Pandemi bizi çok şey öğretti. Nimetin, sağlığın, özgürlüğün, arkadaşlığın, eskimeyen normallerin kıymetini bildik. KOVİD’den kurtulanlar diyor ki: “Sağlıklı bir köylü olmak, hasta bir imparator olmaktan iyiymiş. Allah dert verip, derman aratmasın!” Amin diyerek yazımıza başlayalam.

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’da, kendi sitesinde Amerikalı Kardiyolog Dr. Stephen Devries AMA’nın yani Amerikan Tıp Derneği’nin Halk Sağlığı sayfasında yer alan beslenme ile ilgili konuları paylaşmış. O’nun şu sözü çok dikkatimi çekti ve sosyal medya da paylaştım. “KOVİD salgınında virüslerden korunmada maske, fiziki mesafe ve el yıkama ne kadar mühimse ise beslenme de o kadar mühimdir. KOVİD’ de ağır tablo ve ölümlerinin çoğu obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalığı gibi diyetle yakından bağlantılı hastalıkları olanlarda görülüyor. Bu hastalıklar sigara içmeme, yeterli fiziki aktivite yanında sağlıklı diyetle önlenebilir.” Bu sözlere şapka çıkarıyorum. Bir Amerika’ lı kardiyoloğun kronik hastalıkların doğrudan sağlıklı yaşama ile önlenebileceğini kabul etmesi her türlü takdirin üzerindedir. Hele de diyetin, aterosklerozu (damar sertliği), diyabeti önleyebileceğine ve bağışıklık fonksiyonlarını düzeltebileceğine dikkat çekmesi, ağzından ilaç ve aşı düşmeyen Amerikan Tıbbı yani Modern Tıp adına âdeta bir dönüm noktasıdır.”

YETERLİ VE DENGELİ BESLENENE DİYETE GEREK YOK

Dikkat buyurursanız, hocamız doğru maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik yanında bir de doğru beslenmeden bahsediyor. Hatta bir defasında da bu hocamız sosyal medya da iki öğün yemek yememizi, üçüncüsünün yasaklanması gerektiği mealinde bir cümle yazmıştı. 

Şimdi esasa gelelim, hocamızın söyledikleri her şey İslam’ın söyledikleri ile aynen paralel hatta aynısı.

Temizlik imandandır sözünü bilmeyen yoktur. Abdest böyle bir inancın getirdiği farzdır. Hüküm şu: Namazın şartlarından olan 'necasetten taharet' ve 'setr-i avret'te niyetin zorunlu olmayışı, abdestte de niyetin farz olmadığını gösterir (Kasani, Bedaiu's-sanai', I, 106-107; Merğinani, el-Hidaye, I, 13). Sonra yemekten önce yemekten sonra el, ağız temizliği yapılması söylenmiş, diş fırçalamak üzerine Efendimiz çok durmuşlar. Vefatından birkaç dakika önce de mübarek dişlerini fırçalamıştır.

Yine Peygamberimiz, “Günde iki öğün yiyiniz, üçüncüsü gerekiyorsa meyve alınız” der. Geriye maske ve mesafe kalıyor. Bu ikisi de bulaşıcı hastalıklar için mutlak gerekli görülüyor. İnanıyorum ki, böyle bir salgında Efendimiz yaşasaydı, aynısını söylerlerdi. Çünkü o hep doğruların, aklın ve imanın gereğini yapmıştır.

NETİCE

Biz Müslüman olduğumuz için çok şanslıyız ancak Müslüman gibi yaşayamadığımız için kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Şu çok yemek yeme meselesi üzerinde gerçekten durmalıyız. Yani Oruç ile elde ettiğimiz kazanımları sürdüremiyoruz diye düşünüyorum. İnsan elbette yemek yiyecek, tükettiği enerji kadar kalori alacak ama asla israf etmeyecek. Fazla yemek yemek israfın ta kendisidir. Kaldı ki, nefisle mücadele de az veya yeterli yemek yemeyi gerektirir.

Hocamızın söyledikleri ile konuyu toparlayacak olursak. Tüm dünya bu salgından kronik hastalıkların ve bunlardan ölümlerin beslenmeyle doğrudan bağlantılı olduğunu, virüslerin değil beslenme hataları ve altta yatan kronik hastalıkların öldürücü olduğunu anlayarak kurtulursa, bu, insanlığın geleceği adına çok büyük bir gelişme olur.”

Bir musibet bin nasihatten evlâdır” diye bir söz vardır.

KOVİD de bize adam gibi beslenmeyi öğretmiş olursa bu musibet çok değerli bir nasihate dönüşmüş olacaktır.

Peki kalın sağlıcakla.

(Kaynak: https://www.ama-assn.org/delivering-care/public-health/4-ways-help-patients-chronic-disease-make-dietary-changes)