SALKIM SÖĞÜT EDEBİYAT SOHBETLERİ – 10
MADEM EDEBİYAT ŞEHRİ OLMAK İÇİN UNESCO’YA BAŞVURDUK;
O HALDE GEREĞİNİ YAPMAK ZORUNDAYIZ
 A. AVGIN – Biz sizleri tanıyoruz ama usuldendir kısaca kendinizden biraz bahseder misiniz?
A. EREN - Ben 1949 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinin, Alemdar Mahallesinde doğdum. İlkokulu köy-kasaba-mahallemde okudum. Ortaokulu Afşin Ortaokulunda, ardından Mersin Öğretmen Okulunu yatılı olarak okudum, öğretmen oldum. Maraş lisesini de bitirip üniversite sınavında Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü kazanarak lisans yaptım, Türkçe Edebiyat öğretmeni olarak eğitim dünyasına adım atmış oldum.
1985 yılında Kahramanmaraş il Milli Eğitim Müdürlüğüne şube müdürü olarak atandım. 1994 yılında yirmi beş yılımı tamamlayıp kendi isteğim ile aynı görevden emekli oldum.
1994 yılından itibaren kendi kurduğum inşaat şirketinin başkanı ve yöneticisi olarak ticaret hayatına atıldım. Halen ticari faaliyetim devam etmektedir.
Evliyim ve bir kızım var. 1977 yılından bu yana Kahramanmaraş merkezde ikamet ediyorum. Günlük bir gazetede köşe yazıları yazıyorum. Alkış Dergisi, 12 Şubat’ta Maraş, Pınarbaşı gibi dergilerde yazılarım yayınlanıyor.
ÂŞIK MAHZUNİ ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK OZANLARINDAN BİRİDİR
A.AVGIN - 2020 Yılında ‘’Kendi Penceremden Beş Ünlü Ozan’’ isimli önemli bir eser kaleme aldınız. Bu kitapta Kahramanmaraş’ın değerleri; Âşık Mahzuni Şerif, Hayati Vasfi Taşyürek, Kul Hamit, Âşık Hüseyin ve Âşık Yener’in hayatı, sanatı ve bilinmeyen yönlerini anlatınız. Bize bu eserin hayat bulma hikâyesinden bahseder misiniz?
A.EREN – “Kendi Penceremden Beş Ünlü Ozan” isimli kitabımda; Âşık Mahzuni Şerif, Hayati Vasfi Taşyürek, Kul Hamit, Âşık Hüseyin Tenecioğlu ve Âşık Yener ile ilgili çalışma yaptım.
Âşık Mahzuni, çağımızın en büyük ozanlarından birisidir. Onu herkes kendince bir yere çekti; ozanlığından çok ‘’özelleri’’ konuşuldu. Sanatını hep göz ardı ettik. Gerçek manada onu anlamaya çalışmadık. Bir grup ‘’O bizim fikrimizin adamı’’ derken; bir grup, görmemezlikten geldi ama türkülerini dinlemeye devam etti. Anlamak yerine, anlamaktan sakındı. Güneşe gözünü yumsan da gerçek güneş var. Değeri anlaşılması için illa ‘’ölmesi mi gerekli?’’ diye soru aklımıza geliyor. Mahzuni, “ben buyum” diyor, bazılarımız, “hayır, sen o değilsin!” diyor. Hâlbuki Mahzuni bir şiirinde kendini şöyle tarif ediyor:
‘’Kur’an da okudum mürşit önünde
Saz çalıp söyleyen Bektaşi’yim ben’’
 
ÂŞIK HACI YENER “KIZ SEN İSTANBUL’UN NERESİNDENSİN”, “YOL VER DAĞLAR”, GİBİ SEVİLEN ESERLERİN SAHİBİ
A.AVGIN - Beş ünlü ozanımızla ilgili ilk olarak bazı hakikatleri sizin kitabınızdan öğrendik. Bu konularla ilgili neler söylersiniz?
A.EREN - 17 Mayıs Âşık Mahzuni Şerif’in ölüm yıl dönümü. TRT bir belgesel çekiyor bu günlerde (Nisan 2024) bana da görev düştü, dilimin döndüğü kadar anlattım. 17 Mayıs akşamı inşallah TRT de yayınlanacak. Mahzuni’mize değeri geç de olsa verilir sanırım.
Hayati Vasfi üstadımızın ‘’Lügatçemiz’’ şiiri alanında bir ilk. Onlarca şiiri bestelendi, çalınıp söyleniyor.
Kul Hamit, ‘’Badeli Ozanlar” ın temsilcisidir. Atışma dalında irticalen şiir söyleyen bir ozanımız.
Âşık Hüseyin Tenecioğlu, âşıklık geleneğinin en önemli ismidir. Sırtında sazıyla Çukurova’da köy köy gezip türküler söylemiştir. Acem Kızı, Bilemedim Kıymetini Kadrini, Gayrı Dayanamam Ben Bu Hasrete, türküleri günümüze kadar gelmiştir.
Âşık Hacı Yener, Kız Sen İstanbul’un Neresindensin, Yol ver Dağlar, gibi sevilen eserlerin sahibidir. Yirmi beşe yakın eseri çalınıp söylenmektedir.
BUNLAR BİR DEMET ŞAİR VE OZANIMIZDIR; ELBETTE NE BEŞ KİŞİ, NE YEDİ KİŞİDİR…
A.AVGIN – Şehrimizin ozanları, şairleri, âşıkları elbette bu beş kişi ile sınırlı değildir. Diğer değerlerimizle ilgili herhangi bir çalışmanız var mı? Bu ozanlarımızın şairlerimizin tanıtımı ile ilgili neler yapılabilir?
A.EREN - Elbette ozanlarımız bunlardan ibaret değildir. Bunlar, ambardan alınan bir avuç numunedir. Derdiçok, Ala Deli, Haşim Kalender, vb. yüzlerce şairimiz ozanımız var Afşin’de. İlk etapta beşini yazmak nasip oldu, inşallah devamı gelir.
Siz de araştırmacı roman yazarısınız Ali Avgın Bey. Araştırmacının görevi değerlerimizi gün yüzüne çıkartmak, bugüne, yarına taşımak. Ben onları yapmaya çalıştım. Eserleri tarumar edilen Âşık Tenecioğlu’nun, Âşık Yener’in haklarını teslim etmeye, ispatlamaya çalıştım.
‘’Kendi Penceremden Beş Ünlü Ozan’’ çok rağbet gördü sanırım. TV, radyo, gazete, dergi, edebiyat toplantılarına konu oldu en son TRT’nin Âşık Mahzuni belgeseli çekimlerinde dikkat çekti ve yer aldı. Benimle röportaj yapıldı. Kitabımı parayla satmadım. Bazı kurumlar, belediyeler kitap alarak KEV Kahramanmaraş Eğitim Vakfına burs desteği vererek katkıda bulundular.
Elbette ne beş kişi, ne de yedi kişi bunlar, bir demet şair-ozan. Biliyorsunuz, Kahramanmaraş’ta iki evden birinde şair, yazar çıkar. Yazarlarımız, araştırmacılarımız, eser sahipleri, yayıncı arkadaşlarımız da bölgemizdeki şair ve yazarlarla ilgili çalışmalar yapıyorlar. Son zamanda Ramazan Avcı hocanın hazırladığı çok kapsamlı ‘’Kahramanmaraş Halk Şairleri’’ isimli kitabında 196 şairimiz yer almıştır. Yine Yasin Mortaş ve Tayyib Atmaca şairlerimizin hazırladığı “Afşinli Şairler Ozanlar Antolojisi” isimli kitapta da 114 şair ve ozan yer almıştır. Bunlar çok değerli, önemli, kalıcı çalışmalar ve eserledir. Biz araştırmacı yazarlara kaynak teşkil etmekteyiz.
MADEM UNESCO’YA EDEBİYAT ŞEHRİ OLARAK MÜRACAAT ETTİK. O HALDE GEREĞİNİ YAPMAK ZORUNDAYIZ
A.AVGIN - Şehrimizdeki Edebi faaliyetleri nasıl görüyorsunuz? Neler yapılabilir önerileriniz neler olabilir?
A.EREN - Çok önemli konu. Bu kadar değeri, şairi, yazarı, ozanı olan bir memlekette neler yapılabilir, sorusu çok önemli.
Konya’da, Kars’ta, Mut’ta, Eskişehir’de, çok önemli şairlere şiir şenlikleri yapılmaktadır. Kahramanmaraş’a ‘’şiirin başkenti’’ ünvanı veriliyorsa; uluslararası şiir, türkü, şarkı, şenlikleri yapmak zorundayız.
Unesco’ya edebiyat şehri olarak başvurduk. O zaman gereğini yapmak zorundayız; komisyonlar kurulmalı, üniversitemiz, sivil toplum kuruluşları, belediyemiz, valiliğimizin de içinde olduğu çalışmalar yapılmalı. Araştırmacılara destek verilmeli, eserlere kaynak aktarılmalı.
Bence her yıla bir değerimizin adı verilerek dünyaya duyurulmalı. Derdi çok, Mahzuni, Karakoçlar, Yedi Güzel Adam, Dost Ozan, Tenecioğlu Hüseyin, Kul Ahmet vb, gibi.
Şairlerin ve ozanların köylerine, yaşadığı alanlara; kütüphaneler, müzeler vb. eserlerle donatılmalı.
“12 ŞUBAT’TA MARAŞ” İSİMLİ DERGİYİ HER YIL ÇIKARIP ÜCRETSİZ DAĞITIYORUZ
A.AVGIN - Kahramanmaraş Eğitim Vakfı (KEV)’in yayın organı ‘’12 Şubat Maraş isimli’’ isimli derginin yayınında sizin emeğiniz var ve Kahramanmaraş temsilcilerinden birisiniz. Dergiden ve derginin yayın hayatından biraz bahseder misiniz?
A.EREN - KEV Kahramanmaraş Eğitim Vakfı’nın merkezi Ankara’da, şubesi de Maraş’tadır. Vakfımız, üniversite öğrencilerine burs vermektedir. Her yıl 200 öğrenciye burs veriyor. Kültür hareketi olarak ‘’12 Şubat’ta Maraş’’ isimli dergiyi her yıl 12 Şubat kurtuluş günümüzde çıkararak ücretsiz; binlerce Türkiye’nin ilgili kurumlarına 12 Şubat törenlerine katılanlara okullarımıza esnafa dağıtıyor.
Dergimizde yazarlarımız, şairlerimiz, akademisyenlerimiz yazılarıyla kültür çalışmamıza katkı sağlıyorlar.
MARAŞ ASLANI’NIN KAHRAMANMARAŞ’A GELMESİNDE DERNEĞİMİZİN KATKISI OLDU
A.AVGIN - Siz aynı zamanda Kahramanmaraş Kültür ve Sanat Derneği başkanısınız bunun yanında birçok kültürel oluşumlarda STK’larda görev aldınız bu çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
A.EREN - Ali Bey 2007’den bu yana Kahramanmaraş Kültür ve Sanat Derneği başkanlığını yürütüyorum. Çok değerli yönetici ve üyelerimizle; İstanbul Beylerbeyi Sarayı’nda, Yeşilköy Radisson Sas Otel’de, Ankara Karum’da, Kahramanmaraş’ımızın tanıtımını haftalarca kalarak yaptık. Bunu en üst seviyede valiliğimizle, belediyemizle birlikte yaptık. TV de, basında geniş yer aldı. Kültürümüzle sanatımızla Maraş’ımızı tanıtıp gündeme taşıdık.
Valiliğimizde dört yıl ‘’eylem planı’’ çalışmasına katılıp eserlerimizin; nerede, özelliği, tarihi nedir? Şeklinde tanıtıcı levhalarının yerine konmasına katkı sağladık.
Dernek olarak, Maraş Aslanı’nın Kahramanmaraş’a gelmesine katkımız oldu. Alkış dergisinin, Dolunay’ın diğer tüm çalışmalarına katkı sağladık. İlimizin tanıtım gezilerini de zaman zaman düzenledik.
“MESDER” KÜLTÜREL KONULARDA HİZMET VEREN STK’LARA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
A.AVGIN - Özellikle MESDER Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği, kültürel etkinliklerine kesintisiz katılıyorsunuz, MESDER faaliyetleri hakkında neler söylersiniz?
A.EREN - MESDER için Kahramanmaraş’ta Bugün gazetesinde köşe yazımda; şehrimiz edebiyatına dair ne kadar önemli görev yaptığını yazdım.
Şunu söyleyebilirim, MESDER bugün kültürel konularda faaliyet icra eden STK’ların merkezi konumundadır depremde bütün STK’ların binaları yok oldu MESDER bu STK’larımıza ev sahipliği yapıyor.
Yazar, şair, araştırmacı hatta akademisyenlere kapılarını gönlünü açan bir yönetimle bütün yükü çekiyor. Gerek kütüphanesi gerek hizmet anlayışına şu günler Kahramanmaraş’ın çok ihtiyacı vardır.
MESDER’den genç şairler yazarlar yetişiyor, rüyasını görüyorum. Alkış dergisi de bunun sahası oluyor.
YOLUMUZ UZAK DA OLSA ZOR DA OLSA İNANANLARA HER ZAMAN KOLAYDIR
A.AVGIN - Son olarak Salkım Söğüt okuyucularına nasıl bir mesajınız olabilir?
A.EREN - Salkım Söğüt gazete-dergisi, Kahramanmaraş’ta yazar, şairlere, araştırmacılara büyük katkı sağlayacaktır. Bu alanında iyi bir örnektir. Emek verenlere teşekkür ediyorum.
Yolumuz uzak da olsa, zor olsa da, inanlar için her zaman kolaydır. Başarılar diliyorum emeği geçenlere yöneticilere çok teşekkür ediyorum.
A.AVGIN – Bu güzel sohbet için çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz.
A.EREN - Bana bu fırsatı verdiğiniz için ben de size ve Salkım Söğüt okuyucularına çok teşekkür ediyorum, sağ olun…
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
NE DEDİLER:
Âşık Mahzuni Şerif için;
“Ne Caferliğimi, ne Çobanlığımı koydun. Hep benimle uğraştın… Sen halk ozanısın, halkın ozanı yazar da söyler de kırgınlığım yok.”
Süleyman Demirel
Âşık Veysel, Mahzuni içeri girince ayağa kalkar ve yanındakilere, “Susun gelen Pir Sultan Abdal olsa gerek’’ diyerek takdirlerini belirtir.
Büyük Ozan Âşık Veysel;
Hayati Vasfi Taşyürek için;
“O benim hocam”
Âşık Mahzuni Şerif;
“Aruzdan, heceden, serbestten yazar / Bir Hayati Vasfi olamam elbet”
Âşık Yener;
“Türk sanat müziği değerli bir şairi kaybetti. Kıymetini bilemedik. Nasıl yanıyorum bilemezsiniz”
Büyük müzisyen üstad Avni Anıl;
Âşık Hüseyin Tenecioğlu için;
Elbistan kazasına bağlı Yarpuz nahiyesinden Çöl Beyinin oğlu Mehmet Beyin kızı Maraş’tan bir adama nişanlanıyor. Kız, gelin gideceği gece birden bire ölüyor. Düğün alayı eli boş Maraş’a dönüyor.
Bu ağıdı, Cenubun (güneyin) kudretli Halk Şairlerinden Âşık Hüseyin yakmış.”
Yaşar Kemal;