Değerli dostlar, bugün memleketimizden bazı enstanteneleri arkadaşımla değerlendireceğiz. -Merhaba kardeşim, bugün memlekete dönmüşsün. -Ne yapayım seni özledim de. -Bak bugün memleketimden bir manzarayı ben anlatabilir miyim ? -Ne demek , senin memleket meseleleri ile ilgili olmana şaşırdım doğrusu, neyse merak ettim anlat bakalım, bu defa dinleyici ben olayım. -Uzun bir aradan sonra geçen hafta sonu Zeytin Ilıcasına günübirlik gidişim oldu. Unutmuşum yolun durumunu, anladım ki Göksun yolu 2023’e kadar tamamlanacak gibi. Hep merak etmişimdir, Andırın yol ayrımından bu tarafa Hasancıklı’ya kadar olan kısım  hiç olmazsa, çift şerit yol olarak yapılamadı, bir türlü anlayamadım. 45 Km gittikten sonra Ilıca yol ayrımına ulaştık, acaba gitmediğim bir kaç yıl içerisinde Ilıca yolunda bir gelişme olmuş mudur diye merak ettim ancak kısa bir sure sonra herşeyin aynı olduğunu üzülerek gördüm. Bu şehrin en önemli sağlık turizm potansiyeli olan Zeytin Ilıcasının 25 Km’lik yolunun güvenli bir sürüş için uygun hale getirilmesi niçin düşünülmez, doğrusu aklım almıyor. Bu şehirden ve çevre illerden Türkiye’nin dört bir yanındaki kaplıcalara gidilmesinin Zeytin Ilıcasının altyapı eksikliklerinden dolayı olduğu gün gibi ortada. -Bravo, şehrimizin önemli bir sorunuyla ilgili güzel tespitler. Konu ile ilgili  yetkililere soru sorduğumda güzergahın zorluğundan bahsediyor, ancak yıllar once Adana’yı Konya’ya bağlayan Pozantı yolunun nasıl kısa sürede bitirildiğini görmüş birisi olarak  bu mazeretin çokta makul olmadığı ortada. -Neyse, bu hafta sende ne var ne yok. -Ben bu hafta şehir içine takıldım. İlk gözüme takılan Bahçeli Evler Camii karşısında yıllardır kullanılmayan eski Yenişehir Devlet Hastanesi binasıydı. Kamuya ait olduğunu bildiğim bu yerin Valiliğe bu kadar yakın ve göz önünde bir yerde, şehrin en Işlek caddesinde olmasına ragmen metruk bir şekilde durmasını bir türlü anlayamıyorum. Yıllarca kamuda görev yapmış birisi olarak çok cüz’i paralar nedeniyle bir çok memurun memuriyetten men edildiğini biliyorum. Yıllardır kamuya ait bu binanın boş bir şekilde durmasının ne kadarlık bir kamu zararı olduğu, bunun müsebbiplerinin kimler olduğu ve ne gibi bir işlem yapıldığını doğrusu bu şehrin meraklı insanları dillendiriyor. İşin diğer bir yönü de binanın kötü alışkanlık edinmiş insanlara mekan olduğu şeklinde, benden söylemesi, acı bir olay yaşanmadan ne yapılacaksa yapılması lazım. -Hepsi bu kadar mı? -Olur mu canım, hep düşünmüşümdür köylerin bile meydanı varken, büyükşehir kategorisinde olan bu şehrin bir meydanının olmamasını hayretle karşılıyordum. Sen de bilirsin, yıllar once bu şehirde siyasi toplantılar Kıbrıs Meydanında yapılırdı. Adı meydandı ama hiç meydana benzemiyordu. Bugünlerde ise bu toplantılar Müftülük Meydanında yapılıyor. Meydan diyorlar ancak ben bir türlü ortada meydan göremiyorum. Olsa olsa trafiğe kapatıldığında oluşan bir alandan bahsedebiliriz. Neyse bir kaç yıl once şehrin tam göbeğinde Belediye çarşısınında bulundu alandaki binaların yıkılması sonucu meydan tarifine uygun bir alan ortaya çıktı. 15 Temmuz sonrası Demokrası Nöbetlerinde önemli bir ihtiyacı karşıladı. Ben bu alanın daha da genişletilerek şehrimize kalite katacak bir meydana dönüştürülmesini  hatta şehrimizin simgesi Sütçü İmam anıtının, Ulu Cami karşısında eski Belediye binasının olduğu alanda resmi törenler için bulunan Atatürk heykelinin de bu alana taşınmasının meydana ayrı bir renk katacağını düşünüyordum ama olmadı. Demek ki herkes benim gibi düşünmüyormuş. Aklıma gelmişken Valilik ile Ulu Cami arasında çalışma yapan Belediyemizin cadde üzerindeki dükkanların dış cephelerinin ve tentelerinin görsel kirlilikten kurtarılması içinde gerekenleri yapacağını umuyorum. Sana aynen katılıyorum, gün olur yetkililer bizim gibi düşünmeye başlar, geçikmeyle de olsa şehrimize kalite katacak bir meydanımız olur. -Son olarak hassas bir konuya da değinip bu haftayı tamalayalım.   -Merak ettim doğrusu? -Şimdi yeni moda Café’ler ya da şehrimizin belli markalarının işlettiği Pastane-Restaurant  gibi mekanlar. Mekanlar güzel, insanlarımız özellikle genç nesil bu mekanlara yoğun ilgi gösteriyor. -Ne güzel sorun ne o zaman? -Bu ülkenin Cumhurbaşkanı her fırsatta sigara ile mücadele ediyor, bazen emrivaki yaptığı bile oluyor. Ancak yukarıda bahsettiğim mekanlar nedense bu yasak kapsamında değil. Bebek, çocuk, genç yaşlı insaların bir arada olduğu bu mekanlarda siğara içme serbestliğini anlamakta zorluk çekiyorum. Siğara yasağını denetleyen ekiplerin bu mekanları görmemelerini de anlayamıyorum. Gerçi bu yasağın Ankaradan uzaklaştıkça gevşediğini düşünüyorum. Adliye de hakim-savcıların, hastanelerde doktorların, belediye de daire başkan larının siğara yasağı kapsamında olmadığını, tek başına iş yerinde bir esnafın, br avukatın, bir mali müşavirin ise siğara yasağı kapsamında olmasının ise anlaşılır bir yanı var mıdır doğrusu anlamakta zorlanıyorum. -Ben de kardeşim, inşallah birileri sesimizi duyar. -İnşallah. Bugünlük  bu kadar, Hoşçakalın.