Yeni yılla birlikte  2023 e yönelik açıklamalar da birbirini izlemeye başladı.  Çok hazzetmesem de demokrasinin şu an ki sorunları ile 2023 e giden yolda bazı açılımların yarar getireceği hususunda ki görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Cumhurbaşkanlığı sisteminden önce % 30 üzeri alınan oy bir partiyi tek başına iktidara taşımaya yetiyordu. Genellikle %65 gibi oranlarda ise farklı partilere dağılmış bir muhalefet söz konusu idi. Ancak bu %65 lik muhalif oy hem iktidara hem de kendi aralarında muhalefet yaptıklarından blok bir muhalefet söz konusu değildi.

Bugün itibarı ile ise Neredeyse iktidarı destekleyen ve karşı olanların oranı birbirine çok yakın. Bu durum aslında siyaset sosyolojisi açısından da incelenmesi gereken bir sorun.

15 Temmuz 2016 da yapılan kalkışma ülkemizdeki siyasetinde tüm zemininde kaymalara ve yeni yaklaşımlara neden oldu.

15 Temmuz sonrası MHP nin AK Partinin  tek partiymiş gibi hareket etmesi ile merkez sağda mevcut iktidara alternatif olacak bir parti kalmamış oldu. Halbuki CHP, HDP  ve İYİ Partinin laik ve seküler yaklaşımlarına karşı MHP milliyetçi ve muhafazakar bir anlayışla sağduyulu bir muhalefet partisi olarak hareket edip ülkenin milli meseleleri söz konusu olduğunda destek olup, diğer uygulamalarına bir muhalefet partisi gibi yaklaşsaydı hem partisine hem ülkeye hem de AK Partiye iyilik etmiş olurdu.

2015 haziran seçimleri öncesinde mevcut iktidarı gaflet ve ihanetle suçlayıp iktidarın yegane alternatifinin partisi olduğunu ileri süren Bahçeli aradan bir yıl geçince nasıl oldu da AK Parti ile can ciğer kuzu sarması oldu anlamak gerçekten zor.

Bize göre özellikle 2016 dan sonra MHP ve AK Parti arasındaki bu işbirliği  bir çok alanda iktidar uygulamalarının denetimsiz kalması sonucu kalite ve verimi düşürmüş, yapılan her eleştiri laik ve seküler cepheden geldiği için ülkemizi bölmeye ve yıpratmaya destek veren uluslararası çevrelerin oyununa alet olmak, ve bunun sonucu olarak ihanet olarak değerlendirilmiştir.

Bütün bunların ötesinde Ak Parti ve MHP nin çok yakın işbirliği sonucu merkez sağda yaşanan oy kayması oldu. 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan seçimde %49,5 oy alan AK Parti ve %11,9 oy alan MHP nin toplam oy oranı % 60 ın üzerinde iken birlikte hareket ettikleri hem başkanlık seçimi hem de yerel seçimlerdeki toplam oy oranı 10 puan kayıpla % 50 bandına yaklaşmıştır. Siyasi alanın daralması aslında hem AK Partiye hem de  MHP ye oy kaybettirmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçim sonucu Erdoğan’ın seçilmiş olması irdelenmesi gereken bu durumu görmezden gelmeye neden olmuş, nihayet bu görmeme nedeniyle çeyrek asırdır merkez sağ partilerce yönetilen bir çok büyükşehir belediyesi bugün CHP tarafından yönetilir olmuştur.

Daha düne kadar iktidarın uygulamalarından duyulan memnuniyetsizlik nedeniyle MHP’yi bir seçenek olarak gören millet mevcut durum nedeniyle merkez sağ anlayışı terk etme pahasına laik ve seküler anlayışa sahip İYİ Parti ve CHP ye oy vermek zorunda bırakılmıştır. Bu aslında ülkemizdeki siyasi sığlığında açık bir ifadesidir.

AK Parti ve MHP nin tek partiymiş gibi hareket ediyor olması bir araya gelmesi zor olan bir çok görüşünde kerhen ittifak yapmasına zemin hazırlamıştır.

Böyle bir durum olmasa  İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP bir araya gelebilir miydi? MHP eğer bir muhalefet partisi gibi hareket ediyor olsaydı İYİ Parti ile iktidara karşı muhalefet yarışına girecek ve muhtemelen liderleri dışında tabanları farklı olmayan bu iki parti tekrar birleşerek güçlü bir iktidar alternatifi olabilecekti. Bu durum hem demokrasi için bir şans hem de iktidar için uyarıcı olarak bir şans olacaktı.

Yusuf Kaplan’ın dediği gibi bundan 10 yıl önce bu ülkede kendini milliyetçi muhafazakâr olarak tanımlayanların oranı %65 iken bugün bu oran % 50’ye gelmeyecekti.

Bu noktaya gelmemizin nedenlerinden birisi de Erdoğan’ın seçimi ilk turda kazanma hırsından kaynaklanıyor. Halbuki ülkedeki siyasi hava Erdoğan ve karşıtları olarak dizayn edilmese belki seçim 2. Tura kalacak ama yine Erdoğan kazanacak ancak bu defa çok daha fazla bir oy oranı ile kazanılacak olan bu seçim arakasında daha güçlü bir halk desteği olduğu için ülkemizle ilgili hesap içinde olan çevrelere karşı da iktidara önemli avantajlar sağlayacaktır.

Mevcut iktidar 2023 te yapılacak olan seçimi elbette kazanmak ve kurduğu düzenin sürmesini istiyor. Muhalefet böyle olduğu müddetçe de bu arzusuna ulaşması zor olmayacak gibi. Ülkede hem alım gücünde ve özellikle genç nüfusun en önemli sorunu olan işsizlik meselesi dururken CHP nin laik dindarlarının türbanı yeniden ülke gündemine getirme konusundaki çabaları hayrete muciptir.

Bu hususlarda yeri geldikçe ileriki haftalarda görüşlerimi paylaşmaya devam etmeyi düşünüyorum.

Sağlık ve afiyette kalın inşallah.