Galiba günümüz insanı ‘samimiyet’ ve ‘karşılıksız sevmek’ gibi değerlerden gittikçe uzaklaşıyor. Neden mi? Açayım.

Önceki gün yol arkadaşım ile Yatsı Namazından çıktık, iki delikanlı yaşları 20 civarında, kendileri Afganlı olduklarını söylediler, bize otogarı sordular. Uzatmayalım, pek anlaşamadık. Götürmek istedim, yanımdaki diğer arkadaş bu defa kolumdan tuttu.

Diğer hacı ağabeyimiz ellerine biraz para tutuşturdu, yanımdaki yine elinden tuttu. “Ne oldukları belirsiz, güvenme bunlara!” dedi. Galiba yabancı fobisi oluşmuş bazı arkadaşlarımızda, doğrusu şaşırdım!

Sonra yolculara ve yolda kalmışlara yardım edilmesi konusundaki ayetler aklıma geldi. O ayet ve hadisleri hatırlattım kendisine.

Bu defa da: “Özür dilerim, galiba yaşıdaklarımız bizi bu hale getirdi. Sen haklısın, keşke otogara kadar götürseydik!” diye vicdan yaptı….

İNSAN ÇOK DEĞERLİ

İnsan, Yaradan’ın yeryüzündeki temsilcisi ve O’nun sıfatlarına sahip olabilen tek varlıktır. Yani Rab’bil alemin gavur-müslüman ayrımı yapmadan bu dünyada bütün insanlara yardım yapmıyor mu? O cömert değil mi? O halde bizlerde yardım eli uzatmaktan geri durmamamız gerekiyor.

Evet, insan yaratılanların en üstünüdür. İnsan sevgisi ile Allah aşkı birbirine bağlı olarak gelişir. Bu nedenle, şair “ Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü!” der. Yani Allah’a aşk ve sevgi ile inanan insan, insanlara da aynı duyguyla yaklaşır.

İsterseniz, burada Ahmet Yesevi’ye bakalım, ne buyuruyur? Yesevi’ye göre, kişinin Müslümanlığı dünyevi çıkar ve beklentilerden arınmış, samimi ve karşılıksız olmalıdır…

Çünkü, insanın ulaşabileceği en üst mertebeye ulaşması, Allah’la bağ içinde kişinin kendini tanıması, toplumdaki insanlar arasındaki yerini, makamını ve sorumluluklarını da bilmesiyle mümkündür...

Bu anlattıklarıma “İhlas” deniyor. İhlaslı bir insan gösterişsiz, maddi menfaat gözetmeyen bir kişiliğe sahiptir.

Şahsen böyle insanları tanıdım, onların yüzlerinden nur akıyor desem abartı yapmış olmam…

İYİLİĞİ YAYMAK GEREK

Atalar İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir, demişler. Yani iyilik, karşılık beklemeden yapılmalıdır. İyilik ettiğin kimse senden iyilik gördüğünü bilmese de Allah iyilik yaptığını bilir ve seni ya bu dünyada yada öteki dünyada mutlaka ödüllendirir. Halis niyetle yapılan hiçbir iş karşılıksız kalmaz. Eyvallah!

Bakara 177’de Rab’bimiz şöyle buyurur: “ Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takvâ sahipleri bunlardır.

Evet hüküm bu, hadi Müslüman isen bu emrin dışına çık, çıkamazsın kardeşim. Burada Afganlı, Suriyeli, İngiliz diye de ayırım yok.

Cledbul “Dostuna da düşmanına da yardım et; çünkü o zaman dostunla daha yakın dost, düşmanınla daha dost olursun.”

Bunları niye anlattığımı fark etmişsinizdir. Değerli dostlar, selam bile bizde sadakadır, biz Müslümanız, diğer din mensupları gibi olamayız…

Yazımı Chilon’ şu gözül sözü ile bitireyim: “ Size yapılan en ufak bir yardımı sakın unutmayınız, yaptığınız en büyük yardımı ise hiçbir vakit hatırlamayınız.”

Peki kalın sağlıcakla.