KSÜ Uluslararası Bölümü Öğretim Üyesi, Yrd.Dç.Dr. Fikret Birdişli, 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarın, muhalefetin ve halkın hep beraber olmasının batıya bir mesaj olarak gittiğini söyledi.Birdişli yaptığı açıklamada, batının Türkiye’yi bir müttefik olarak görme zorunluluğunun 15 Temmuz sonrası daha da güçlendiğini söyledi.“Zaman ilerledikçe, ayrıntılar ortaya çıktıkça ve bu meş'um girişimle Batı'nın ilişkisi netleşmeye başladıkça yine Batı'nın tutumunda değişim emareleri görülmeye başlandı” diyen Birdişli: “Türkiye'de bekledikleri kaosun çıkmaması ve muhalefet dahil olmak üzere kamuoyunun devletin arkasında konsolide olması Batı'yı Türkiye'yi eşdüzeysel bir müttefik olarak kabul etmeye zorluyor” dedi.Birdişli şöyle konuştu: “Öğrencilerim uluslararası sistem hakkında anlattıklarımı hatırlarlar. Şöyle demiştim. ‘19'ncu ve Yirminci Yüzyılda uluslararası alana güçler dengesi hakim. 20'nci yüzyılın başına kadar Osmanlı Devleti bu güçler dengesinin bir parçası. Birinci Dünya Savaşı sonrasında yine güçler dengesi var fakat. Osmanlı ve Alman İmparatorlukları bu denklemin dışında kalıp Japonya ve ABD bu denkleme dahil oldular. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise güçler dengesi yıkılıp yerine iki kutuplu bir sistem geldi. Soğuk Savaş sonrası ise iki kutupluluk dağıldı. İleride uluslararası sisteme yeniden güçler dengesi hakim olacak. Günümüzde Ortadoğu dahil tüm dünya da yaşanan kaos ve mücadele bu yeni güçler dengesinde hangi ülkelerin yer alacağıyla ilgili’ Görünen o ki, eğer biz biran önce toparlanırsak Batı Türkiye’yi uluslararası sistemin etkin bir aktörü olarak kabul etmek zorunda kalacak. Bunu kabullenmeleri aslında Batı için çok zor. Çünkü Türkiye'nin yeni güçler dengesinin aktörü olması demek Batı'nın Ortadoğu ve Orta Asya'da hatta Balkanlarda etkisinin azalması yani alan daralması demek. Bu ise orta ve uzun vadede Batı'nın tüm stratejik çıkarlarını tehlikeye atabilir. FETÖ darbe girişimi karşısında böyle şuursuz hareket etmelerinin nedeni de bence bu. Sanırım bu Pazar meydanlarda sürdürülen demokrasi nöbeti sonlanacak ve halkımız günlük yaşamın olağan akışı içine dönecek. İntibaha gelmiş heyecanla devletlerine ve demokrasilerine sahip çıkan gençlerin nöbeti ise devam etmeli. Daha fazla çalışarak ve okuyarak, derslerine yoğunlaşarak yaşadığımız çağın gereklerine uygun donanıma sahip olmak için çabalayarak geleceğimizi teminat altına almak öğrencilerimize ve bilim adamlarımıza düşüyor. Özgür düşünen ve iradesini serbestçe kullanma yetisine sahip yetkin insan olmaya çabalamak daha uzun vadeli ve zahmetli bir çabayı gerektirir. Peygamberimizin Tebük seferi sonrasında söylediği rivayet edilen ‘Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz’ hadisi hatırıma geldi. Asıl bundan sonra çok işimiz var.Umarım yeni dönemde de ‘yeni ve farklı bağlantı noktaları’ kullanarak önündeki engelleri iltimasla aşmaya çalışan ve hak etmedikleri yerlere ulaşmaya çalışan neo-pragmatik tipler ortaya çıkmaz”  (ZEKİ DEMİR)
Muhabir: Haber Merkezi