Her bayramda, Bugün Gazetesi olarak özel bayram sayısı çalışması yapıyoruz. Bu özel sayının içeriği ise günlük çıkarttığımız nüshalardan biraz daha farklı. Özel sayımıza, kentin dondurma kralı Mado’nun Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kanbur’la röportaj yapmak için kolları sıvadım. 4 günlük uğraşım ve ısrarım sonuç verdi, uzun bir telefon trafiğinin ardından randevu alarak fabrikaya gittim. Giderken kafamda sorularımın yanı sıra Sayın Kanbur’la ilgili de çok soru işareti vardı. Personeli onu gördüğünde kaçacak delik aradığını, kardeşlerinin ise ayağa kalkıp bir baba saygısıyla karşıladığını duymuştum. Daha önce çok yakın diyaloğum olmadığı için Sayın Kanbur’un görüntüsü asabi, her şeye anında sinirlenen, hiçbir şeyi beğenmeyen, yüzü gülmeyen, hala çok eski telefon kullanan, teknolojiden uzak, a sosyal, herkesin bir şey sormak için korktuğu biri olarak bana yansımıştı. Bunlara rağmen Mado’nun nasıl bir dünya markası olduğu, dondurma sektöründe Maraş’ın ismini nasıl Dünyaya duyurduğu, Romalılarla nasıl kafa tuttuğunu hep merak ediyordum. Tabiki röportaja giderken de bu özellikleri beni de tedirgin etmiş, hemen girişteki sekretere ‘patronunuz çok sinirli, çok korkuyor musunuz?’ diye sormuştum. Sekreter hanımdan beklemediğim bir cevap aldım; ‘Mehmet Bey, sinirli değil, çok şefkatli ve personeli de Mehmet Bey’i çok sever’ demişti. Bu cevap tedirginliğimi biraz olsun atmıştı. Şatafattan uzak, sade döşenmiş makam odasına girdiğimde beni ayakta karşıladı, hemen sorularımı sormamı istedi. Sayın Kanbur’a sorduğum ilk sorunun cevabını almaya başladığımda kafamdaki tüm soru işaretlerinin yanlış olduğunu, dış görüntünün beni yanılttığını anladım. Dış görünüşüyle asabi bir görüntü çizen Sayın Kanbur’un yüreğine dünyaların sığdığını ve kalbinin ne kadar bir yumuşaklığa sahip olduğunu, personelinin bir baba edasıyla yaklaştığını gördüm. Her soruma verdiği cevap, Sayın Kanbur’un ufkunun ve vizyonunun da ne kadar geniş olduğunu ortaya çıkarıyordu. Evet, telefonu bundan 12 yıl önce çıkan Nokia 6230 marka cep telefonuydu ama kafasında ve fabrikasında dünyanın en ileri teknolojilerini barındırıyordu. Dondurmanın nasıl Maraş dondurması olduğunu örnekleriyle anlattı, Roma’da dünyanın en büyük dondurma sermaye gruplarını konuşmasıyla nasıl dize getirdiğini, dünyanın 22 ülkesine nasıl Türk bayrağı götürdüğünü, bunları yaparken hangi yollardan geçtiğini anlattıkça keyif aldım. Karşımda geleneklerine bağlı, para kazanma hırsı olmayan, memleket milliyetçiliği yönü ön plana çıkan tam bir Osmanlı adamı vardı. Yaşam felsefesini tam bir Osmanlı gibi yaşayıp diğer taraftan da işinde teknolojinin ve günümüzün tüm argümanlarını kullanarak müşterilerine en iyinin en iyisini sunan bir işadamı  vardı. Mehmet Bey disiplinliydi, çünkü işi ihmale gelmezdi. Makam odasında beyaz önlüğünü giymiş, Mehmet Bey odaya girdiğinde ayağa kalkan bir personel de dikkatimi çekmişti. Sonradan o hanımefendinin kızı ‘Ece Nur’ olduğunu öğrendiğimde bir şok daha olmuştum. Benim bildiğim patron çocukları ayak ayak üstüne atıp emirler yağdırır fakat oradaki manzara bunun tam tersiydi. Diğer personeller gibi beyaz önlüğünü giymiş, disiplinli bir şekilde babasının tecrübesinden yararlanmak isteyen bir personel vardı. Sohbet dönüp dolaşıp şehre geldi, Sayın Kanbur’un anlattıklarıyla bir kez daha şok olmuştum, şehir için anlattıkları ve uygulanmasını istediği projeler sadece Türkiye’de değil, Kahramanmaraş’ı belki de dünyanın en marka şehri ve kültür şehri yapacaktı. Röportajım tamamlandı, kafamdaki asabi adam gitmiş, geniş vizyonlu, memleket milliyetçisi, şefkatli ve güler yüzlü bir Osmanlı adamı kalmıştı. Sayın Kanbur’un röportajını geçtiğimiz Cuma günü yayınladım, merak edenler www.marasbugun.com internet haber sitemizden okuyabilir. Fakat Sayın Kanbur’la röportaj yaptıktan sonra Mado’nun nasıl bir dünya markası olduğunu, nasıl bu kadar büyüdüğünü, yeni konseptlerle nasıl dünyaya mal olduğunu, Dondurmanın tüm dünyada nasıl Maraş dondurması olarak ün saldığını daha iyi anladım. Bölgedeki hayvancılık ve meyveciliğin gelişmesinde önemli rol oynayan, Kahramanmaraş’ın ürünlerini işleyerek bölgeye de büyük ekonomik girdi sağlayan Mado gibi firmalara her zaman destek olmak lazım, sahip çıkmaz lazım. Atilla Kanbur’un mizansel olarak söylediği gibi Mado’nun açılımı; ‘Mehmet Abimin Dediği Olur’ Maraş Dondurma (MADO) Mehmet Kanbur’un kaptanlığında, kardeşleri Atilla ve Erdal Kanbur’un özverili çalışmalarıyla büyümeye devam ediyor.