Ramazan, İslam’ın insanlığa büyük armağanıdır. Ramazan, insanlığın özünü, şuurunu, anlamını ve amacını keşfetme mevsimidir. İslam, bütün insanlığı kapsayan fıtrat dinidir. İslam, bütün insanlığa açık bir din olarak tevhit hakikatini Allah’ın şerefli varlığı olan insana iletmektedir.
Ramazan, insanı değiştirmelidir. Ramazanda değişmesi gereken nesneler ve yiyecekler değil, insan ilişkileridir. İnsanlığın rahmet peygamberi, ramazanda kişiye yapılan sataşma, saldırı ve kötü sözlere “ ben oruçluyum” diye cevap verilmesini emretmektedir. Başka bir ifade ile insan, insana yakışmayan her türlü kırıcı ve kötü söz, duygu, düşünce ve davranıştan uzak durmalıdır. Oruç, insanlığın fıtrat hâlini koruma ve yaşama ibadetidir. Oruç, kötülüğe karşı direniş hâlidir.

Ramazan af ve merhameti öğrenme ve uygulama ayıdır. Allah, insanı rahmetine çağırmaktadır. Ramazan, rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayıdır. Allah’ın rahmet çağrısı insan için büyük bir fırsattır ve imkândır.

Peygamberimiz, Ramazanda cennet kapılarının açıldığını ve cehennem kapılarının kapandığı müjdesini şu şekilde ifade etmektedir: “Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur. Cehennem kapıları kapanır ve hiçbiri açılmaz. Cennet kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz” buyurmaktadır. Oruçluları “Reyyan” kapsından gireceği bildirilmektedir.
Ramazan, kişiye başkalarının kusurlarının peşine düşmemelerini, kendilerinin eksikliklerini tanıyarak tamamlamaları gerektiğini hatırlatmaktadır. Şeytanla ve nefsimizle sürekli mücadele etmeli ve onların hayatımız üzerindeki etkilerini sınırdır malıyız. Ramazan, nefisle mücadelenin en yoğun olduğu aydır. En büyük düşmanımız olan nefsimizi, her açıdan, eğitmeli, ehlîleştirmeli ve kontrol altına almalıyız. Nefsine hâkim olmayan, nefsinin kölesi olacağını unutmamalıdır. Ramazan, nefsin köleliğinden özgürleşme ayıdır. En büyük cihad da nefisle mücadeledir.
Ramazan ve oruç, ruh ve bedeni kirlerden arındırarak insanı yeniden inşa etmektedir. İbadet, maneviyat ve ahlak, insan dediğimiz en şerefli varlık binasının temelleri, kolonları ve duvarlarıdırlar.

Oruç, insanı her türlü kötülüklere karşı en büyük koruyucudur. Onun için Peygamberimiz; “ Oruç kalkandır” buyurmuştur.

Ramazan, büyük bir hidayet mevsimidir. İnsan, Ramazan ayında hidayet yolunu bulmak ve kalbindeki hastalıkları iyileştirmek için her türlü imkâna sahip olmaktadır. Ramazan, hayatı dolu dolu yaşama ayıdır. Ramazan bir diriliş mevsimidir.
Dünya bir misafirhane ve herkes bir misafir konumundadır. Ramazan, herkesin herkesi misafir aldığı bir konukseverlik mevsimidir. Ramazan ayında iftar vakitlerinde evlerin kapıları ardına kadar açık tutulduğunu İslam medeniyet tarihi kaydetmektedir. Gelen misafir, eve bereket, hayır ve sevap getiren kişi olarak düşünülmektedir. Eve misafir olarak gelip hayır ve sevaba vesile olan kişiye diş kirası denilen hediyeler verilmiştir..

İnsanın insanı yaşatması için Ramazan ayında Müslüman toplumlar birçok vakıf ve hayır kurumları ihdas etmişlerdir. Darda kalanların ihtiyaçlarını gidermeleri için oluşturulan sadaka taşları geleneği, çok önemli bir kurumdur. Osmanlı toplumunda zenginler, Ramazan ayında esnafa borcu olanların borçlarını öderler ve silerlerdi. Ramazan, insanın diğer insanların hayatlarını kolaylaştırmak için seferber olduğu bir ay olmuştur.
Ramazan medeniyeti insan yetiştirme medeniyetidir. İslam, insanlığa hakikati öğreterek insanı yetiştirmektedir. Osmanlı toplumunda medrese öğrencileri, bir yıl boyunca öğrendikleri bilgileri topluma öğretmek ve yaymak için sefere çıkmışlardır. Sefere çıkmak, bilginin toplumu cezbetmesi için kişinin bilgisini ve birikimini diğer insanlarla paylaşması demektir. ,
Ramazan, yeryüzünü kir ve tozlardan temizleyen bir yaz yağmuru ve günah ve kötülükleri yakıp yok eden bir güneş ışığıdır. İnsanlığın hidayet ve şifa kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’de ay olarak sadece Ramazanın adı zikredilmektedir. İnsanlığın hidayet rehberi Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayının Kadir Gecesi’nde inmiştir. İnsanlık, Ramazanda Kur’an’la aydınlanmıştır. Kur’an, hidayet rehberi ve şifa kaynağı olarak insanın elindedir. İnsan, Kur’an’ı yüzünden okumakla yetinmemeli, anlamaya ve kavramaya çalışmalı, hayatına hakim kılmalıdır.
Ramazanın sonunda, bir ay boyunca insanın hayatını fıtratına uygun bir şekilde yaşamanın bayramı kutlanmaktadır. Oruç, sadaka, zekât, Kur’an okuma(mukabele) ve ibadet, insan hayatına ferahlık, mutluluk, huzur, neşe ve sevinç vermektedir.. Bayram, tutulan orucun, günahlardan kurtuluşun, huzurun ve mutluluğun bayramıdır.

Ramazan ayında insan hayatında kazanmış olduğu iyi davranışların fıtrata uygun olarak,. Ramazanın açtığı temiz sayfanın hayat boyunca korunması, devam edilmesi, insanın temel görevi ve sorumluluğudur. Ramazanın aydınlattığı hayatlarımızın kararmaması için gaflete düşülmemeli, daimi sakınma ve bilinç hâli olarak takvada sebat edilmelidir.

Türkler Müslüman olduktan sonra İslamiyet’e hizmet etmişlerdir.

1.İslamiyeti yaymışlardır 2. İslamiyet’i korumuşlardır 3. Müslüman Türk alimi yetiştirmişlerdir 4. Türk İslam sanatı kurmuşlar ve geliştirmişlerdir 5. Türk İslam medeniyeti kurmuşlar ve yaymışlardır

İşte bu medeniyetten biri de Ramazan Medeniyetidir. Müslüman Türkler, Ramazan ayında camilere mahya asarak, Ramazan temizliği yaparak, ahlak tasfiyesi yaparak, günah ve zararlı davranışlardan uzaklaşarak, cömertlik duygusunu artırarak ve başkalarını düşünerek paylaşmayı yaparak “ Ramazan Medeniyetini” meydana getirmişlerdir.

Ramazanda oruç tutarak, nefs terbiyesi yaparak. Başkalarını düşünmüşlerdir. Paylaşınca çoğalır diyerek, zekatını, fitresini, sadakasını bu ayda vererek fakir ve fukaralar düşünülmüştür.

Bu ayda oruç tutmayanlar bayramın tadını alamadık mahcupluğunu yaşamışlar, tutanların karşısında açıktan bir şey yiyip içmemişlerdir. Yani tutmayanlar tutanlara v oruca saygı göstermişlerdir.

Ramazan gidiyor, bir daha ramazana çıkacak mıyım diye üzülerek oruç tutmaya gayret etmişlerdir. Ramazanı karşılamak için recep ve Şabanda oruç tutanlar, Ölmek isteyenlerin bile; “Şu Ramazanı göreyim de öyle…” diye dua etmişlerdir.

Üç ayları (Recep, Şaban, Ramazanı) oruçlu geçirenler, hazırlık yapanlar, “Allah’ım Recep ve Şaban’ı mübarek kıl. Bizi ramazana yetiştir.” Diyerek dualar yapmışlardır.

Ramazan’da edindiği, kazandığı güzel alışkanlıkları Ramazan sonunda da devam ettirmişlerdir.

Ramazan başlangıcında “Hoş geldin Ramazan” On beş inden sonrada “Elveda Ramazan” diyerek ilahiler söylemişlerdir. Topluca teravihler kılınmış camiler dolup taşmış, teravih namazları arasında salatı ümmiyeler okunmuştur. Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini yirmisinden sonra aramaya başlamışlar, her geceyi kadir gecesi bilmişler, Ramazanın yirmi yedinci gecesi de bu zirve yaparak büyük bir coşku ile kutlamışlardır.

Ramazanı on bir ayın sultanı bilmişler, gönlünde Allah(c.c) korkusu olduğu kadar Ramazan sevgisi ve sevincini yaşamışlardır. Sonunda” Allah her daim ramazana çıkarsın” diye dua etmişlerdir. Bayramda, bayramlaşılarak, sıla-i rahim yapılarak, dost akraba ziyaret edilerek sevinci paylaşmışlardır. “Nice nice bayramlara…”diyerek, dua yapmışalar karşılıklı temennide, dileklerde bulunmuşlardır.