AŞKIN BAŞLADIĞI TOPRAKLAR
Sivas’ın Şarkışla ilçesinde, üç kardeşin kurduğu Gedik Ovası’ndaki obalar zamanla Hacel Obası adını alır. Bölgenin en varlıklı ailelerinden birinin kızı olarak dünyaya gelen Ayşe’nin güzelliği kısa sürede dilden dile yayılır. Obanın yiğitlerinden Mustafa ise Ayşe’ye gönlünü kaptırır. Genç kız da Mustafa’yı sever ve ikili gizli buluşmalarla büyüttükleri sevdalarını sürdürür.
TEĞMEN NAZIM’IN GELİŞİ HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Sessizce devam eden bu gençlik aşkı, ilçeye tayin edilen okumuş ve görgülü Teğmen Nazım’ın Ayşe’yi görmesiyle gölgelenir. Ailesinden Ayşe’yi isteyen Teğmen’in bu adımı, hem oba halkında hem de genç çift üzerinde büyük bir etki yaratır. Rivayete göre Ayşe, statülü bir yaşam umuduyla kararını değiştirir.
“MEMUR KARISI OLUR, VEZİR OLURUM” SÖZLERİNİN ARKA PLANI
Anlatılanlara göre Ayşe, yakın çevresine “Mustafa’ya varıp da yoksullukla boğuşacağıma, memur karısı olup vezir olurum,” diyerek düşüncelerini açıklar. Yeni kıyafetlerin, takıların ve daha ayrıcalıklı bir yaşamın cazibesi genç kızın aklını çeler. Bu değişim, Mustafa’nın içindeki büyük sevdayı ağır bir yaraya dönüştürür.
“POTİNİ VAR, ZENGİN Mİ SANDIN?” SİTEMİNİN DOĞUŞU
Ayşe’nin uzaklaşmasıyla derin bir acıya kapılan Mustafa, gönlündeki kırgınlığı türkülere döker. Bugün hâlâ dilden düşmeyen “Hacel Obasını Engin mi Sandın” türküsünün sözleri, bu büyük sitemin izlerini taşır:
“Hacel obasını engin mi sandın
Ayağında potini var zengin mi sandın
Her olur olmazı dengin mi sandın
Ay da doldu göremedim yar seni…”
UNUTULAN SÖZLER, KIRILAN GÖNLÜN HİKÂYESİ
Türkünün diğer dizelerinde Mustafa, Ayşe’nin verilen sözlerden dönmesini ve yeni hayatına kapılışını dile getirir. “Önce söz verişin, sonra dönüşün” ifadesi, bu kopuşun en çarpıcı anlatımlarından biridir. Mustafa, türkü boyunca hem sitem eder hem de sevdiği kızı özlemle anmaktan geri durmaz.
YÜZYILLARI AŞAN BİR MİRAS
Şarkışla’da yaşanan bu acıklı aşk, zamanla Anadolu’nun en bilinen türkülerinden birine dönüşür. Nesilden nesile aktarılan “Hacel Obasını Engin mi Sandın” türküsü, bugün hâlâ bir aşkın, bir ayrılığın ve bir genç yüreğin taşıdığı büyük sızının sembolü olarak yaşamaya devam ediyor.
