Bugünkü yazıma Ahmet Doğan İlbey kardeşimizin birkaç gün önce kaleme aldığı “TARİHTEN BU YANA BABALAR VE OĞULLARIN HİKAYESİ” başlıkla yazısından esinlendim.

Yazısında, peygamberlerden tutunda, bir çok yazar ve çizerin oğulları ile yaşadıkları sorunları dile getiren İlbey, yazısının sonundaki ki “Babalar mı haklı oğullar mı?” bölümünde bu sorunun cevabını aramış; “ Bu sorunun cevabını millet ve medeniyet değerlerimizin hayatı kuşatıp kuşatmadığında aramak lâzım. Bir yandan örneklerde verdiğim gibi geleneğinden kopan babalar ile babalarının hayat tarzından cinnet getiren oğullar var. Öte yandan evden, aidiyetten, yâni babalarının dünyasından uzaklaşan oğullar daha çok, hattâ büyüyen bir sosyal bir mesele…

Sözün özü: Modernizmin hızlanmasıyla baba ile oğul arasında otorite ve benlik kavgası gittikçe artıyor. Batı’da modern kültürün oluşturduğu seküler aile ve hayat tarzının sebep olduğu baba-oğul çatışmasının bizde de olmadığını söyleyemeyiz. Babaların yüreğinde oğullar çok zaman vardır, oğulların yüreğinde babalar her zaman yoktur. Modernleşmenin milletimizde yaptığı tahribatlardan biri de budur!” diyor.

NESİLLER ARASI ÇATIŞMA MI SADECE

Babalar ve Oğullar ile ilgili özellikle Rus yazarların çok ünlü kitapları var. Esasen, babalar ve oğullar arasındaki çatışma, modern edebiyatın temel meselelerinden olmuştur.

Bize ait bir atasözü vardır ya: “Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğlan babaya bir salkım üzüm vermemiş!” Bundan dolayı da bazen babalar, kimi zamanda oğullar dertlerini dile getirmek için, daha doğrusu toplumun yaralarına parmak basmak amacıyla şiirler, makaleler ve kitaplar yazmışlardır.

Hatta Türk romanında Oğuz Atay’dan Yusuf Atılgan’a pek çok yazarın yapıtlarında böyle yazılara rastlamak mümkün.

Peki konuya bugüne taşısak nasıl bir değerlendirme alırız?

Bu konuda geçmişte birçok baba ve evlat ile dertleşme imkânı buldum, yakın ve uzak çevremde gözlemlerim oldu.

Bana göre hadise şudur, evlatta, baba da bir imtihandır. İşin yani imtihanın zirvesindeyseniz bu defa da hem babanızdan imtihan olursunuz hem de evladınızdır.

Ağır bir imtihandır ancak bu imtihan aynı zamanda sizin Allah(cc) katındaki yerinizi ve makamınızı da gösterir.

NİMET SORGULANIR DERLER

Neredeyse birçok peygamberin evladı ile imtihanı olmuştur. Hz. Âdem ile başlamıştır, Habil ile Kabil hatırlatması yapayım.

Sonra Nuh(as) oğlu, Lut(as) eşi, İbrahim(as) oğlu İsmail(as) ile imtihanı olduğu gibi, evlatlarında babaları ile imtihanları olmuştur. Özellikle büyük insanların hayatında bu imtihanlar daha ağırdır. Mesela Hz. Mevlana’nın oğlu ile imtihanı çok mu hafiftir?

Netice itibarı ile baba oğulun haklarını, oğulda babanın haklarına riayet ederse aslında bir sorun yaşanmayacaktır. Ama imtihan dünyasında bu durum olmuyor, az veya çok oğul ile evlatları arasında anlaşmazlıklar yaşanıyor. Bunu sadece nesiller arası çatışma olarak görmekte eksiklik olur.

Karşılıklı beklentiler vardır, işte bu beklentiler yerine gelmediği zaman sorunlar ortaya çıkıyor. Özetle babalar ve evlatlar kendi rollerini en iyi şekilde yapmaları gerekiyor. Ama olmuyor işte, çünkü baba evladın, evlatta babanın imtihanıdır….

Efendimiz(sav) bu konularda şöyle buyurmuştur: “Kız evladı rahmet, erkek evladı nimettir. Allah nimeti için sorgular, rahmetini ise sadece ödüllendirir!”

Burada bir da annelere devreye girdirerek, bir hadisleri yazmak istiyorum: “Anneler dua ettiklerinde, çocukların çevresindeki zırhları görselerdi, dualarını hiç bırakmazlardı!”

Bu nedenle anneler evlatlarına sürekli dua ederlerse, inşallah babalar ile oğullar arasında da imtihan hafifler..

Kalın sağlıcakla.