Bir arada ve toplu halde yaşayan insanlar; Metot ve usul farklılıklarından dolayı İnsanların aynı tarz ve ölçüde anlayamaması Eski geleneklerini körü körüne taklit etmeleri Çeşitli anlayış ve idrak farklılıklarından dolayı Başkalarına hükmetme arzusundan dolayı Bencillik ve kıskançlıktan dolayı Başkalarından menfaat sağlaması Konulara aynı açıdan bakamayışları yüzünden, insanlar birbirleri ile çekişmekte ve kavga etmektedirler. Bu bakımdan insanların hoşgörüye ihtiyaçları vardır. Hoşgörü ve yardımlaşma, insanlar arasında sağlıklı ilişkilerin kurulmasına sebep olmaktadır. Hz. Muhammed’in çok sevdiği amcası Ebu Talib’in Müslüman olmasını arzuladığından dolayı, Ebû Tâlib’e İslâm dinini telkin etmiş, ancak Ebû Tâlib kabul etmemiş, bundan dolayı son derecede üzülen Hz. Peygamber’i teselli etmek üzere bu âyet inmiştir  Ayet-i kerimede; “Ey Muhammed, sen sevdiğini doğru yola iletemezsin, fakat Allah dilediğini  doğru yola iletir.” (Kasas,28/56) buyrulmuştur. Başkalarına iyilik yaparak dost kazanma hususunda da Ayet-i kerime de; “iyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”(Fusilet,34) buyrulmuştur. Yardımlaşmada çift yönlü fayda, menfaat söz konusudur. Çünkü veren kimse, vererek mutlu olduğu gibi, alan kimse de alarak, ihtiyacını gidererek rahata kavuşur. Kan vermek gibi. Verilen kan bir hayat kurtarır ama, vereninde sağlığını korur. Herkes inancından dolayı Allah’a karşı sorumludur. Bir Müslüman’ın en büyük mutluluğu Allah’ın rızasını kazanmaktır. İnsan başkasına yardım ederek de mutlu olur. Peygamberler hariç herkes hat edebilir. Hatasız kul olmaz. İnsanlar hat etmekte eşittirler. Ancak farklı olan hatanın çeşidi ve oranıdır. Mühim olan hata işlememektir. İşlendiği zamanda özür dilemesini bilmelidir. Başkalarına karşı güzel ve yumuşak konuşulmalıdır. Güzel bir sözün sadaka olduğu bilinmelidir. Atalarımız da” tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” demişlerdir. Başkalarına karşı kaba ve kırıcı davranışlardan uzak durulmalıdır. Başkalarına kaba ve kırıcı davrananlar sevgilerini ve güvenlerini yitirirler. Toplumdan da dışlanırlar. Mühim olan kişilere değil, kötülüklere düşman olunmalıdır. Günahkâr değil, günah kınanmalıdır. Hiç şüphesiz. günahlara götüren yollarda günahtır. Toplumsal Yardımlaşma ve Yardım Kurumları "Yardım etmek (infak)" zekât ve sadaka ile birlikte diğer iyilik yapma türlerini de içeren bir kavramdır. Yardım etmek, zekât verme yükümlülüğünden daha önce  bildirilmiştir.. Çünkü "infak" kavramı zekatı da içine alan ve yardımlaşmada sınır koymayan daha geniş bir kavramdır. Nitekim Fatıma binti Kays'ın bildirdiğine göre Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: "Malda zekâtın dışında daha başka haklar vardır."(Tirmizi) Dinimizin emrettiği zekat ve sadaka, toplumsal yardımlaşmanın en güzel örnekleridir. Kişisel yardımlar: Zekat, sadaka ve fidye ve fıtır sadakasıdır. Toplumsal yardımlaşma :Vakıf, İmarethaneler ve Aşevleri (eskiden vardı), dernekler ve çeşitli yardım kuruluşlarıdır. Sadaka-i Cariye; Sürekli, kalıcı sadakalardır. Toplumun yararına sunulacak eserler yaptırmak suretiyle, topluma yararlı eser bırakmaya sürekli sadaka denir. Yol, köprü, çeşme yaptırmak ve ağaç dikmek gibi. Sürekli sadaka bırakanların öldükten sonra amel defterleri kapanmaz. O bıraktığı sadakadan insanlar yararlandığı müddetçe amel defterine sevap yazılmaya devam eder. Bundan dolayı, amel defterini kapatmamak isteyenler sadaka-ı cariye bırakmışlardır. İnsanların karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olmaları önemlidir. Ayet-i Kerimede; “ Ey inananlar!  İyilikte ve fenâlıktan sakınmakta yardımlaşın.” (Maide,2) buyrulmakta Peygamberimizde Hadis-i şeriflerin de ; “Mü’minler birbirlerini sevmekte ve birbirlerine merhamet etmekte, bir vücut gibidirler. Onun bir organı rahatsızlandığı zaman, diğer organları da rahatsız olur. Onun için acı çekerler. Ona yardıma ve onu korumaya koşarlar.” Diğer Hadiste ise ; “ Bir Mü’min diğer bir Mü’min için, bir binanın birbirine yaslanan tuğla duvarları gibidir.” Buyurmuştur.