Akıllı telefondan uzak kalma veya şarjın bitmesi düşüncesiyle ortaya çıkan nomofobi, giderek daha fazla kişiyi etkiliyor. Uzmanlar, bu durumun yalnızca kaygı yaratmakla kalmayıp, yaşam kalitesini de olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekiyor.
Nomofobi Nedir?
Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, nomofobiyi “No Mobile Phone Phobia” teriminden türetilen bir kaygı bozukluğu olarak tanımlıyor. Aydın’a göre, bu durum sadece basit bir endişe değil; kişinin dış dünyayla bağının kopacağına dair derin bir korkuyu içeriyor.
Nomofobinin özellikle gençler, sosyal medya kullanıcıları ve kaygı eğilimi yüksek bireylerde daha yaygın görüldüğünü belirten Aydın, şunları ifade etti:
"Telefon artık yalnızca bir iletişim aracı değil; kimlik ve sosyal statünün bir parçası haline geldi."
Beyin Şarj Azalmasını Tehdit Olarak Algılıyor
Aydın, telefonun şarjının düşmesini beynin bir tehlike olarak algıladığını ve “savaş ya da kaç” tepkisinin devreye girdiğini aktardı. Bu durumda kalp çarpıntısı, terleme, nabız artışı ve titreme gibi doğal stres tepkilerinin ortaya çıktığını söyleyen Aydın, bazı kişilerde ‘hayali titreşim’ gibi yanılsamaların da görülebileceğini belirtti.
Nomofobi Kronikleşirse Hayat Kalitesi Bozuluyor
Nomofobinin uzun vadede yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürdüğünü ifade eden Aydın, özellikle şu risklere dikkat çekti:
-
Gerçek dünyadaki sosyal ilişkilerin zayıflaması
-
Sürekli bildirimlerin artan bağımlılık etkisi
-
Telefonun kullanılmaması gereken yerlerde stres ve kaygının yükselmesi
Aydın, telefon kullanım alışkanlıklarının sınırlandırılmasının önemine vurgu yaparak, şunları önerdi:
“Evde veya işte telefonun kullanılmaması gereken alanlar belirleyin; örneğin yatak odasına telefon sokmamak gibi. Eğer bu yeterli olmazsa, bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi profesyonel yöntemlerle destek almak, nomofobinin altında yatan düşünce kalıplarını değiştirmede oldukça etkili olur.”
