Kahramanmaraş’ın Deprem ile olan ilişkisini ve ilgililerini başlıklar halinde ele alacak olursak;

Deprem:

Depremler yer sarsıntısı yarattıklarında çok uzak alanlarda bile yıkıma neden olabilmektedir. Yer sarsıntısının şiddeti depremin uzaklığı ve büyüklüğünün yanı sıra zemin koşullarından da önemli oranda etkilenmekte ve zayıf mühendislik özelliklerine sahip zeminler, deprem etkisini artırarak üstündeki binalara aktarmaktadırlar. Bir yapı beklenen yer sarsıntısına göre ve geçerli en son Bina Deprem Yönetmeliği koşullarına uygun olarak inşa edilirse can kayıplarına yol açmayacaktır. Ancak yaşanan depremlerde; yapıların etüt ve projelendirme süreçlerindeki hata veya eksiklikler, yapı üretimi sırasındaki malzeme ve işçilik hataları ile denetimden kaynaklanan zafiyetlerden dolayı çok sayıda yapının ağır hasar gördüğü veya yıkıldığı görülmektedir.

Deprem belli büyüklüğü geçtiğinde ise faylar yüzeye ulaşmakta, üzerinde bulunan yapıların yırtılmasına, bir yana yatmasına ya da devrilmesine yol açmakta, böylece yapıların çökmesine ya da çok ağır hasar almasına neden olmaktadır.

Depremden zarar görecek yapılar için alınabilecek en temel tedbir diri fayların yerlerinin hassas bir biçimde belirlenmesi, bu faylar üzerindeki alanların zaman içerisinde boşaltılarak yapı ve nüfus yoğunluğunun azaltılması, gelecekte bu alanlar için yapı sınırlaması getirilmesi ve imar planlarının zemin koşulları ve yüzey faylanması tehlikesine uygun olarak yapılmasıdır.

Son yıllarda birçok kez sarsıntılara da şahit olduğumuz ve uzaktan da olsa yaşayanın acılarına ortak olduğumuz Depremler konusunda şehir olarak ne kadar hazırlıklıyız ve neler yapmalıyız?

Kahramanmaraş’ın gelecekteki olası depremleri en az zararla atlatabilmesi için:

  • il özelinde bazı faylar üzerinde paleosismoloji ve mikrobölgeleme çalışması yapıldığı bilinmekte birlikte, kent genelinde paleosismoloji yapılmayan fay hatları/zonları üzerinde gerekli araştırma çalışmalarının yapılarak fayların geçtiği yerlerin tam olarak belirlenmesi, bu çalışmalar sonuçlarından elde edilecek bilgiler, diğer ilgili meslek guruplarından (inşaat, mimarlık, şehir plancıları vb. gibi) edinilecek bilgiler ile afet olasılıkları ışığında Planlar hazırlanması, Bu planlar dikkate alınarak kentin gelişim ve yerleşim stratejileri belirlenmesi, gerekmekte olup bu çerçevede aktif fay haritalarının çevre düzeni haritalarına işlenmesi ve aktif fay zonlarının sakınım bantı içinde kalan alanlarda bina ve bina türü yapılar için sınırlama getirilmesi gerekmektedir.
  • il merkezinin önemli bir kısmı alüvyon üzerinde yer alan bir bölgede yerleştiği için Kahramanmaraş, yaşanabilecek depremlerde zeminden kaynaklanan olumsuzluklar yaşaması beklenen bir ilimizdir.  Alüvyon zeminler, zayıf mühendislik özellikleri nedeniyle depremden kaynaklanan sarsıntıyı binalara büyüterek iletmekte, zemin büyütmesi olarak adlandırılan bu durum da yapıların deprem etkisini daha sağlam zeminler üzerindeki yapılara oranla çok daha fazla hasar almasına neden olmaktadır.
  • Bunun yanı sıra bu tür zeminler depremde sıvılaşma, oturma, gibi problemlere de yol açmaktadır. Zeminlerin deprem davranışı ancak detaylı zemin araştırmalarını kapsayan çalışmalar ile ortaya konulmaktadır. Bu çalışmalardan sonra eğer ekonomik sınırlar içerisinde kalıyor ise zemindeki olumsuzlukları önleyecek uygun önlemler deprem olmadan önce alınabilmektedir.
  • Kahramanmaraş zayıf bir zemine sahip olmanın, bu nedenle de olası bir depremde şiddetle sarsılacak olmanın yanı sıra, il merkezindeki binaların altından diri fay geçen illerimizden biridir. Bu nedenle Kahramanmaraş’ ın olası büyük bir depremde hem depremin yaratacağı şiddetli sarsıntı hem de yüzey faylanması tehlikesi nedeniyle hasar alması beklenmektedir. Bu durumda en akıllıca yaklaşım yapıların deprem sarsıntısını karşılayacak biçimde kurallara uygun hale getirilmesidir.

Yaşadığımız her depremden sonra aynı şeyler konuşulmakta ve herkes topu üzerinden atmanın derdine düşmektedir.

Kahramanmaraşlı Jeoloji Mühendisleri olarak bizler, Vatandaşlarımızı, ilgili kurumları, Müteahhitleri ve karar vericileri, Kahramanmaraş’ın Doğal afetler, deprem ve diri fay tehlikesi hakkında uyarıcı ve yönlendirici olma amacındayız.

  1. Vatandaş:

Öncelikle Kahramanmaraş’da yaşayan hemşerilerimizi uyarmak istiyoruz, neden önce vatandaş diye soracak olursanız; Değerli Kahramanmaraşlılar, evet sizler bizim kadar, bizlerde sizler kadar biliyoruz, bu konuda geçmişte yapılan imar hatalarının, eksik çalışmaların, yanlış uygulamaların kimler tarafından izin verilerek kimler tarafından uygulandığını. Ülkemizde deprem beklenen şehirler arasında ilk sırada olan kahramanmaraş’ın kaybedecek zamanı yok. Değerli hemşerilerim, bu şartlarda sizlerin gücünüz doğrultusunda önlemlerinizi almanız, hazırlıklı olmanız ilk sırada geliyor.

Vatandaş ne yapsın.?

  • Eski binalarda oturanlar, mutlaka binalarını test yaptırmalı, çürük yapılarda oturanlar bedeli ne olursa olsun, taşınmalı, bu alanlardan uzaklaşmalıdır.
  • İlgili kurumlardan (Ünüversite, Ç.Şehircilik İl müd., Jeoloji Müh. Odası vb. gibi) ilin diri fay alanlarını öğrenmeli ve gerekli tebirleri almalıdır.
  • Depremin ansızın her an olabileceğini unutmadan AFAD müdürlüğü ve birimlerinden deprem anında ve sonrasında gerekecek bilgileri edinilmelidir.
  • Bu önlemleri alacak gücü olmayan insanların yetkililerden talepler oluşturarak yardım istemesi her vatandaşın hakkıdır.
  • Tedbir bizden taktir Allahtan diyerek hayatta kalmanın ilk kuralı bilinçli olmaktır.
  • Unutmayın ki hayatta kaldığınız taktirde kim izin vermiş, kim yapmış şeklinde hep beraber sorumlusunu bulur ve cezalandırırız.

  1. İlgili Kurumlar ve Karar vericiler
  • Öncelikle Değerli yöneticiler, siyasiler ve karar vericiler, Elazığ ve izmir Depremi sonrası, hayatını kaybeden vatandaşlar ile birlikte yakınlarını kaybeden ve evsiz kalan birçok vatandaşımız da var. Devletimiz hiçbir talep olmaksızın, deprem konutları yaparak vatandaşına sahip çıkmaktadır, Bir gecede bu yatırım kararı bütçe gözetmeksizin devletimiz tarafından projelendirilmiş ve uygulamaya başlanmıştır. Kahramanmaraş olarak gelin deprem olmasını beklemeden insanlarımız çadırlara inmeden bu konutlar talep edilmeli, yerler belirlenmeli ve ne kurtarırsak o kardır mantığı ile şehrimizin acil ihtiyaçları arasında bu konu ilk sıraya alınmalıdır.
  • Fay hatlarının risk teşkil ettiği yerlerde, imar planı uygulamalarını, kesinlikle yatay mimari çözümlerle revize edilmeli. Yerleşim alanları kısıtlı olan bölgelerde bu uygulama zor olacaktır. Bu bölgelerde ise gerekli mühendislik projeleri ve uygulamaları kar ve zarar gözetmeksizin yapılmalı, yerel yönetimlerin bu konuya dikkatle eğilmeleri gerekmektedir.
  • Yerel yönetimler bu konuda uzman kontrol mühendisleri ve daha fazla teknik eleman istihtam etmelidir.
  • Meslek odaları belediyeler ve diğer kurumlar ile iletişim halinde olmalı ve uygulamalarda aktif rol almalıdır.
  • Meslek odaları kendi kontrol mekanizmasını kurarak yaptırm sahibi olmalı ve yerel yönetimler tarafından desteklenmelidir.
  • Meslek odaları inşaat kalemlerini bir bütün olarak görmeli, ticari kar amacı olmadan birbirini destekler vaziyette çalışmalar yapmalı ve kararlar almak üzere şehir komisyonları oluşturmalıdır.

  1. Meslek Odaları ve Proje Müellifleri:

Bu konuda ayrıca bütün ilgili meslek odaları birlikte hareket etmeli ve birbirinin çalışmalarını destekleyerek çalışmalar yapmalıdır. Yapılan hatalar sonucu birbirini suçlayan meslek guruplarının, ne kendilerine nede diğerlerine bir getirisinin olmadığını çok iyi biliyoruz. Depreme karşı alacağımız önlemler hepimizin işine yarayacaktır. Deprem insan seçmiyor maalesef ama çürük zemin ve binaları ne kadar ince çizgiler ile seçtiğini çok iyi biliyoruz. Bitişik olan binaların birinin yıkılırken diğerinin ayakta kaldığının daha kaç kere görmemiz lazım. Her binanın aynı hassasiyet ve sağlamlıkla yapılması gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor artık.

Zemin etüd raporu inşaatın oturacağı zemine yapılan ve elde edilen parametreler doğrultusunda bina statik ve mimari tasarımları yapılan mühendislik raporlarıdır.

Peki bu raporlara ne kadar önem veriliyor?

Zemin etüd raporların ülkemizde kanunlar ve yönetmeliğe dayalı olarak hazırlanmaktadır.

Yerel yönetimler ve kurumlar tarafından onaylanan bu raporlar Jeoloji Mühendisleri tarafından vicdani sorumluluk ve mesleki yeterlilik gerektirmektedir.

Zemin etüdü, statikçi’nin, müteahhit’in veya birilerinin bu sonuçlar hesabı kurtarmıyor, şu şekilde olursa kurtarır diyerek yönlendirilebileceği ve ısmarlama yapılamayacak kadar önemli bir konu olduğunu hepimiz bilmek zorundayız.

Zemin raporları hazırlanırken farklı aşamalarda hizmet alımları ve çalışmalar gerektiren raporlar olup, zemin laboratuvarları ve jeofizik çalışmalar bunlardan en önemlileridir. Bu çalışmalar kapsamında zemin deneyleri ve testler bakanlık onay belgeli laboratuvarlarca yapılmakta ve çok önem verilmesi geren bir konu olmaktadır.

Bu kuruluşların yapacağı çalışmalar inşaatın tasarımında ve depreme karşı olan mücadelemizde detay olarak algılanamayacak kadar önemli ve gereklilik arz etmektedir.

Bu raporların kontrollüğünü yapan kurum ve kuruluşların, daha çok saha mühendisleri istihdam ederek uygulama saha kontrollerini daha hassas bir şekilde yapması, bununla ilgili birimler oluşturularak tecrübeli kontrol mühendisleri çalıştırması gerekmektedir.

Zemin etüd’lerinin maliyetlerinin altında yapılması kesinlikle müteahhit için bir kazanç değildir, tam tersi ciddi zararların başında gelmektedir.

Doğru ve kaliteli yapılmayan etüd çalışmaları, devamında yapılacak her işin yanlış ve kalitesiz olmasına sebep olacaktır.

Zemin etüdü ve geoteknik hesaplar sonucunda, bazı zeminlerde istenilen zemin parametrelerinin yeterli olmadığı ve burada yapılacak inşaat öncesinde zemin güçlendirme yapılması gerektiğini biliyoruz.

Zemin güçlendirme, Zeminde statik ve mimari projelerin oluşturulmasında çok önemli bir rol oynar.

Bu konu müteahhitin bütçesine ve isteğine göre yürütülmeyecek kadar önemli bir konudur.

Deprem ile mücadele etmek zorunda olan ülkemizde can kayıplarını azaltmak istiyorsak, vatandaş olarak haklarımızı istemek zorundayız, bu konularda ucuzluk ve kalitesizlik önce bize zarar verecektir.

Jeoloji mühendisleri, belediyelerin ve yeni yönetmeliğin getirmiş oldu kurallar doğrultusunda, Kahramanmaraş jeoloji mühendisleri güzel bir çalışma ile, birliktelik kurdular ve etüdlerin doğru yapılması için kararlar aldılar.

Tabi bu kaliteyi yakalamak, maliyetler ortaya çıkardı. Piyasada zemin etüd fiyatlarında artışlar oluştu. Bu durum müteahhitlerin pek hoşuna gitmediği için defalarca karşı çıkıldı ve bozulması için diğer meslek guruplarından bile eylemler oldu. Bizler yapılması gerekeni doğru ve kaliteli yapmak için çaba sarf ettik ama bu durum zemin etüd raporlarının ciddiye alınmaması sebebiyle ticari algılanarak baltalandı. Peki nemi oldu?

Maliyetinin altında nasıl yapılacaksa o şekilde yapılarak müteahhit kar etti. Deprem olduğunda kim kar edecek bu işlerden, Hepimiz zarar edeceğiz, parayla alamayacağımız şeyler kaybedeceğiz. Bu durumda Zemin etüdü yapan Jeoloji mühendisi, Statik Yapan İnşaat Mühendisi, Mimar ve diğer proje müelliflerine kadar herkes sorumludur yaşananlardan.

Hesabını iyi yapan, gerekliliklerden kaçmayan, maddi ve manevi gücü olan, kaliteli yapan, müelliflerini doğru yönlendiren ve güven veren müteahhitler olmalı.

İnşaatın projelendirilmesi aşamasında müteahhit’i dinleyen projeci değil, projecisini dinleyen müteahhit olmak zorunda.

Para, Teknik bilgi doğrultusunda kullanılırsa, güç katacaktır inşaatlarımıza, ama teknik bilgi, para doğrultusunda kullanılırsa inşaatlarımızın hali ortada.

İnşaat teknik bir iştir ve teknik kişiler tarafından yapılmalıdır. Uygulama hataları üstü örtülecek veya bişey olmaz diyecek kadar basite alınmamalı, düzeltilmeli gerekirse yeniden yapılmalıdır. Projedeki en ufak detayın bile bir matematiksel hesaba bağlı olarak yapıldığı, bilinmelidir.

İnşaat; Zemini, Projesi, Planı, Betonu, Demiri ve diğer bütün kalemleri ile birlikte, sıfır hata ile yapılması gereken komplike bir yapıdır ve eksiksiz olmalıdır. Çünkü içinde insan yaşamaktadır. Yapılan inşaattan yapandan arsa sahibine kadar herkes sorumludur. Başından sonuna kadar bütün aşamaları depremle birebir ilgilidir.

Peki inşaatları kimler yapmalı ve hangi aşamalarda ne gibi sıkıntılar giderilmelidir.?

  1. Müteahhit:

Ülkemizde Müteahhitlik mesleği maalesef, herkesin, her meslekten insanın yapabildiği bir meslek haline gelmiştir.

Oysa ki insanların sadece oturdukları, çalıştıkları, beton yapılara indirgenemeyecek kadar önemli, toplama ve çıkartma kadar basit matematiksel hesaplarla yapılamayacak, kadar karışık, doktorluk, avukatlık ve öğretmenlik gibi ehliyet sahibi kişilerin yapması gerektiği bir meslektir. Bunların yanında vicdan sahibi olan insanlara emanet edilmelidir.

Devletin Son dönemde çıkartmış olduğu müteahhitlik karnesi, bu konuda çözüm olacak diye umut olmuştu, fakat parayı verenin karneyi aldığı bu uygulama, birkez daha hayal kırıklıklarına yol açmıştır.

Kriter yok, yeterlilik yok, diploma yok, herkesin kendi işini yapması çokmu zordu acaba?

Aslında çok zor değil, Liyakat, Ehliyet, Teknik ve Maddi Yeterlilik kriterleri ile yeniden belgelendirilmeli bu meslek gurubu.Türkiye’deki müteahhit sayısının giderek artması, yeterliliği olmayan kişilerin inşaat sektörüne girmesi hem vatandaşı hem de inşaat sektörünü olumsuz yönde etkiliyor. Yarım kalan projelerle konut zedeler ortaya çıkarken, sektördeki dengelerin de bozulmasına neden oluyor. Dengelerin bozulduğu bir ortamda kaliteden ve güvenden bahsetmek çok zordur. Kalite ve güveni sağlayamadığımız bu durumda deprem ile mücadele etmemize imkan kalmıyor. Can ve mal kayıpları bizler için kaçınılmaz bir son oluyor.

Müteahhitlerede uyarı ve önerilerimiz olacak;

  • Öncelikle projelendirme kısmında ucuza kaçmamanız projenin toplamında size muhakkak kazanç sağlayacaktır.
  • Tecrübeli, bir Jeoloji Mühendisi zemin etüt çalışmalarında, inşaatınızın sağlam temellere oturması, doğru parametrelerle doğru güçlendirme projelerine yönlendirilmesi noktasında avantaj sağlayacaktır.
  • Tecrübeli bir mimar hem doğru projelendirme de, hem yönetmelikler minvalinde, hem de ilgili kurumlar nezdinde prosedür aşamasında size gerekli uyarılar ve yönlendirme noktasında bir avantaj sağlayacaktır.
  • Tecrübeli bir statik’ci size demir ve beton noktasında yapacağı doğru hesaplamalar ile kesinlikle bir kazanç sağlayacaktır.

Tecrübe ile sabit!

  • Vicdansız ve bilinçsiz jeoloji mühendislerinin zeminde karşılaşılan sorunları dikkate almadığını, yıkılan binalarda zeminsel sıkıntıların ortaya bile konulmayarak raporlar hazırlandığını çok iyi biliyoruz.
  • Kötü statikci’nin binayı demire boğduğuna şahidiz. 30×60 olması gereken kolon yapısının gereksiz yere 40×70 olduğunu gördük. Aynı projeyi iki farklı statikçi’ye hesaplattırarak bu kadar ciddi farkların olabileceğini gördük.
  • Bunun sebebi tamamen tecrübe farkıdır.
  • Bu tecrübe farkı size mali yönden olumlu veya olumsuz sonuçlar doğuruyor.
  • Bu yüzden inşaat sürecinde yol alacağınız firmaları ve projecileri muhakkak fiyatı ile değil tecrübeleri ile değerlendirmelisiniz.

  1. Yapı Denetimler:

Yapı Denetimi, 10/04/2000 Tarih ve 24016 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname ile başlatılmış ve bu kararnamenin yerine hazırlanarak 13/07/2001 Tarih ve 24461 Sayılı resmi gazetede yayınlanmış bulunan 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun ile devam ettirilen, can ve mal güvenliğini teminen imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun, kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetiminin sağlanması suretiyle çalışan sistemdir.

2001 Yılında başlayan bu sistem aslında eksikleri ve uygulama problemleri olmasına rağmen, ülkemiz için çok önemli bir gelişmedir. 2001 ve 2018 yılları arasında bu sitemdeki en büyük sıkıntı, denetim yapacak firmanın, denetleyeceği firmadan parasını alıyor olmasıydı. Bu sistem nasıl düzgün çalışabilirdi ki? Ben denetim yapacağım kişiye nasıl bir yaptırım uygulayabilirim. Yaşanmış Bir örnek; Laboratuvar olarak hizmet verdiğimiz yapı denetim firması birgün yanıma geldi, Bizim x inşaatta beton numune sonucu 29Mpa çıkmış 31Mpa olması gerek bunu düzeltirmisiniz dedi. Tabi ki hayır böyle birşey yapamam, hem sanane bundan betonu satan düşünsün, müteahhit düşünsün, sen denetim firmasısın bu konuda raporunu yaz ver seni ne ilgilendirir dedim. Müteahhit böyle istiyor, biz bunu düzeltmezsek bize diğer işlerini vermez dedi. Laboratuvar bu konuda yardımcı olmaz ise bizde sizinle çalışamayız dedi ve gitti. Yapı denetim de benimle çalışmadı. Anladınızmı şimdi bu sistemin yapılan inşaatlarda nasıl bir etkisinin olabileceğini. Müteahhitin bilinçsiz olması nelere sebep olabiliyor görüyorsunuz. Yüksek giderleri ve maliyetleri olan belgelendirilmiş denetim kuruluşları kimlere nasıl muhtaç edilyor. Parasını alabilme veya daha çok iş alabilme kaygısı ile Yapı denetim ve laboratuvarların düştüğü durum buydu 18 yılda. Ama geçte olsa bir bir nebze düzeltildi bu durum. 2018 yılının sonlarında Yapı Denetim Kuruluşları için Havuz sistemi getirildi, Çevre Şehircili il müdürlükleri yapı denetim firmalarına havuz sistemi üzerinden işleri vermeye başladı. Yani git x müteahhiti denetle sistemine geçildi. Bu çözüm yapı denetim firmalarının elini güçlendirdi ve denetim yapmaları kolaylaştı. Sadece kalaylaşmadı, kalitede arttı.

  1. Laboratuvarlar:

Laboratuvarlara gelince, bu tarz mobinge maruz kalan çok yüksek maliyetlerle ticari kaygı içindeki en önemli kontrol mekanızması diyebilirim. Dürüst çalışanın, taviz vermeyenin zorlandığı ayakta kalmak için kendini düşünmeyen vatandaşı bile, vatandaştan daha fazla düşünen laboratuvarlar olduğu gibi bu sıkıntılarla mücadeleyi taviz vererek azaltan ama yinede para kazanamayan laboratuvarlarda var. Yaşanmış bir örnek: X Vatandaş Birgün Laboratuvara gelir, Ben mevcut iki katlı evimin üstüne kat çıkacağım, belediyeye başvurdum, onlarda benden mevcut binamın beton (Karot) testlerini yaptırmamı istedi der. Vatandaş ile anlaşma yapılarak evine gidilir ve karot numuneleri alınır. Test yapılır ve raporlanır. Sonuç 14 Mpa çıkmıştır. Vatandaşa raporlar verilir. Raporları belediyeye götürür. Bir saat sonra tekrar laboratuvara gelir. Belediyedeki arkadaş bu sonuç 17 olsaydı izin verebiliriz, laboratuvara söyleyin yapabiliyosa bunu 17Mpa yapsın, der. Olurmu öyle şey kardeşim senin binan çürük, belediyedeki öyle demiş bile olsa, senin ailen yokmu içinde yaşamıyormusun. Nasıl yapacaksın bu riske girilirmi dediğimizde, Benim durumum iyi değil başka hiçbir şeyim yok. Burayı yapıp kiraya vereceğim, bugüne kadar bişey olmadı bundan sonra ne olacak ki der. İşimiz bu kadar zor işte.

Laboratuvarlar 2019 yılının başından itibaren, EBİS (Elektronik Beton İzleme Sistemi) ile yeni bir döneme geçti. Çipli beton sistemi yeni yapılan binalarda mükemmel bir denetim sistemidir. Numunenin Nerden, ne zaman, kim tarafından alındığı, ve ASELSAN’ın ürettiği makinalar ile anında bakanlık ve il müdürlükleri tarafından izlenebilir şekilde testler yapıldığı bu sistemin, üretici firmalar tarafından kaliteli üretim yapılmasını sağladığı kesindir.

  1. Arsa sahipleri:
  • Muhakkak bu sektörde hizmet vermiş, inşaat sektöründe bilgi birikimi olan iyi bir avukat ile kat karşılığı sözleşmeyi hazırlamanız ve iş bitimine kadar avukatınız ile birlikte yol yürümeniz gereklidir.
  • Çünkü sözleşmelerde her cümlenin / kelimenin hukuksal bir karşılığı vardır.
  • Unuttuğunuz veya yazmamanız gereken bir ifadeyi sözleşmede bulundurmanız, sonrasında başınızı fazlasıyla ağartacağından en ufak bir şüpheniz olmasın.

Bu konuları çözersek geriye sadece engel olamadığımız depremin sonrası acil eylem planlarını konuşabiliriz. Bu konuların çözümü içinde öncelikle Fay Yasalarının çıkartılması ve herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Odamız ve meslektaşlarımız bu konuda talep edildiği takdirde iş birliğine her zaman hazırdır.

Editör: Haber Merkezi