Türkiye, Suriye'de "güvenli bölge" oluşturulması fikrini 2012'den beri gündeme getiriyor. ABD'de ise karşılık bulmayan bu öneriye, binbir yalanlarla oyalamaya çalışıyor…. ABD çok yüzlü hem de ne çok yüzlü politikasını sürdürmeye devam ediyor!,.Türkiye’yi anlıyoruz diyorlar anlıyorsunuz da niçin teröristlerle kol kolasınız! Bunu bize bir anlatın bakalım…

Türkiye ve ABD’nin "güvenli bölge"den beklentileri ve hedefleri çok farklı. Bu nedenle henüz uzlaşmaya varılamadı….Türkiye bölge halkı için güvenli bölge ve Türkiye cumhuriyetine 1980’lerden beri taciz atışında bulanan bu terör kaynağının kurutulmasını hedefliyor…ABD ise Türkiye’nin tam zıddı beklentileri içinde…Yani Bölge halkına savaş, korku, kaos ortamı ve teröristlere daha güvenli bölge için mücadele ediyor. ABD bunu niçin istiyor? Kendince bir çok nedeni var…Birincisi Orta Doğuda tek söz sahibi olmak, petrol kaynaklarını istediği şekilde kullanabilmek, Bölgenin demografik yapısını değiştirmek…Türkiye’yi zayıflatmak ve İranı bölmek, Ortadoğuda kendine amede bir pion devlet kurmak, Rusya’ya meydan okumak…daha bir çok nedenler sayılabilir…

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta başında Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge için ABD’ye 2 hafta süre tanıdı…Ya bizimle olursunuz ya da teröristlerle olursunuz dedi…

Peki "güvenli bölge" denilince kim, ne anlıyor? Bugüne kadar hangi aşamalardan geçildi?

Türkiye ve ABD arasındaki 'güvenli bölge' pazarlığında son durum ne? Üç konuda uzlaşma yok: Derinlik, kontrol, YPG…

Financial Times, 2016 tarihinde Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulması talebine Amerika Birleşik Devletleri'nin sıcak bakmıyor başlığını kullanmıştır. Neden sıcak baksın ki! Orta Doğuda teröristleri peydahlayan ve büyüten ABD değil mi?  Bunlar teröristler üç devleti önce zayıflat misyonun yükleyen ABD değil mi? Sonra da kendi askerleri ile barış demokrasi getireceğiz diye bu üç ülkeyi bölerek kendine yeni  uşak devletçik oluşturmak…Geç bunları ABD! bizler senin ne sinsi olduğunu iyi biliyoruz…Bugün yıl 2019 ABD Türkiye’nin psikolojik baskıları, Dünya arenasında özellikle Rusya ve İran ile Suriye’nin güvenliği ve bölünmezliği konusunda gösterdiği kulis çalışmaları neticesinde bugün biraz daha ılımlı hale gelmiştir. Ne ılımlı ama değil mi (!).

Ancak Washington bölgede resmi bir güvenli bölge oluşturulması önerilerine ısrarla karşı çıkıyor…Nasıl çıkmasın? Orda himaye ettiği teröristler, yıllık masraflarını ABD finanse ediyor hem de milyon dolarlar harcayarak… Silahlar, askeri mühimmatlar, Eğitmen subaylar, beslenme, barınaklar, Tuneller, menfezler, yer altı sığınaklar….

Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu ve ABD’nin ise desteklediği PKK, YPG ve SDG gibi terör paçavraları…Türkiye insanlıktan haktan yana yer alırken ABD teröristlerden ve petrolden yana yer almıştır. Ne de olsa dünyanın baş emperyalisti, tabi ki kendi halkı ve çıkarlarını düşünecek hem de mazlum insanların canı pahasına, özgürlüğü ve yaşam hakkı pahasına… 

"Esas bu güvenli bölgenin derinliği, buraları kimin kontrol edeceği konusu ve buradaki PKK/YPG'lilerin tamamen çıkarılması konusu bizim için hassas olan konulardır. Bu 3 konuda henüz bir mutabakat sağlamış değiliz."

Bu görüşme, Suriye'de savaş başladığından bu yana ABD ile Türkiye arasında "güvenli bölge"nin masaya yatırıldığı onlarca görüşmeden sonuncusuydu. Aslında ABD tarafından her görüşme için kullanılan zaman teröristler için bir artı ömürdür. Türkiye ve Suriye içinse kayıp zamandır…

Ankara, Suriye'deki savaşın başından bu yana hem sığınmacıların yerleştirilmesi hem de "PKK'nın Suriye kolu" olarak kabul ettiği YPG ile arasında bir tampon bölge olması ve sınırlarını korumak için, güvenli bölge talep ediyor. Ancak bu talepleri, bugüne kadar karşılık bulmadı.

Washington'ın önceliği, Türk ordusu ile YPG arasında sıcak çatışmayı önlemek…

Ankara'daki son toplantı sırasında da, ABD Merkezi Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General McKenzie, Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin öncülüğünde oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutanlarından Kobani ile görüştü, görüntüleri yayımlandı.

McKenzie, bu görüşmenin ardından hâlâ Suriye'deyken verdiği röportajda "Türkiye'nin meşru ulusal güvenlik kaygıları var. Biz, bu meşru güvenlik kaygılarıyla IŞİD'le mücadele arasında denge bulmaya çalışıyoruz. [Türkiye'nin operasyonunun] IŞİD'le mücadele üzerinde bir etkisi olur. Şu an bunu değerlendiriyoruz. Türkiye'nin güneye inmesini gerektirmeyecek şartları oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun olmamasını tercih ederiz. Büyükelçi Jeffrey ve diplomatlar şu an orada, kısa zamanda sonuçlarını göreceğiz" dedi.

Ankara, sahadan verilen tüm bu mesajları dikkatle izliyor ve ikinci kez üst düzeyde masaya getirilen önerileri "oyalama taktiği" olarak görüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Cuma günü yaptığı konuşmada, "Amerika ile görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın Fırat'ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız. Ne gerekiyorsa yapacağız. İzin almaya ihtiyacımız yok" diye konuştu.

Washington'dan yapılan "Operasyonu durdurun, güvenli bölge konuşalım" teklifinin bir benzeri, 2018'in sonunda da gelmişti. Ancak bir ilerleme sağlanamamıştı…Çünkü ABD’nin ayak oyunlarından biri…

ABD BÖLGEDE GENİŞ BİR ETKİ SAHASI PEŞİNDE

Basitçe anlatmak gerekirse Türkiye, Suriye’nin doğusunda PKK/YPG terör örgütünün kontrolünde olmayan, Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde ve bölgede yaşayan halkların hakkaniyetle temsil edildiği, bölge insanının toprağına dönebildiği, Türkiye’ye terör tehdidi olmayan bir yapı ortaya çıkmasını istiyor. Ortaya çıkacak yapının detayları; yani kaç kilometre olacağı, nasıl bir idari yapı tarafından yönetileceği, Suriye’nin yeni sisteminde nasıl yer alacağı gibi şeyler daha teknik ama önemli detaylar...

ABD ise Suriye’nin içinde varlığını devam ettirebileceği, varlığını meşru kılabilecek ve mümkün olduğu kadar az askerle olabildiğince çok politik, askeri ve stratejik etki üretebileceği bir yapı istiyor. ABD, Fırat’ın doğusuna baktığı zaman sadece IŞİD’le mücadelesinde ona yardımcı olan ve bu nedenle örtülü ya da açık operasyon yürüttüğü bir grubu korumak değil, bunun ötesinde hem Suriye’de hem Fırat Havzası’nın güney kısmı içinde etki sahası oluşturabileceği bir yapı peşinde. Bunun yolunun oradaki mevcut durumu korumaktan, hatta genişletmekten geçtiğini düşünüyor. Tabii Amerikalılar buna İran’ın etki sahasını sınırlandırmayı da dahil ediyor…

Türkiye kararlılığını göstermede geç kalmıştır. Derhal Zeytin Dalı, Afrin operasyonu gibi yeni zaferlere yelken açmalıdır. ABD’nin Türkiye’yi anlıyoruz, güvenlik sorunları var hak veriyoruz gibi süslü püslü sözlerine artık inanmayalım…Tipik Amerikan yalanları…Amerika yalan rüzgarı gibi sürekli yalan üretmeye devam ediyor…

Haydi Türkiyem zaferlerle dolu tarihine yenisini eklemenin zamanı gelmiştir…

Türkiye ABD’nin masa başı oyunlarını ancak sahada bozabilir…