Sonbahar aylarından bir gün öğle saatlerinde Acemlinin çevresinde bulunan Maraş Kalesinin ön yamacına düşen Albayrak okulunun bahçesinde neşeyle oynayan Oğuz, ansızın bastıran yağmur karşısında telaşla okulun içerisine koşarak ıslanmaktan son anda kurtulmuştu. Etrafı saran karabulutlar öğrencilerin bahçede oyun oynamalarına engel olmuştu.

Çok bir zaman geçmeden etrafı saran kara bulutların ardından adeta silip süpürerek etrafı aydınlatan bir güneşle beraber yağmurda çiselemeye başlamıştı ve ardından oluşan bir gökkuşağıyla da manzara görülmeye değerdi. Akabinde tekrardan öğrencilerin cıvıltılarıyla dolan okulun bahçesi panayırı aratmıyordu. Herkes el ele tutuşmuş kalemizde dalgalanan al bayrağımıza doğru dönmeye başlayarak bir halka oluşturmuşlardı.

Beş dakika sonra ders zilinin çalmasıyla içeri geçen öğrencilerin gözü dışarıda kalmıştı. Manzarayı temaşa eden Mehmet öğretmen öğrencilerine biraz daha oynaması için izin vermişti. Büyük bir zevk ve heyecanla yeniden bahçeye koşan çocuklar, sessizliği tekrardan bozarak cıvıltılarıyla etrafı coşturmuşlardı. Onlar geleceğin nesilleriydiler… Geleceğe umutla ve neşeyle koşuyorlardı.

Mehmet öğretmen elinde çayını yudumlarken etrafı saran mis kokuyu da ciğerine çekmekten geri kalmıyordu. Böylelikle çayının tadı bir kat daha artıyordu. Keyfine diyecek yoktu doğrusu. Bardağın dibindeki son yudumluk çayı da içtikten sonra hadi sevgili öğrenciler, sınıfa! diyerek içeriye geçti. Ardından koşarak arkası sıra içeriye geçen öğrencileri bu teneffüsten memnun ayrılmışlardı.

Mehmet öğretmen dersine geçerek öğrencilerine teneffüsteki izlenimlerini ifade etmesi için bir kompozisyon yazmasını istedi. Bilgiler tazeyken öğrenciler içlerinden geldiği gibi yazılarını yazmaya başladılar. Lakin biri vardı ki o bambaşka bir yazı yazdı çünkü onunki başka bir izlenimdi.

Bu öğrenci öğretmenini yazmıştı… Gecesini gündüzüne katan ve her yönüyle öğrencilerine model rol olan öğretmenini yazmıştı. Fedakarlığı ve emeğiyle bu nesillerin geleceğin adaletli, akıllı ve her yönüyle dürüst olması adına bir mum gibi etrafını aydınlatan öğrencilerinin öğretmenini yani Mehmet öğretmenini yazmıştı. Hem de her cepheden ve her kareden…

Yağmur altında ıslanan öğrencisine ceketini ve şemsiyesini veren bir öğretmen. Ayakları sırılsıklam olmuş bir öğrencisine yeni bir çorap veren ayaklarını ve ayakkabısını kurutması için sobayı bin bir gayretle yakmaya çalışan öğretmen. Okula aç geldiği bir günde öğrencisinin karnını doyuran öğretmen… Kış günü evinde yakacak odunu kömürü olmayan öğrencisine kışlık temin eden bir öğretmen. Hastalandığında sağlık ocağına öğrencisini götüren öğretmen. Kılık kıyafetinde sıkıntı yaşayan bu öğrencilerine pantolon, gömlek ve ayakkabı temin eden bir öğretmen.

Kompozisyonlarını bitirip öğretmenine teslim eden öğrenciler, heyecanla üçüncü derste açıklanacak kompozisyonun sonuçlarını heyecanla bekliyorlardı. Mehmet öğretmen nihayetinde sınıfa gelmiş ve sonuçları açıklıyordu. Öğrencilerinin yazdıklarından öylesine duygulanan ve memnun kalan Mehmet öğretmen, her şeyden önce güzel ve manalı yazılarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum sevgili öğrencilerim dedikten sonra hanginizin yazısını okuyayım ki hepsi birbirinden güzel; ancak bir yazı var ki içerisinde beni hiç böylesine mutlu etmemişti biraz da mahcup bir edayla mütevaziliğini göstermek adına…

Açıklamasını bütünüyle bitirmeden sınıf adına söz alan Merve elinde bir kağıtla yerinden izin alarak ayağa kalkıp kağıttaki şiiri okumaya başladı:

Nedir yirmi dört Kasım bilir misiniz?/Bize okuma ve yazmayı öğreten /Bize okul yaşamında rehber olan/Bize davranışlarıyla örnek olan/Bir mum gibi etrafını aydınlatan /Bizi eşsiz bilgileriyle donatan /Aydın nesilleri yarına taşıyan /Aziz öğretmenlerimizin günüdür /Gün senin günündür öğretmenim, sevin /Bu zafer senindir öğretmenim, övün /Bu nesil senindir öğretmenim, eğit /Bu nesil senindir öğretmenim öğret /Bizler

sensiz ne yaparız öğretmenim? /Senin varlığınla coşup seviniriz /Senin sevginle yetişip ilerleriz :/Sen yarınlara umut ışığımızsın /Annemiz, babamız ve her şeyimizsin…

Yirmi dört kasım öğretmenler günü, bütün öğretmenlere nice azimli, çalışkan, dürüst ve terbiyeli fidanlar yetiştirmeyi nasip etsin… Öğretmenler gününüz kutlu olsun.