Deneysel yüksek enerji fiziği alanındaki çalışmalarıyla uluslararası tanınırlık kazanan Prof. Dr. Engin Arık, Türkiye’nin CERN'e tam üyeliği için büyük çaba harcadı. 2007 yılında Isparta’da meydana gelen uçak kazasında hayatını kaybeden Arık, nükleer enerji ve toryum rezervleri üzerine yaptığı çalışmalarla bilim tarihine geçti. İşte Engin Arık’ın yaşam öyküsü, akademik başarıları ve trajik ölümünün perde arkası…
ENGİN ARIK KİMDİR?
1948 yılında doğan Prof. Dr. Engin Arık, Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli fizikçilerden biri olarak bilim dünyasında iz bıraktı. İstanbul Üniversitesi Fizik-Matematik Bölümü’nden 1969 yılında mezun olan Arık, eğitimine yurt dışında devam ederek Pittsburgh Üniversitesi’nde hem yüksek lisans hem de doktora yaptı. Uluslararası düzeyde akademik birikim kazanan Arık, 1979 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde göreve başladı. 1985’ten itibaren aynı üniversitenin Fizik Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı ve birçok genç bilim insanının yetişmesinde etkili oldu.
CERN MÜCADELESİ VE TÜRK BİLİMİNİ TEMSİL ETME ÇABASI
Prof. Dr. Engin Arık’ın adı, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) ile yürüttüğü çalışmalarla sıkça anıldı. Türkiye’nin CERN'e tam üye olabilmesi ve Türk bilim insanlarının bu platformda söz sahibi olabilmesi için yıllarını verdi. Özellikle Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) projesinde yer alabilmek adına yoğun bir mücadele verdi. Arık, bu uğurda TÜBİTAK’tan yeterli desteği görememesine rağmen pes etmedi. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) desteğiyle CERN projelerine Türk fizikçilerin katılımını sağladı. CERN'deki Türk bilim ekibinin başında yer alarak Türkiye’yi uluslararası bilim sahnesinde temsil etti.
TORYUM ARAŞTIRMALARI VE NÜKLEER ENERJİ VİZYONU
Prof. Dr. Engin Arık’ın çalışmaları yalnızca parçacık fiziğiyle sınırlı değildi. Türkiye’nin sahip olduğu toryum rezervlerine dikkat çeken Arık, bu kaynağın enerji üretiminde kullanılması için bilimsel araştırmalar yürüttü. Amacı, Türkiye'nin enerji bağımsızlığını sağlaması ve toryum temelli nükleer reaktör teknolojilerinin geliştirilmesiydi. Bu konuda yaptığı sunumlar ve raporlarla kamuoyunun dikkatini çeken Arık, hem akademik çevrelerde hem de enerji politikaları alanında önemli bir vizyoner olarak kabul edildi.
ISPARTA UÇAK KAZASI: BİLİM DÜNYASINI YASA BOĞAN KAYIP
Prof. Dr. Engin Arık, 30 Kasım 2007 tarihinde Atlasjet’e ait yolcu uçağının Isparta yakınlarında düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Yanında bulunan akademik heyetle birlikte bir konferansa katılmak üzere yola çıkan Arık, ne yazık ki Türkiye bilim tarihine trajik bir kayıpla geçti. Kazada toplam 57 kişi yaşamını yitirdi. Engin Arık’ın ölümü, bilim camiasında derin bir boşluk yarattı. Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilen Arık, ardından gelen genç bilim insanlarına ilham kaynağı olmaya devam etti.
NOBEL ADAYI OLARAK ANILAN BİR BİLİM İNSANI
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erhan Gülmez’in ifadesiyle, Engin Arık “Nobel'e aday olabilecek bir potansiyele” sahipti. Yurt dışında birçok laboratuvarda doktora öğrencileri yetiştiren Arık, Türkiye’de bilimsel üretkenliği ve uluslararası prestiji yüksek bir akademik profil çizdi. Ölümünden sonra hakkında yapılan değerlendirmeler, onun yalnızca başarılı bir fizikçi değil, aynı zamanda vizyoner bir bilim lideri olduğunu ortaya koydu.
