evde üçü nesil; baba, oğul ve torun onun talebeleriolmakla iftihar ederdi.
Benim ailem de onlardandı. Hem dede, hem dedem, hem babamhem de ben onun öğrencileri olmak bahtiyarlığına erişmiştik. Hiç kimseyidışlamayan, herkesi kendi konumunda kabul eden bir hoşgörü sahibiydi. Ayrıfikir, başka inanç, değişik dünya görüşü onun hiç korkutmaz, kaçırmaz ve düşmanedemezdi. Zira o herkesi potansiyel kul olarak görür ve öyle olması için degayret sarf ederdi.
İslamiyet’in istikbalini çok parlak görür, bu hususta aslaümitsizliğe düşmezdi. Bu yüzden İmam Hatip okullarının açılışına, ezanın aslıgibi okunmasına çok sevinmişti. Bu işlere emek verenlere, tabii en başta darahmetli Başbakan Adnan Menderes ile onun Milli Eğitim Bakanı olan Tevfikİleri’ye ziyadece muhabbet etmişti.
Sandalzade Osman Efendi Hoca döneminde Maraş’ın temel manevidinamiklerinden biri, belki de birincisiydi. Toplumun temeline konandinamitleri etkisiz hale getiren çok önemli çalışmalara imza attı. İyileredayanaktı; kötülere de set…
İstiklal Harbinde, Maraş’ın beyin takımı içindeydi.Görevlisi olduğu cami, silah dağıtım merkezi olmuştu. Görünür düşmankovulduktan sonra, görünmeyen düşman olan eğitimsizliğe savaş açtı… manevicihatta da öncülük yaptı, lokomotif oldu..
Hem camide hem okulda hem de bütün toplum katmanlarındahizmet etti. Varlığını ve tesirini hissettirdi. Tek başına bir faziletmektebiydi; İslam’ın gülen yüzüydü. Tasavvufi terbiyenin inceliklerini yaşayanbir beyefendiydi. Kibardı, gönül adamıydı; hatır sayardı, hatırı hep sayılırdı.Pedagogdu; sevgi merkezli eğitimi, adam adama markajla uygulardı. Hatipti,sohbet ehliydi; ağzından bal damlardı, dinlemeye doyum olmazdı.
Dersinde, sohbetinde, hatta ayaküstü muhabbetinde nükteleri,fıkraları, hikâyeleri tam yerine oturturdu. Taşı gediğine koymanın ustasıydı.Hiçbir birlikteliği israf etmez, boşa geçirmez, mutlaka bir derse dönüştürürdü.
Anasından hoca doğmuştu. Eğitimci duruşunu ölünceye kadarhiç bozmadı. Onun için her yer mektep, herkes talebe idi. Zira ilk emri OKUolan Kitap’ı çok iyi anlamıştı. Osmanlıdeyimiyle, ‘umur-u hariciye’si olan adamdı; iletişim uzmanıydı. Kendindekiniseverek ve sevdirerek vermeyi benimsetmeyi becerir, insana alım kabiliyetinegöre davranırdı. Tarihle barışık yaşar, yeni nesilleri geçmişten koparmadangüzel bir geleceğe hazırlardı… ve hep umut doluydu; İstikbali daime aydınlıkgörür, asla karamsar olmazdı. Gözü ve gönlü hep ufuklardaydı. Kurduğu okulkökleşti, doksan kişiden doksan binlere ulaştı. Örnek okul oldu, müminleremoral verdi, benzerleri çoğaldı.
Şimdilerde Sandal hocanın eğittiklerinin eğittikleri,eğitiyor nesilleri… o günden bugüne, kıydığı nikahlar çözülmedi, verdiğisoyadlar bereketlendi, ettiği nasihatler hep yol gösterdi. Unutulmayandersleri, hikmetli halleri, nükteli sözleri hocalara hocalık etti; kulaktankulağa, kalpten kalbe ulaşıp günümüze kadar geldi…
Arkasında binlerce öğrenci, onbinlerce dost bırakarak göçtüdünyamızdan ve kalplerde derin izler bırakarak yürüdü Rabb’ine…
Gönlüm, o bilgeye şöyle seslenmek istiyor; “Mezarın, sanacennet bahçelerinden bir bahçe olsun, ey dünyamızı da imanın cenneti yapmakisteyen güzel gönüllü hocamız.”
Konferansın ardından Kahramanmaraş’ta din hizmetlerineyardım eden hayırseverler arasında bulunan Sandalzade Hoca Efendi’nin torunuSelahattin Sandaloğlu’na da plaket takdim edildi.





