İlkyazımı, Aksu çayı ile ilgili, 2014 yılının ekim ayında gazetem Kahramanmaraş’ta Bugün de yazdım. Yazan olarak başlayıp yazar olarak çıkmak umuduyla. Kendime bir yazarlık okulu olarak gördüğüm gazetemde kendimce bir şeyler öğrenmeye ve yazmaya, tecrübeli yazarları takip ederek onlardan bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Zira teoride ne kadar bilgi öğrenseniz öğrenin bunu pratiğe dökmeden kendinizi geliştiremez ve yerinizde sayarsınız. Ben de yazarak ve diğer yazarları okuyarak hatalarımı görmeye ve kendimi geliştirmeye çalıştım. Çünkü kendimi ancak işin içinde yani mutfakta geliştirebilirdim. Bu güzel okulda önümde pek çok yol gösterici ve tecrübeli yazar vardı. Sadece burada mı ülkemizin en nadide yazarlarını da takip ettim. Faydalandığım tüm yazarlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ayrıca başta gazete sahibi Mehmet Mümtaz Beyefendiye ve diğer ekip arkadaşlarımıza emekleri için çok teşekkür ediyorum. Benim kendimi gerçekleştirmemde bana verdikleri imkanlar için. Bu gazete olmasaydı belki de sadece defterime veya bilgisayarıma yazacak ve yazdıklarım defterimde kalacaktı. Bir aydının dediği gibi; yazar olmak ve aydın olmak için önce yazabilmek ve sonra bu yazılanları basında veya kitap olarak paylaşmak gerekiyor. Saklı duran fikirler işe yaramayan eski eşyalar gibidir. Sadece kalabalık yapar bu nedenle paylaşılmadan değer kazanamaz. Bunun için yerel ya da ulusal basında paylaşmak gerekiyor.

Belki bazıları yerel medyayı küçümser, değerini ve önemini bilmediği yani cahilliği nedeniyle, ama yerel medya o kadar çok önemli ki, bunu anlamak için biraz idrak ve gayret göstermeniz gerekiyor. Bu nedenle pek çok insan anlayamaz. Yerel medyası güçlü olan yerler gelişime ve aydınlanmaya açık halkı bilinçli yerlerdir. O nedenle yereli güçlendirmek gerekiyor. Ama maalesef bu, ülkemizde biraz sıkıntılı. Yerel medya çok sıkıntılar yaşamak ve badireler atlatmak zorunda kalıyor. Özellikle de baskı ve maddi sıkıntılar. Oysa yerel medya her şehrin kendi aydın ve yazar okulu. Topumu aydınlatan ve geliştiren fikir yuvalarıdır. Buralar topluma aydın ve yazar yetiştirdiği gibi toplumu da yetiştirmektedir. Bu nedenle desteklenmesi ve güçlü kılınması gerekiyor. Bizde dev şirket sahipleri veya güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmayan ayakta kalmakta güçlük çekiyor. Ekonomik desteğe ihtiyaç duyuyor. Tabi bu konuda destek önce halktan gelmeli. Halkın desteğiyle ayakta duran basın özgür ve eleştirel olur, ancak halk desteği alamayan basın geçim derdine düşer ve sonunda eleştirmeyen ve eleştiremeyen bir konuma düşer.

Bu okullarımıza sahip çıkmak ve desteklemek zorundayız. Bir memleketin gelişmesi oradaki eğitim sistemine değil memleketteki aydın sayısına bağlıdır. Eğer güçlü kalemleriniz ve halkı aydınlatan güçlü kadronuz var ise memleket gelişir zira halk bilinçli ve sorgulayıcı olur. Ama böyle bir aydın kadrodan mahrum kalırsanız aydın yerine hükümetin veya muhalefetin düşmanı ya da dostu olur. Ve onların her yaptığını alkışlayan öven bir yazan çizen takımı oluşur. Bundan da ne aydın ne de bilinçli halk yetiştirir. Bunlar sadece tarafına adam daha doğrusu taraftar yetiştirir.

Evet, başa ve başlığa dönecek olursak ben bu gazetemde yani okulumda çok şey öğrendim ve iyi ki burada yazmaya başlamışım diyorum. Geçen senelerde ilk kitabımı çıkarmıştım, bu kitap yetiştiğim memleketime bir vefa borcu olarak memleketim hakkındaydı. Daha sonra yazmış olduğum gazete yazılarımı genişleterek ve geliştirerek üç yüz sayfalık bir deneme kitabı hazırladım ama yayınevine göndermedim. Beklemede. Asıl olay ise yıllardır kafamda planladığım ve üç yıldır yazdığım, yaşanmış olayları derlediğim bir gerçek hayat hikayesi olan ROMAN ım şu an yayınevinde ve son düzenlemeler yapılıyor. İnşallah önümüzdeki günlerde çıkacak. Daha öncesinde iyi kitap okuyucusu olan kitap kurtlarına ve ülkemiz çapında bir editöre ön okuma yaptırdım. Onlar eseri çok beğendiler. Konu ve akıcılığını övdüler. İnşallah sizlerde bu eseri alır, okur ve beğenirsiniz.

Tekrardan sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Çıkacak kitabımı okumanız beğenmeniz ve tavsiye etmeniz dileğiyle…