Şu günlerde Ermenilerin gerçek yüzü bir defa daha ortaya çıktı. Sadece onların mı, Yunanlılar, özelliklede Müslüman devletlerin başında bulunanların ve ‘çağdaş başı dünyasının’ bu güne kadar nasıl tahkiye yaptıkları ve fırsat bulduklarında çirkin yüzleri göstermekten kaçınmayarak nasıl düşman olduklarını net olarak gördük…

Hafta başında Tarihi Hakikatler isimli İbrahim Arvas’ın kaleme aldığı kitaba başladım. Hani bize sadık-ı millet diye öğrettikleri Ermeniler’in iç yüzünü bu kitapta o kadar berrak anlatıyor ki, onlar için yazılmış şu sözlere dikkat buyurun.

“İttihatçılar, Ermenilerle beraber Sultan Hamid merhumun düşmanı oldukları için, onların her arzularını yerine getirmek lüzumuna inanmışlardı…”

“Ermeniler, Kürtlerin kendilerine engel olmasını önlemek için bütün Şark vilayetlerinin ileri gelenlerini (asil, tüccar, bey, ağa gibi üst tabakaların), hükümet memurları vasıtasıyla tahkir ettiler. (s.22)

“Ermeniler, Kürt ileri gelenlerine hakaret ettirdi.” (s.21)

Şimdi şu söze dikkat ediniz; “Hakikaten, dünya milletleri içinde, Ermeni’den daha nankör hiçbir millet tasavvur edilemez.” (s.19)

ALLAH FIRSAT VERMESİN ONLARA

Kitaptan bir olay daha nakledip, konumuza geçelim inşallah!

“Anladık ki, Ermenilerin kardeşlik teraneleri yalanmış. O zaman bütün Şark vilayetlerini kapsayan bir umumu valilik ihdas etmek zorunda kaldılar. Hollandalı Mösyö Hof namında birini, umumi vali tayin ettiler. Van Valisi Bekir Sami Bey, babam Şeyh Hamit Paşa’ya misafir oldular.

Van’ın o zaman valisi bulunan Bekir Sami Bey, teftişte bulunduğu sırada Başkale’ye uğradı. Mutasarrıfla beraber merhum babam Şeyh Hamid Paşa’ya misafir oldular. Kendilerine takdim edilen kahvaltıya vali bey yemek istemedi. “Siz Ermeni arazisini iade etmedikçe kahvenizi içmeyeceğim” dedi. Rahmetli babam: “Efendim bütün malım ve canım devletime fedadır, merak buyurmayınız, kahvenizi için arzunuz yerine gelir” dedi.

Bu söz üzerine bakınız ne diyorlar: “Ermeniler sizden arazi değil, istiklal istiyorlar!” Şimdi gelelim konumuza, böyle bir millete siz güvenir misiniz?

ELBETTE SADIKLARI OLMUŞTUR

Burada şunu ifade etmek isterim. Elbette bir millette herkes kötü ya da iyi olamaz. Elbette Ermenilerin de sadık olanları olmuştur. Burada bahsedilen tarihi gerçekte, fırsat kollayıp, zora düştüğünüzde size arkadan vurmaya çalışan tipler kastedilmektedir diye düşünüyorum.

Bunu şu an yaşananlarda da görmekteyiz. Bakınız Azerbaycan’da mertçe vuruşmak yerine, hiç suçu ve günahı olmayan siviller vuruluyor. Üzerine de yalanı hazırlamışlar, biz hava alanını vurduk diyorlar.

Ancak, her devirde bu tiplerin kullanıldığını biliyorum.

12 Şubat Kurtuluş Savaşı yılları dönemini araştırırken, eski İnönü İlkokulunun olduğu yerdeki kiliseden çıkan dergilere rastlamıştım.

Bu dergiler Fransa’dan gönderilmiş ve Ermenilere, Türk topraklarında bir devlet vaadi var. Özellikle de Doğu Anadolu Bölgesi için tarih boyunca hep bu oyun sergilenmiştir. En son PKK üzerinden bu oyun devam ettirildi. Ancak devletimiz bu gerçekleri gördüğü için onlara bu fırsat verilmedi.

Tabi ki tarihi gerçekler değişiyor, Türk Milleti gözünü açtı, doğuyu da biliyor, batıyı da…

Batının çağdaş olmadığını, şairin ifadesi ile tek dişi kalmış canavar olduğu net ortaya çıkmıştır.

Doğudaki halkı Müslüman olan ülkelerin başındakilerinin onların birer oyuncağı olduğu Filistin’deki gelişmelerden gözlemledik.

Yazar Arif Altunbaş, Pazar günkü yazısında bu ülkeler ile ilgili şöyle bir değerlendirme yaptı: “Irak’ın ve Suriye’nin işgal edilmemiş bir karış toprağı kalmadı. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta terörist avlamasına Amerikan kuklası Irak yöneticileri ‘’Türkiye topraklarımızı işgal ediyor'' diye bizi dünyaya şikâyet edip duruyor. Ama zalim ve ırz namus düşmanı işgalci Amerikalılardan şikayetçi olan üst düzey Irak yöneticisi hemen hemen yok gibi. Bu atanmış yöneticilerin Türkiye’ye karşı olan tavrı işgal ordularının şeref ve namusuna tecavüz etmesine ses çıkarmayan bir fahişenin ''namusuma el sürdürtmem'' diye artistlik yapmasına benziyor…”