Virüs tatili, bayram tatili derken inanın sıkıldık. Tabi ki evde bir şeyler yapmadan durmak neredeyse mümkün de değil. İyi ki, kitap okuma ve yazma alışkanlığı edinmişim diyorum kendi kendime, yoksa bunalım başlayıveriyor. Ancak okuduklarım daha çok şey öğretti. Örneğin, kıyas yapabiliyorum, sıkıldığım zaman Hz. Yusuf’un (as) duasını okuyorum, rahatlıyorum. Hastalandığım zaman “Ya Şafi(cc)” diyerek Yaratan’a sığınıyorum, inanın şifa da buluyorum. Sonra diğer kitapları da okuyorum.

İncil ve Tevrat’tan bölümler okuyorum, sonra alemlerin nuru Kur’an-ı Kerim’i okuyorum, olayları karşılaştırıyorum, yorum yapabildiğim kadarı ile tefekküre dalıyorum. Kur’an-ı Kerim’in gerçekten hidayet kaynağı olduğunu tasdik ediyorum…

Ardından Kur’an da geçen ayetlerin nüzul sebeplerini araştırıyorum, Yunus 4 kitabın manası derken, ben üç kitabı karşılaştırdığımda, hepsinde “La İlahe İllallah” deyişlerini öğreniyorum.

Aslında ilk yazılan 3 İncil’de teslise dair tek bir harf bile yokmuş, bunu araştırmalarımda gözlemledim.   4. olarak ortaya çıkan Yunanca Yuhanna incilinde, Yunan filozofu Eflatunun teslis fikrine rastlıyoruz. Tevrat’ta hiç bilmediğim konulara da rastladım, özellikle peygamberler tarihi açısından okunabilir, çok farklı bilgiler var.  

HAK KİTAP KUR’AN

Neyse konuya girelim. Her şeyden önce Müslüman önce kendi kitabını okumalı, sonra da kitaplara imandan dolayı diğer kitapları okumalı, böylece iman daha da pekişiyor….

Yüce kitabımız ve diğer hak kitaplar daha çok peygamberler ve salih insanların kıssa ve hikayelerini yer veriyor. “Ancak hepsinde de ortak olarak tecrübe edilen, tekerrür eden bir boyuta dikkat çekiliyor. Hepsinin de tecrübesinde cahiliyeye karşı, kula kulluğa karşı bir mücadele var. Bu mücadelede yaşanan diyaloglar birbirine, tekerrür hissini verecek kadar benzer. Ama aynı zamanda tarihin her döneminde kula kulluk da insanın sürekli tekrarlayan bir eğilimi. Kula kulluğu doğuran cahiliye ve onun bütün nitelikleri tarihin ve dünyanın her yanında görülüyor. Onlara karşı verilen mücadele de bütün peygamberlerin mücadele tarihinde kendi kendini tekrarlıyor ama farklı biyografilerde ve farklı hayatlarda yer alıyor.

Kur’an ayetlerinin nüzul sırası üzerinden anlamaya çalıştığımız Peygamberin hayatında Kur’an ayetlerinin sürekli önceki peygamberlerin çok farklı tarihlerdeki mücadelelerinden örnekler getirdiğini görüyoruz. Yeryüzünü gezip önceki kavimlerin neler yaşadıklarını ve başlarına nelerin gelmiş olduğunu bilerek kendi tecrübeleri için bir ibret almaya davet ediyor. (Özellikle helak olmuş çok güçlü milletlerin bir anda yok olduklarını, kimi zaman taşa kestiklerini görüyoruz…)

TARİH TEKERRÜR EDER Mİ?

Bu konuda Yasin Aktay, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı “Tarihte tekerrür eden şey nedir? Başlıkla yazısının sonunda diyor ki; “Önceki kavimlerin, Hıristiyan, Yahudi veya müşriklerin yaptıkları hatalar, geçmişte kalmış, bir daha tekrarlamayacak davranışlar olarak zikredilmez. Aynı hataları tekrarlama ihtimali hiçbir zaman yok olmayacağı için anlatılır. Müslümanların Müslüman olmak dolayısıyla bir garantileri yok yani. Aynı hataları yapma istidadı herkeste vardır. (Bugünün toplumu da benzer hatalar yapıyorlar, Lut Kavmine özenenler gibi. Ama tekrarlanması mümkün olmayanlarda vardır elbette…)

 “Peygamber ve ashabının Mekke’den Medine’ye doğru yaşadıkları tecrübenin bir daha aynı şekilde tekrarlaması imkansızdır.

Tıpkı Hz. Musa’nın Firavun’ la ve İsrail oğullarını özgürleştirme yolunda yaşadığı tecrübelerin aynı şekilde tekrarlamasının imkânsız olması gibi. Veya Hz. Nuh’un, Hz. Süleyman’ın, Hz. Şuayb’ın, Hz. Yusuf’un veya tüm diğerlerinin siretlerinin biricik, kendine özgü, tekrarlanamaz olması gibi. Ancak her bir biricik tecrübe içinde Kur’an’ın dikkat çektiği tekerrür edenin ne olduğunu iyi görmek, iyi anlamak gerekiyor. Kur’an’ın nüzulünden sonra dünya artık eski dünya değildir…”

Evet bunu da görmek gerekiyor. Şahsen gördüğüm şu ki, bugünün insanı geçmiş kavimlerden teknolojik olarak ilerde, refah seviyesi de yüksek ancak, günahlarda yarışma yönünde hiç de onlardan geri değil. Fakat, yeryüzünde inanan insanlar da var, çok şükür. Ben inanıyorum ki, biz Allah’a yönelirsek, O(cc) bizim elimizi bırakmayacaktır. Okumaya devam.