Milletvekili Taşdoğan, dünyada olduğu gibi ülkede de pamuğun endüstriyel tarım ürünleri içerisinde önemli bir yeri olmasına rağmen, pamuğun yıllar geçtikçe üretim alanlarının azalması başta olmak üzere, birçok sebeple üretim miktarında önemli azalma meydana geldiğini hatırlattı. 1 milyon ton üretim hedefi konan pamuk üretiminin olumsuz iklim koşulları ve zararlılarla mücadelede yetersiz kalınmasıyla 2019 yılında 800 bin ton civarında üretilebildiğini kaydeden Taşdoğan, 2020 yılında ise üretimdeki karlılığın azalması ve desteklemelerde de beklenen alınamaması gibi nedenlerden üretimin 620 bin tona düşmesi beklendiğini ifade etti. Türkiye'nin pamuk tüketiminin 1 milyon 600 bin ton olduğuna da vurgu yapan Milletvekili Taşdoğan, pamuk üreticilerinin sorunlarının beraberinde sektörel sorunları arttırmarak devam ettiğini kaydetti.
  
  “Birlikler ve Kooperatifler mali olarak desteklenmeli”
  Pamuk üretcilerinin yer aldığı birlik ve kooperatiflerin de mali olarak desteklenmesi gerektiğini kaydeden Taşdoğan, "Çukurova, Ege, Antalya yörelerinde Pamuk hasadını yapan üreticilerimizkarlılığını hesap edemeden pamuğunuödemesi gereken girdi maliyetlerini ödemek için tarlada maliyetinin altında satmaktadır.Devlet alım garantisi ve taban fiyat olmadığından düşük fiyatlar belirlenmekte, bu durum karşısında savunmasız kalan çiftçilerimiz, zararla, dönemlerini kapatmakta ve pamuk ekiminden giderek uzaklaşmaktadırlar. 2018/19 sezonunda Tariş Pamuk Birliği, Çukobirlik  ve Antbirlik tarafından fiyat açıklaması yapılmış olmasına rağmen, birliklerin mali gücünün yeterli olmaması sebebiyle, piyasa belirleyiciliği açısından oldukça zayıf kalmakta, piyasada belirleyici ve dengeleyici olamamaktadırlar. Bu sene de aynı durumla karşı karşıya kalınmıştır. Bu da piyasada rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.TMO ve Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği derhal devreye girip üretici lehine sorumluluk almalıdır" dedi.
  
  "Çin mallarına talep düşecek, fırsatı yakalamalıyız”
  Dünyada Pandemi ilanıyla birlikte Çin mallarına olan ilginin düşeceğine inandığını anlatan Taşdoğan, "Özellikle tarım ürünlerine olan kamuoyundaki olumsuz intiba ile pamukta ve pamuktan elde edilen kumaş, tekstil başta olmak üzere bütün ürünler dünyadaki Türk piyasası açısından olumlu gelişecektir. Adeta yeniden şekillenen dünya ticaretinde gelecek yıllarda oluşacak fırsatlar için pamuk tarımının sürdürülebilirliği tekstil sektörümüz açısından oldukça önemli bir yer tutacaktır" ifadelerini kullandı.
  
  Destekleme politikaları
  Muhittin Taşdoğan, destekleme politikalarının havza bazlı ve çiftçilerin menafaatleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesi için de çağrıda bulunarak, "Bugün Bakanlıkça uygulanan mazot, gübre, tohum, yem bitkileri, yağ bitkileri, damızlık desteği, süt vb. desteklemelerde 2009 yılından bu yana dillendirilen 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren Milli Tarım Projesinin en önemli başlıklarından olan havza bazlı destekleme projesi hayata geçirilmelidir. Bu projenin adı havza bazlı destekleme olsada ürün destekleme olarak devam etmektedir. Yani tüm ürünler ülkenin her yerinde aynı desteklenmektedir. Ülkemizin arz talep dengesi kurularak kendine yetebilir bir üretim planlamasına acil ihtiyaç duyulmaktadır. Üretim planlaması ile bölgelerimizin iklim, yağış rejimi sulama imkânına göre Havza bazlı ürün destekleme programı bölgesel avantaj ve dezavantajları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmeli, Destekleme programına göre ülke genelinde bitki paterni yeniden şekillendirilmelidir. Üretim planlaması ile Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere Akdeniz ve Ege bölgelerimizde pamuk üretimi filmlere, romanlara, şarkılara konu olan efsane günlerini yeniden yakalayacaktır" ifadelerine yer verdi
  
  "Devlet pirim desteği erken açıklanmalı"
  Taşdoğan, devletin prim desteğinin de daha erken açıklanmasının önemine de vurgu yaparak, "Pamukta girdi/ürün fiyatı paritesi, üretim aleyhine artmasının yanı sıra, sübvansiyonlu ithalatın da etkisi ile 'ortalama iç piyasa fiyatı' maliyeti karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle Devlet destekleri ile aradaki fark dengelenmeye çalışılmaktadır. Tüketiciyi korumanın, üreticiyi korumadan geçtiği daima göz önünde bulundurulmalıdır. Arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda tüketicinin korunmasından ve sürdürülebilir üretimden bahsedilmesi işin edebi yanıdır.  Bu sebeple tüketiciyi ve üreticiyi koruma rolünün dengelenmesi ve psikolojik sınırların ötesinde gerçekçi yaklaşımlar ortaya konulması daha gerçekçi olacaktır. Devletin verdiği veya vereceği destekler ise piyasa ve pamuk pazarı açısından yetersiz kalmakta hatta zamansız açıklanmaktadır. Bu zamansız açıklamalar tarımın sürdürülebilirliğini olumsuz etkilemektedir. Her yıl Mart-Nisan aylarında ekimi başlayıp, Eylül-Ekim-Kasım gibi bölgemizde hasat edilen pamuğun Devlet destekleme pirimi miktarlarının bir önceki yılın en geç ekim ayında açıklaması gerekir ki, çiftçi neyi ne kadar ekeceğine karar verebilmeli. Çiftçi arpa, buğday veya diğer ürünlerini ekip belirli bir bakım, masraf ve süreyi geçirdikten aylarca sonra açıklanan pamuk destek pirimi, pamuk tarımını sürdürülemez yapılamaz hale getirmektedir. Geç açıklanan desteğin beklenen faydayı sağlamayacağı açıktır. İthalatla başka ülkelerin çiftçilerini destekleyeceğimize, kendi çiftçimizi destekleyelim. Havza bazlı ürün destekleme modelini biran önce hayata geçirelim de, çiftçimiz ne ekeceğim telaşı yerine fiyatı önceden belli olan ürününde daha kaliteli ve daha fazla nasıl üretirim telaşına düşsün" dedi.
  
  "Üretim alanları düşüyor"

  Taşdoğan, her geçen gün bölgedeki pamuk üretim alanlarının düştünü belirterek, "Bölgemizde Şanlıurfa’dan başlayıp, Kargamış, Oğuzeli, Araban, Nurdağı, İslahiye ile devam eden Kahramanmaraş, Narlı, Pazarcık’tan, Kilis, Kırıkhan, Hassa, Reyhanlı, Hatay’a, Osmaniye, Adana’ya,Çukurova’ya kadar geniş ve uzun bir güzergahta bugünlerde başlayan pamuk hasadı köylülerimize hayırlı, uğurlu ve bereketli olmasını diliyoruz. Hasat sahasından aldığımız bilgilere ve yerinde yaptığımız gözlemlerimize göre üretim alanlarında ciddi bir düşüş olduğunu gördük. Ülkemizde ve bölgemizde üretici pamuk ekiminden artık kaçıyor. Bu nedenle Türkiye, ürettiğinden daha fazla pamuk ithal ederek yurt içindeki ihtiyacı karşılamaya çalışacağı anlaşılıyor. Bölgede pamuk toplama makinalarının zor bulunması, mahsulün yağmura maruz kalmasına, geç bulunan makinaların gereğinde hızlı toplanmaya çalışıldığında ürünün yüzde 10’u ila yüzde 20'sinin tarlada kalması milli bir servetin heba olmasına da yol açmaktadır. Bu da önemli bir milli kayıptır. İhtiyaç tesbit edilen ilçelere Tarım Krediler, birlikler veya ziraat odalarına pamuk toplama makinesi alınması gereklidir. Pamukta üreticilerin taleplerine kulak verilmesinin önemini bir kez daha vurgularken, bir takım çözüm önerileri ve değerlendirmelerde bulunarak yetkililere buradan seslenmek istiyoruz"  ifadelerini kullandı.
  
  Üreticilerin talepleri
  Taşdoğan, pamuk üreticilerinin taleplerini ise şöyle açıkladı:
  "2018’de kilo başına 80 kuruş olan pamuk destekleme primi 2019’da artırılmadığı halde, Üretici desteklemenin en az 1 lira 25 kuruş olmasını beklerken, 2019’da artış olmamıştır. O halde 2020’de en az 1,5 lira olması bu seneden sonra da 2 TL ye çıkarılması ve en geç bu yılın Ekim ayı sonunda, gelecek yılın(2021) destekleme pirim miktarı açıklanması gerekir. Pamuk üreten ve ihraç eden rakip ülkelerde yani Türkiye’nin pamuk ithal ettiği ülkelerdeki üretim koşullarının kendileri için de sağlanmasıdır. Fark ödemesi olarak adlandırılan destekleme priminin üretim maliyetleri ve dünya fiyatları dikkate alınarak artırılması ve zamanında ödenmesidir. Pamuk fiyatının üretim maliyetinin altına düşmesini önlemek için Tariş, Çukobirlik, Antbirlik gibi üretici kooperatiflerine finansman desteği sağlanarak pamuğun üreticiden satın alınması, TMO ve Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğinin üretici lehine sorumluluk almasıdır. Önceki yıllarda kendi çiğit tohumundan elde ettikleri ürün rekoltesi çok olmasına rağmen, sertifikalı tohum kullanma mecburiyetiyle rekoltenin düşüş sebebinin ve zirai ilaçların Bakanlıkça inceleme ve kontrol altına alınmasıdır.  Tarımsal üretimde yerli ve milli üretimin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığı içinde bulunduğumuz 8 aylık pandemi döneminde her türlü riski göze alarak üretimine devam eden çiftçilerimizin bir haklı talebi de, üretim girdilerinin yarısına ulaşan elektriğe gelen zamlar kadar elektrik bedellerinin hasat dönemlerinde ödenmesidir. Bakanlığımız marifetiyle; ihtiyaç tespit edilen ilçelere Tarım Krediler, birlikler veya ziraat odalarınca pamuk toplama makinası alınması ve alımında vergi indirimi kolaylıkları sağlanması da ayrıca önem arz etmektedir."
  Taşdoğan pamuk üreticilerinin haklı taleplerinin takipçileri olacaklarını da kaydederek, "Genel Başkanımız Devlet Bahçeli beyin de ifade ettiği gibi 'Zamanı geldiğinde hayat normalleşecek, birbirimizle kucaklaşacağız. Dayan milletim, geceyi gördük, güneşi de göreceğiz.' Kızmaya, küsmeye, kırılmaya, yorulmaya, darılmaya hakkımız yok, bugünler ve yarınlar için biz üretimden yana tarafız. Üreticilerimizin alın teri ve haklı isteklerinin takipçisiyiz. Tarım camiası adına diyoruz ki, tarımsal varlığımızın farkına vararak tarıma ve tarımcıya fırsat verilmesi durumunda tarım camiası olarak ülkemize ekonomik, sosyal anlamda beklenenden çok daha fazla katkı yapacağımız inancındayız" diye konuştu.

 

Editör: Haber Merkezi